
Esas No: 2016/833
Karar No: 2016/1459
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/833 Esas 2016/1459 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve ... ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, ... köyü, ... ... mevkiinde sınırlarını dava dilekçesinde belirttiği yaklaşık 40 dekarlık tapusuz taşınmazı 2003 yılında satın alarak, bu tarihten itibaren nizasız fasılasız malik sıfatıyla kullandığını, ancak yörede birkaç yıl önce yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın orman niteliği ile tespiti yapılan 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın içine alındığını ileri sürerek, yapılan tespitin iptali ile taşınmazın kendi adına tapuda kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne; 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile, 12.09.2013 tarihli bilirkişi heyeti raporu ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen 14.971,81 m2 yüzölçümündeki yerin aynı adanın son parsel numarası verilerek davacı adına cevizlik ve meyve bahçesi vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısmın orman vasfıyla davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar ... ve ... ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 2007 yılında 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanuna göre yapılan orman ve arazi kadastrosu bulunmaktadır.
Dairemiz arşivinde yapılan taramada, dava konusu taşınmaza ilişkin Tire (Kapatılan) Kadastro Mahkemesinin 2008/1 - 2013/9 sayılı dosyasının temyiz incelemesinin Dairemizin .../... - .../... sayılı dosyasında yapıldığı, taşınmazın Tire Kadastro Mahkemesinin 2007/56, 57, 58, 66 ve 67 sayılı dosyalarında da davalı olduğu anlaşıldığından, davaların HUMK"nın 45. maddesi uyarınca birleştirilerek görülmesi gerektiğine değinilerek 11.02.2014 günlü karar ile bozulduğu tespit edilmiştir.
Kadastro mahkemesinin görevi, kadastro tutanağının tanzimi tarihinden tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalar için sözkonusudur. Başka bir anlatımla; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26. maddesinin dördüncü fıkrasına göre, kadastro mahkemesinin yetkisi, kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Tutanak kesinleştikten sonra kadastro mahkemesinin görevi sona erer. Ancak, davanın varlığı tutanağın kesinleşmesini önleyecektir.
Taşınmazın kadastro tutanağı, dava tarihinde kesinleşmemiş olduğuna göre, görevli mahkeme, genel mahkeme olmayıp kadastro mahkemesidir. Görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilmesi gerekir.
Belirlenen bu duruma göre mahkemece görevsizlik kararı verilip, dosyanın kadastro mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilip yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre ... ... temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 10/02/2016 günü oy birliği ile karar verildi.