
Esas No: 2017/365
Karar No: 2017/3712
Karar Tarihi: 04.04.2017
Görevi yaptırmamak için direnme - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2017/365 Esas 2017/3712 Karar Sayılı İlamı
18. Ceza Dairesi 2017/365 E. , 2017/3712 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Görevi yaptırmamak için direnme suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda sanığın mahkumiyetine dair, Bakırköy 10. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18/12/2008 tarih ve 2007/800 Esas, 2008/848 K. sayılı kararın sanık tarafından temyizi üzerine,
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 10/12/2012 tarih ve 2011/8973 E. - 2012/29906 K. sayılı kararıyla;
"Sanığın, alkolmetreyi üflemek istememesi üzerine götürüldüğü polis merkezindeki cama vurmak suretiyle kırması şeklinde gerçekleşen eyleminde görevi yaptırmamak için direnme suçunun cebir veya tehdit unsurunun ne şekilde gerçekleştiği açıklanıp tartışılmadan, yetersiz gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi" gerekçesiyle oy birliğiyle bozulmasına karar verilmiştir.
I- YEREL MAHKEMENİN DİRENME KARARININ KAPSAMI
Bakırköy 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/11/2013 tarih ve 2013/248 E. - 2013/695 K. sayılı kararında;
Müşteki polis memurları ... ve ... trafik kontrolü yaptıkları sırada sanığın alkollü araç kullandığından durdurup alkolmetreye üflemesini istediklerini ancak sanğın alkolmetreye üflemediği gibi götürdükleri polis merkezinin önünde bulunan nöbetçi kulubesinin camını kardığı ve Adli Tıpa götürülürken kendilerine "siz polisler pisliksizin" dediğini anlatmışlardır.
Sanığın Adli Tıp Kurumundan saat 07:30 da alınan 12/08/2007 tarihli raporda 0,88 oranında alkollü olduğu tespit edilmiştir.
12/08/2007 günü saat 05:30 sıralarında alkollü araç kullandığı gerekçesi ile durdurulan sanığın tüm ısrarlara rağmen alkolmetreye üflemediği, polis memurlarının görevini engellediği,götürüldğü polis merkezinin nöbetçi kulubesinin camını kırdığı, polislere karşı aşağılayıcı ifadeler kullandığı katılan ve müşteki polis memurlarının aşamalarda özü itibari ile değişmeyen ifadeleri, bunu doğrulayan ve iifadelerle uygunluk arzeden 12/08/2007 tarihli olay ve yakalama tutanağı, alkol raporu ve tüm dosya içeriğinden anlaşılmıştır.
Tekerrüre esas teşkil etmemekle birlikte geçmişte sanığın sabıka kayıtlarının bulunduğunun ve bununda sanığın suç işlemeye eğilimli bir kişiliğe sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Alkollü araç kullanarak trafik güvenliğini tehlikeye düşürdüğü gerekçeasi ile sanığın TCY nın 179/2-3 maddeleri gereğince cezalandırılması istenmiş ise de; olayın oluşuna göre bu suçla ilgli unsurların oluşmadığı kabul edilmiştir.
Yapılan yargılama sonunda sanık ..."ın Trafik güvenliğini tehliyeye sokmak suçundan Beraatine, görevliye karşı görevini yaptırmamak için direnme suçu sübut bulumarak TCY 265/1,62 maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hakkında CMK nın 5728 sy.ys 562.maddesi ile değişik 231 maddesinin uygulanmasına yer olmadığına dair verilen 18/12/2008 tarih 2007/800 Es. 2008/848 sayılı karar sanık tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyayı inceleyen Yargıtay 4.CD "sanığın, alkometreyi üflemek istememesi üzerine götürüldüğü polis merkezindeki cama vurmak sureti ile kırması şeklinde gerçekleşen eyleminde görevi yaptırmakmak için direnme suçunun cebir ve tehdit unsurunun ne şekilde gerçekleştiği açıklanıp tartılşılmadan yetersiz gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi" gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 4.CD"nin 10/12/2012 tarih 2011/8973 Es. 2012/29906 sayılı bozma kararındaki gereç Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunmadığı Mahkememizce daha önce verilen kararda gerekçenin yeterli olduğu gerekçesi ile bozma kararına direnilmiştir.
Bozma kararından sonra gelen sanık bozma kararına uyulmasına istemiştir.
Mahkememizce verilen 18/12/2008 tarih 2007/800 Es. 2008/848 sayılı kararımızın gerekçe kısmında olay ve kanıtlar başlığını taşıyan paragrafta sadece sanığın polismerkezine götürüldüğünde nöbetçi külubesinin camının kırıldığı, görevliye karşı direnme suçunun unsuru ve gerekçesi kabul edilmemiş, trafik kontrolü yapın polis memurları ... ve ..."in alkollü araç kullanan sanığı durdurup alkolmetri üflemesini istedikleri, ancak sanığın alkolmetreyi üflemediği gibi kendilerine karşı küfürlü ve aşağı düşürücü sözcükler kullandıktan sonra zorla araca bindirildiği sırada arkasında bulunan polis nöbetçi kulübesine kafa atmak sureti ile kırdığı bütün halinde eylemlerinin görevlilere karşı direnme suçunun unsurlarını oluşturduğu, polise karşı eylemlerinin cebir ve şiddet içerdiği, yapılan hakaretin de bu bağlamda kabul edilmesinin gerektiği, müşteki polisler ... ve ..."in iddiaları, iddiayı doğrulayan ve aynı kişiler tarafından düzenlenen olay ve yakalama tutanağı, alkol raporu ve tüm dosya içeriğinden sabit olduğundan Mahkememizce verilen mahkumiyet kararının usul ve yasaya olduğu ve yeterli gerekçe taşıdığı kanaati ile eski kararda direnilmiştir."
Şeklindeki gerekçeyle, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 10/12/2012 tarih ve 2011/8973 E. - 2012/29906 K. sayılı kararına direnildiği görülmektedir.
II- HUKUKSAL DEĞERLENDİRME
02.12.2016 tarihli 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 36.maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’ın 307.maddesi uyarınca, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından 14/12/2016 tarihli ve 2016/1298 Esas, 2016/1755 Kararı ile dosya Dairemize gönderildiğinden, direnme kararı üzerine verilen hükmün Dairemizce incelenmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02.03.2010 tarih ve 2009/9-259 E. - 2010/47 K. Sayılı kararında da belirtildiği üzere; TCY’nın “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı birinci bölümünde, “Görevini Yaptırmamak İçin Direnme” başlığı ile düzenlenen 265. maddesi;
“(1) Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun yargı görevi yapan kişilere karşı işlenmesi hâlinde, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Suçun, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.
(4) Suçun, silâhla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır” şeklindedir. Hakaret suçunu oluşturacak eylemler bu suçun içine alınmadığından, suçun işlenmesi sırasında görevlilere hakaret edilmesi durumunda fail ayrıca kamu görevlisine hakaret suçundan da cezalandırılacaktır. Seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenen bu suçun oluşabilmesi için; kamu görevlisine, yerine getirdiği görevini yaptırmamak amacıyla cebir veya tehdit veyahut her ikisinin birden kullanılması gerekir.
Bu suçla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup; bu suçta, kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. 765 sayılı TCY’nın yürürlüğü sırasında Ceza Genel Kurulunun 26.11.2002 gün ve 279-406 sayılı kararında; “Bu suç ile korunan hukuki yarar, kamu idaresi organlarının görevlerini herhangi bir engelleme ile karşılaşmadan yapmasını sağlamak suretiyle kamu idaresinde sürekliliği güvence altına almaktır” denilmek suretiyle bu husus vurgulanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır. (Mehmet Emin Artuk - Ahmet Gökcen - A.Caner Yenidünya, TCK Şerhi, 5. cilt, Ankara, 2009, s.5313; Osman Yaşar - Hasan Tahsin Gökcan –Mustafa Artuç, Türk Ceza Kanunu, 6. cilt, Ankara, 2010, s.7700-7701)
Konunun açıklığa kavuşturulabilmesi için mağdur kavramı üzerinde de durulmalıdır. Mağdur; Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde, “haksızlığa uğramış kişi” olarak tanımlanmaktadır. Ceza hukukunda ise mağdur kavramı, suçun konusunun ait olduğu kişi ya da kişilerdir. 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde suçun maddi unsurları arasında yer alan mağdur ancak bir gerçek kişi olabilecek, tüzel kişilerin suçtan zarar görmeleri olanaklı ise de bunlar mağdur olamayacaklardır. Suçtan zarar gören ile mağdur kavramları da aynı şeyi ifade etmemektedir. Mağdur suçun işlenmesiyle her zaman zarar görmekte ise de suçtan zarar gören kişi her zaman suçun mağduru olmayabilir. Bazı suçlarda mağdur belirli bir kişi olmayıp; toplumu oluşturan herkes (geniş anlamda mağdur) olabilecektir.(Mehmet Emin Artuk - Ahmet Gökcen - A.Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 3. Bası, Ankara, 2007, s.444; İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 3. Bası, Ankara, 2008, s. 208-211; Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2. Bası, Ankara, 2009, s.146-147; Yaşar Osman -Gökcan Hasan Tahsin –Artuç Mustafa, Türk Ceza Kanunu, 6. cilt, Ankara, 2010, s.7702-7703)
Bu açıklamalar ışığında 5237 sayılı TCY’nın 265. maddesinde düzenlenen görevini yaptırmamak için direnme seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir ve/veya tehdit kullanılması ile suç oluşmaktadır.
İncelemeye konu olayda,
Sanığın, alkolmetreyi üflemek istememesi üzerine götürüldüğü polis merkezinde bulunan nöbet kulübesindeki cama vurmak suretiyle kırması şeklinde gerçekleşen eyleminde, görevi yaptırmamak için direnme suçunun cebir veya tehdit unsurunun oluşmaması karşısında, yetersiz gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi nedeniyle Yerel Mahkemenin direnme hükmünün yerinde olmadığı anlaşılmakla,
III- KARAR
Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 10/12/2012 tarih ve 2011/8973 E. - 2012/29906 K. sayılı bozma kararındaki gerekçeye göre yerel Mahkemece verilen direnme kararı yerinde görülmediğinden, tebliğnameye uygun olarak, 6763 sayılı Yasanın 36.maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 307/3. maddesi hükmüne göre dosyanın Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 04/04/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.