19. Hukuk Dairesi 2018/2390 E. , 2019/5136 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davası hakkında Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nden verilen davanın kabulüne yönelik 2014/787 esas ve 2016/645 karar sayılı ve 20.10.2016 tarihli hükme karşı davalılar ..., ... ve ... vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması sonucunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi tarafından verilen davalılar ..., ... ve ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik kararın davalılar ..., ... ve ... vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ..., davacı kooperatif başkanı Ali Köprülü ile davalılar ..., ... ve ... vekili Av. ... gelmiş olduğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacı kooperatifin eski başkan ve başkan yardımcıları olan ... ve ... tarafından imzalanarak düzenlenen 21.05.2007 tanzim, 30.07.2007 vade tarihli, borçlusu davacı kooperatif, alacaklısı davalılardan ..."e ait olan ... Müzik ... Ltd. Şti olan 125.000,00 TL bedelli bir adet karşılıksız senedin davalı ..."e verildiğini, davalı ..."in senedi önce şirket yetkilisi olarak kendi adına, sonra da ... isimli şahsa ciroladığını, ..."nın da senedi ..."a ciro ettiğini ve bu şahıs tarafından icra takibi başlatıldığını, icra takibi aşamasında iken de senetle ilgili menfi tespit davası devam etmekte iken, bu sefer 04.05.2012 tarihinde ... isimli şahsa temlik yapıldığını, Eskişehir 3. İcra Müdürlüğü’nün 2007/10121 esas sayılı dosyası ile yapılan takibe davacı kooperatifin o dönemki yöneticileri olan ve senedi imzalayan ... ve ... tarafından itiraz edilmediği gibi bir dava da açılmadığını, dava konusu senedin esasında kooperatife 130.000,00 TL borcu olan ..."e karşılıksız olarak verildiğini ve açılacak ve devam eden davalarda 3. kişinin iyi niyetinden yararlanmak amacıyla senedin sürekli ciro edildiğini, alacaklı olarak görünen hiçbir davalının da iyi niyetli olmadığını iddia ederek, davacının 21.05.2007 tanzim, 30.07.2007 ödeme tarihli, 125.000,00 TL bedelli senet nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespiti ile Eskişehir 3. İcra Müdürlüğü’nün 2007/10121 esas sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibinin iptaline, davalılar aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ..., ... ve ... vekili, davalılardan ..."nın diğer davalılar ... ve ..."na olan borcundan dolayı dava konusu bonoyu ciro yapmak suretiyle devir ettiğini, davacı kooperatif ile kooperatifin taahhüt işlerini yapan firma arasındaki alacak ve borç ilişkisinin mahiyetinin davalılar tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını, davalı ... tarafından dava dilekçesinde ismi geçen Kemal Derebağ adlı kişiye söz konusu icra dosyası ile ilgili vekalet verilmesinin ve tahsilat yapılmasının gerçek dışı olduğunu ve davalı ...’nın bilgisi bulunmadığını savunarak davanın reddi ile % 20 oranında tazminat istemiştir.
Davalılar ... ve ... Müzik …Ltd. Şti., davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce, davalılardan ..."in davacı kooperatifin taşeronu olduğu, dava konusu senetle aynı tanzim tarihini içeren 25.07.2007 vade tarihli, 130.000,00 TL bedelli senedi keşideci sıfatıyla imzalayarak davacı kooperatife verdiği, bu senede istinaden davacı kooperatif tarafından ... ve onun ortağı ve yetkilisi olduğu ... Müzik ... Ltd. Şti. aleyhine Eskişehir 2. İcra Müdürlüğü"nün 2008/2286 (yenilenmekle 2013/3689) esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığı, davalı ..."in kooperatife ait daireleri kooperatif genel kurulunun kararı ve onayı olmaksızın 3. şahıslara satması nedeniyle, Eskişehir 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/492 esas sayılı dosyası ile nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine karar verildiği, adı geçenin davacı kooperatife borcu bulunduğuna ilişkin 21.05.2007 tarihinde 130.000,00 TL bedelli senet vermişken, aynı gün davacı kooperatiften 125.000,00 TL alacaklı olduğuna dair senet almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, senedin ciro edildiği ... ile temlik alacaklısı ..."nun dayı çocukları olduğu, diğer ciranta ..."ın ise çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan aylık ortalama geliri 2.500,00 TL civarında olan bir kişi olduğu, dolayısıyla ..."ın bu miktarda bir senedi alabilecek gelirinin bulunmadığı, nitekim takip devam ederken senedin tekrar ..."ya temlik edildiği, cirantalar ve temlik alacaklıları arasında yakın ilişki bulunduğu, dava ve takibe konu senedi birbirlerine cirolayıp, temlik aldıkları gözetildiğinde gerçek bir alacak verecek ilişkisinin bulunmadığının değerlendirildiği, kaldı ki davacı kooperatifin kayıtlarına da dava konusu senedin işlenmemesi karşısında kooperatifin davalılara borçlu olmadığı hususunun bilirkişi raporu ile de sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, icra takibi durdurulmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hükme karşı davalılar ..., ... ve ... vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce, dava konusu senedin 125.000,00 TL bedelli olduğu ve malen kaydı ile düzenlendiği, senet lehtarı ile keşideci kooperatif arasında temel bir borç ilişkisinin bulunmadığı, senet lehtarının ilk derece mahkemesince incelenen 2007 yılı defterleri de dahil olmak üzere davacı kooperatifle herhangi bir mal veya hizmet ilişkisinin bulunmadığı, ticari defterlerde ve borç senetleri hesabında dava konusu senedin yer almadığı, davacı kooperatif ile davalı senet lehtarının kayıtlara geçmemiş olsa dahi bir an için herhangi bir alacak borç ilişkisi olduğu kabul edildiğinde, davacı kooperatifin davalı tarafından itiraza uğramayan 130.000,00 TL’lik davalı şirketten alacağı var iken ve kambiyo senedi düzenlenmesi gerektiği takdirde yapılan mahsup sonucu davacı kooperatifin 5.000 TL alacaklı olmasına karşılık 125.000TL’lik bir borç senedi düzenlenmesinin ticari hayatın gerekleri, hayatın olağan akışı, kayıt ve belgeler ile örtüşen ve uyuşan bir durum ve basiretli bir tacir davranışı olmadığı, kooperatif yöneticileri ile davalı lehtar şirket yöneticileri arasındaki bir kısım hukuk davaları, kooperatif yöneticileri hakkında görevi kötüye kullanma suçundan açılan kamu davaları göz önünde bulundurulduğunda, aynı tarihte düzenlenen iki ayrı senetle hem alacaklı, hem borçlu durumunda bulunulmasının hukuksal ve kabul edilebilir bir izahının bulunmadığı, 21.05.2007 tarihli Tutanak ve Protokolde belirtildiği üzere mahsup yapılmış olması halinde davacı kooperatif alacaklı duruma geçeceğinden, tarafların hesap görme neticesi kooperatif lehine 5.000,00 TL’lik bakiye alacak ile ilgili senet düzenlenmesi gerekirken bu şekilde yapılan işlemlerin iyi niyetli olmadığı, dava konusu senedin borçlusunun S.S. Yavrukent Yapı Kooperatifi, alacaklısının ... Müzik Yapım Basın Yayın İnşaat Ticaret Ltd. Şti., ilk cirantanın lehtar olan ... Müzik ... Ltd. Şti., ikinci cirantanın ..., üçüncü cirantanın ..., hamilin ... olduğu, icra takibinin ... tarafından başlatıldığı, icra takibi başlatıldıktan sonra ... tarafından 04.05.2012 tarihinde dosya alacağının temlik alındığı, bu kişinin de ..."nın dayısının oğlu olduğu, ... ile aynı köylü olduğu, dolayısıyla taraflar arasında yakın arkadaşlık ve akrabalık ilişkilerinin bulunduğu, ...’nın 01.10.2015 tarihli duruşmada ...’den alacaklı olduğunu, kooperatif başkanı ve kooperatif başkan yardımcısının ..."in yanına geldiğini, kendisinin ve kooperatif yetkililerinin yanında kendisine 125.000,00 TL bedelli senet verildiğini, dava konusu senedin kendisinin de bulunduğu anda tanzim edilerek verildiğini, ..."in de senedi ciro ederek kendisine verdiğini ve ..."ın akrabası olduğunu belirttiği, bu beyanlar dikkate alındığında TTK"nın 687. maddesi kapsamında senedi ciro yolu ile devralan ciranta ve hamillerin başından beri senedin ne şekilde düzenlendiğini bilen kişilerden olduğu, özellikle senedi ciro yolu ile devralan ...’nın bulunduğu ortamda senedin düzenlendiği anlaşıldığına göre ve senet düzenlenirken yapılan protokole göre kooperatifin alacak ve borçlarından mahsup suretiyle senet düzenlendiği savunulduğuna göre, aynı tarihte düzenlenen 130.000,00 TL"lik senede herhangi bir itiraz olmadığı ve bu senede dayalı yapılan takibin kesinleştiği, senedi ciro yolu ile devralan kişilerin senedin bedelsiz olduğunu bildikleri veya yakın akrabalık ilişkileri nedeniyle bilebilecek durumda oldukları, bu gerekçeler ve tanık beyanları, ağır ceza mahkemesi dosyası ile ilk derece mahkemesinin kabul ve gerekçesi doğrultusunda davalıların iyi niyetli hamil olmadığı, davacı kooperatifin o tarihteki yöneticileri ile birlikte birbiri ile dayanışma içerisinde borçlandırma girişimi içerisinde oldukları, senedin bedelsizliğini bildiklerinden senetteki mücerretlik ilkesi ile iyi niyetli iktisap savunmasının yerinde olmadığı dikkate alındığında tüm borçlular yönünden davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalılar ..., ... ve ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, iş bu karara karşı davalılar ..., ... ve ... vekilince temyiz yoluna başvurulmuştur.
HMK’nın 353. maddesinin birinci fıkrasının b bendinin 3 nolu alt bendi, “Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir,” düzenlemesini, HMK’nın 356. maddesi ise, “353’üncü maddede belirtilen haller dışında inceleme, duruşmalı olarak yapılır. Bu durumda duruşma günü taraflara tebliğ edilir.” düzenlemesini içermektedir. İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi tarafından, ilk derece mahkemesinin tahkikatında eksiklik saptanmış ve bunun üzerine duruşma açılarak yeni tahkikat işlemleri yapılmıştır. Bu şekilde duruşma açılıp yeni tahkikat işlemleri yapılması sebebiyle istinaf mahkemesinin yukarıda anılan kanun hükümleri uyarınca davanın esası hakkında yeniden bir hüküm kurması gerekmektedir. Ancak eldeki temyize konu istinaf kararında bu yönde bir hüküm kurulmamış, davalılar ..., ... ve ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi ile yetinilmiştir. Bu husus usul ve yasaya aykırı olduğundan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 2017/335 esas ve 2018/344 karar sayılı ve 13.03.2018 tarihli kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılar ..., ... ve ... vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalılar ..., ... ve ... yararına takdiren 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar ..., ... ve ...’a verilmesine, dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 14/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.