23. Hukuk Dairesi 2014/2562 E. , 2014/6311 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Mersin 3. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/09/2013
NUMARASI : 2013/101-2013/814
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. 5219 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK"nun 438/I. maddesindeki parasal sınır, 5236 sayılı Kanun"un 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2013 yılı için 18.563,00 TL"dir.
Temyize konu 19.09.2013 tarihli kararda kabul edilen miktarın 15.174,61 TL olması nedeniyle, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının da içinde bulunduğu 124 kooperatif ortağı adına kooperatifin de kefaleti ile her bir ortak için 2.625,00 TL olmak üzere Emlak Bankasından konut kredisi kullanıldığını, davalının kullandığı kredinin üç taksidini ödedikten sonra kalan borcunu ödemeden kooperatif ortaklığından ayrıldığını, alacaklı banka tarafından müşterek kefil sıfatı ile müvekkili kooperatif aleyhine yapılan icra takibi neticesinde ödenmeyen kredi borcunun 06.09.2007 tarihinde ödendiğini, bu nedenle 2.565,98 TL asıl alacak ve 12.608,63 TL temerrüt faizi olmak üzere toplam 15.174,61 TL"nin tahsili için başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile % 40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kooperatiften ihraç edildiğini savunarak, davanın reddini ve % 40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 24.12.2012 tarih ve 5571 E., 7634 K. sayılı ilamıyla; davacı kooperatifin 07.05.2000 tarihli genel kurul toplantısında alınan karar doğrultusunda Türkiye Emlak Bankası A.Ş."den toplam 564.200,00 TL olarak aldığı kredinin bilirkişi kurulunca kooperatif inşaatında ve kredi ihtiyacı için kullandığının tespit edildiği, ortak oldukları dönemde inşaatlar için harcadığı krediyi payları oranında ortaklarından talep etmesinde hukuki yararı bulunduğu, banka ile yapılan sözleşmede kooperatifin asıl borçlu, ortakların müşterek - müteselsil kefil olmalarının bankayla kurulan kredi ilişkisinde geçerli olup, kooperatif ile ortakları arasındaki ilişkide bağlayıcılığı bulunmadığından, mahkemenin bu yöndeki gerekçesinde isabet bulunmadığı, kooperatif ortaklarının, haklarında alınan ihraç kararı kesinleşinceye kadar üyeliğe bağlı tüm haklara sahip olduğu gibi, üyesi olduğu kooperatifin kesinleşen genel kurul kararına dayalı olarak aldığı ve ortakların ihracından önce kullandığı kredinin borçlarından sorumlu olduğu, bu durumda, mahkemece, davalının kooperatif ortağı olduğu döneme ilişkin borcun takip edildiği de gözönünde bulundurularak, kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla, kooperatifçe çekilen krediden dolayı payına düşen borç tutarının ve işlemiş faizin hesaplanarak, oluşacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporuna göre; davalının icra takip dosyasında yapmış olduğu itirazın haksız ve kötüniyetli olduğu, davacı kooperatifin davalıdan alacaklı olduğu, her ne kadar davalı daha önce kooperatiften ihraç edildiğini savunmuş ise de bozma ilamında da belirtildiği şekilde kooperatif ortağı olan davalının hakkında alınan ihraç kararı kesinleşinceye kadar üyeliğe bağlı tüm haklara sahip olduğu gibi üyesi olduğu kooperatifin kesinleşen genel kurul kararına dayalı olarak aldığı ve ortakların ihracından önce kullandığı kredi borçlarından sorumlu olacağı gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin 2.565,98 TL asıl alacak, 12.608,63 TL takip tarihine kadar işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 15.174,61 TL alacak üzerinden devamına, icra inkâr tazminatı konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, bankadan alınan krediden davalının payına düşen tutarın ve işlemiş faizin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı kooperatifin 07.05.2000 tarihli genel kurul toplantısında, “konut yapı kooperatifleri tip anasözleşmesinin 6/5. maddesi gereğince kooperatifin kredi ihtiyacının karşılanması amacıyla ilgili finansman kuruluşlarına başvuruda bulunma, borçlanma ve açılan kredinin zamanında ve amacına uygun kullanılmasını sağlama yetkisi kapsamı içerisinde özel veya kamu bankalarının yuva kredisi, tamamlama kredisi veya kooperatif inşaatlarına çeşitli isimler altında verilen çok düşük faizle kredilerden yararlanma yetkisi verilmesi..” kararı alınmış ve bu karar doğrultusunda dava dışı bankadan kredi alınmıştır. Banka ile yapılan sözleşmede kooperatif asıl borçlu, ortaklar müşterek- müteselsil kefil durumundadırlar. Dava dışı bankaya karşı asıl borçlu davacı kooperatif olduğuna göre, kredi borcunun bankaya zamanında ödenmesi sorumluluğu davacı kooperatife aittir. Bozma ilamında da belirtildiği üzere, bu dava, kredi sözleşmesine ve onun taraflarına dayalı olmayıp, kooperatifin inşaat yapımında üyesi için yaptığı harcamaları üyesinden, kooperatifler hukuku kapsamındaki talebi dava konusu edilmektedir. Kullanılan ve inşaatlarda harcanan kredinin ortaklara yansıtılmasına, temerrüt faizi başlangıcına ve oranına ilişkin aynı ya da sonraki genel kurullarda bir karar alınsa idi, kesinleşen o genel kurulda belirlenen ödeme günü kesin vade olacağından, temerrüt ihtarına gerek kalmayacak ve genel kurulda yasal faizin iki katından fazla olarak belirlenmesi halinde, faiz oranı TBK"nın 120/2. maddesi uyarınca yasal faiz oranının 2 katı olarak davalıyı bağlayacak idi.
Bu durumda, mahkemece, davacı kooperatifçe kredi borcunun kapatılması için aidat toplanmasına ve ödenmediği takdirde bankaya yapılan ödeme sırasında uygulanan faiz oranının ya da başka bir oranın uygulanmasına yönelik bir genel kurul kararı alındığına, ayrıca takip tarihinden önce davalınındava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK"nın 101.(TBK"nın 117.) maddesi hükmüne uygun miktar ve ödeme talebini içeren temerrüt ihtarı ile temerrüde düşürüldüğüne dair bir iddiada bulunulmadığı, böyle bir genel kurul kararı ya da ihtarname de sunulmadığı ve bozma ilamında temerrüt tarihine ve temerrüt faizi oranına ilişkin bir saptamaya ve mutlaka işlemiş faize hükmedilmesi gerektiğine yönelik bir anlatıma yer verilmediği, bu hususların bozma sonrası mahkemece yapılacak incelemeye bırakıldığı gözetilerek, davalının takip tarihinde temerrüde düştüğü gerekçesiyle işlemiş faiz talebinin reddine ve yasal faiz oranı üzerinden işleyecek faize hükmedilmesi gerekirken, müşterek - müteselsil kefil olan davalının asıl borçlu kooperatif tarafından bankaya ödeme yapılması gereken tarihte temerrüde düştüğünün kabulü ile bu tarih ile takip tarihi arasında bankanın .../...
uyguladığı faiz oranı üzerinden hesaplanan işlemiş faize ve infazda tereddüt uyandıracak şekilde, oranı açıklanmayan “Kooperatif özel 2” faizinin uygulanması sonucunu doğuracak şekilde takibin devamına karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı üzere, 15.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.