4. Hukuk Dairesi 2014/12436 E. , 2014/14208 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasındaki manevi tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 15/05/2014 gün ve 2013/12662-2014/7928 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK’nun 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş, davacının temyizi üzerine karar Dairemizce onanmış, davacının karar düzeltme istemi üzerine dosya yeniden ele alınıp incelenmiştir.
Davacı, davalı ... sitesinde 19/09/2011 tarihinde “... ... .... oynanan oyunları çözebilecek mi?” başlıklı yazıyla ve hemen devamında “..... GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE ESKİ BAKAN BAL İZ PEŞİNDE” başlıklı iki paragraflık yazıyla, sanki eşiyle dava dışı .... arasında bir ilişki yaşanmış gibi algı uyandırılmak suretiyle kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek manevi tazminat talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davaya konu edilen 19/09/2011 tarihli yazıda; ...., yaşanan kaset sıkandalı nedeniyle on yöneticinin istifasından sonra ilginç bir olay daha yaşandığı belirtildikten sonra, ..."ın yazlığındaki dolapta başka bir erkeğe ait giysiler bulduğu, bu sebeple bazı çalışan ve yöneticiler hakkında suç duyurusunda bulunduğu belirtildi. Hemen devamındaki “..... GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE ESKİ ... .... İZ PEŞİNDE” başlığı altında ise, “.... sarsan kasetleri yayınlayan Farklı ..... isimli site, istifa eden .... yöneticiler hakkında çeşitli iddialarda bulunmuş ve en son istifa eden ... .. ..... ile ilgili kasedin anonsunda da eski bir bakan eşi ile çok özel fantaziler ifadesini kullanmıştı.” ifadelerine yer verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesinde ve 5187 sayılı Basın Yasası’nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin nedeni; toplumun sağlıklı, mutlu ve güven içinde yaşayabilmesi içindir. Bunun için de kişinin, dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması gerekmektedir. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Bu nedenle basının yayın yaparken, yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemden farklılıklar taşır. Yapılan yayının hukuka aykırılık veya uygunluğu bu farklılıklar gözetilerek belirlenmelidir. Bu nedenle basının ayrı bir konumu bulunmaktadır.
....
Basının bu ayrıcalık taşıyan konumu ve özgürlüğü, tüm özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız değildir. Bundan dolayıdır ki, yayınlarında kişilik haklarına saygı göstermesi gerek Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümünde yer alan gerekse MK.nun 24 ve 25. maddelerinde ve özel yasalarda güvence altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir.
Açıklanan bu yasal düzenlemelerden ve yargısal uygulamalardan da anlaşılacağı gibi, basının özgürlüğü ile kişilerin, kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda somut olaydaki olgular itibariyle koruma altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir.
Bunun için temel ölçüt, kamu yararıdır. Yayın, salt toplumun yararı gözetilerek yapılmış olmalıdır. Toplumun çıkarı dışında hiçbir kişisel çıkar, gerçeklerin yanlış olarak sunulmasına neden olmamalıdır. Haber olduğu biçimi ile verilmeli ve kişisel katkı yer almamalıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basının bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, yayında kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini ve haber verilirken özle biçim arasındaki denge de korunmalıdır. Bu ilke ve kurallar gözetilmeden yapılan yayın hukuka aykırılığı oluşturur ve böylece kişilik hakları saldırıya uğramış olur. Anılan ilke ve kurallara uyulması durumunda ise, yayının Anayasa, Basın Yasası ve basının genel işlevi karşısında hukuka uygun olduğu, kişilik değerlerine saldırı teşkil etmediği kabul edilmelidir.
Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. Olay veya konu ile ilgili olan, görünen bilinen herşeyi araştırmalı, incelemeli ve olayları olduğu biçimi ile yayınlamalıdır. Bu işlevi ile gerek yazılı ve gerekse görsel basın, somut gerçeği değil, o anda belirlenen ve var olan ve orta düzeydeki kişilerce de yayının yapıldığı biçimi ile kabul edilen olguları yayınlamalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan, gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basın sorumlu tutulmamalıdır.
Dava konusu yazıda, davacının yazlığında bir başkasına ait giysiler bulması nedeniyle şikayetçi olması olayı ile kaset skandalı nedeniyle .... istifa eden dava dışı ... .... ile ilgili kaset içeriğine yönelik, eski bir bakan eşiyle ilişkisi olduğuna dair haber bir arada verilerek, bu ilişki davacının eşiyle yaşanmış gibi bir algı oluşturulmuştur. Şu durumda "saldırı gerçekleşmiştir." O halde, hukuka aykırılığın tespiti ile davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminat takdir edilmesi gerekir. Mahkemece, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası"nın 440-442. maddeleri gereğince davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne; Dairemizin 15/05/2014 gün ve 2013/12662 Esas, 2014/7928 Karar sayılı onama kararının kaldırılmasına; kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve davacıdan önceki onama kararımızla alınan harç ile peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 30/10/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
...
KARŞI OY YAZISI
Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmesi gerektiğini düşündüğümden çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 30/10/2014