1. Hukuk Dairesi 2014/7081 E. , 2015/6758 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GÖLHİSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2014
NUMARASI : 2013/281-2014/29
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ve davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi Barış Bülbül"ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza mülkiyet hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve yıkım istekleri ile komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar, davacı Mustafa"nın mirasbırakanı Gülsüm ve diğer davacı Hasan"ın eşit paylar ile paydaş oldukları 1899 parsel sayılı taşınmaza komşu 1900 parsel sayılı taşınmazda paydaş davalının merdiven ve saçak yapmak suretiyle tahmini 16 m² tecavüzünün bulunduğunu, ayrıca bahçesine sigara izmaritleri, çöp ve ev atıklarının atıldığını ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, daha önceden aynı hukuksal nedene dayalı olarak davacı Mustafa"nın murisi Gülsüm tarafından aleyhine elatmanın önlenmesi ve yıkım istemli dava açıldığını, çekişmeli taşınmazdaki tecavüze konu 18 m²"lik bölümü davacının murisi Gülsüm"den ve diğer davacı Hasan"dan haricen satın aldığını, bu nedenle Gülsüm"ün davasından feragat etmesi nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, diğer iddiaların da doğru olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, satış sözleşmesinin geçerli olduğu kabul edildiği halde 1985/114 Esas, 1986/45 Karar sayılı dava dosyasında alınan 24.07.1985 tarihli fen bilirkişi raporunda saptanan 18 m²"lik tecavüz alanı içersinde halen mevcut tecavüzlü yerler hakkında elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1899 parselin eşit paylar ile davacı Mustafa"nın mirasbırakanı Gülsüm ve diğer davacı Hasan,komşu 1900 parselin ise 1/2 oranda davalı adına kayıtlı olduğu,davalının davacılara ait taşınmazın fen bilirkişi krokisinde A harfi ile gösterilen 7,18 m²’lik kısmına saçak, B harfi ile gösterilen 2,70 m²’lik kısmına teras, C harfi ile gösterilen 0,64 m²"lik kısmına merdiven yapmak ve D harfi ile gösterilen 1,28 m²"’lik kısmına odun koymak suretiyle müdahale ettiği, davacı Mustafa"nın annesi murisi Gülsüm tarafından davalı aleyhine 03.04.1985 tarihinde Gölhisar Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/114 Esasına kayıtlı elatmanın önlenmesi ve yıkım istemli dava açıldığı, Gülsüm"ün davasından feragat etmesi nedeniyle Mahkemenin 10.03.1986 tarih 1986/45 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiği,davalının davacı Mustafa"nın mirasbırakanı Gülsüm ve taşınmazın önceki malikleri Zeynep vereseleri Veysel, Şükrü, Hasibe ve Ümmülü ve 24.02.1986 tarihinde Zeynep vereselerinden (Gülsüm, Veysel, Şükrü, Hasibe ve Ümmülü"den) taşınmazın 1/2 sini satın alan davacı Hasan ile aralarında düzenlenen 31.12.1985 tarihli harici satış senedine dayalı olarak taşınmazın 18 m²"lik kısmını elinde bulundurduğu, 18 m²"lik alan içersindeki fen bilirkişi krokisinde F harfi ile gösterilen 0,63 m²’lik kısmında saçak, G harfi ile gösterilen 1,05 m²’lik kısmında teras, H harfi ile gösterilen 0,64 m²"lik kısmında merdiven ve I harfi ile gösterilen 1,28 m²"lik kısmında odun bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki,davacılar senetteki mührün mirasbırakan Gülsüm"e ve imzanın davacı Hasan"a ait olmadığını değil keşifte dinlenen önceki malik tanık Veysel"in beyanına göre senetteki diğer satıcılar Şükrü, Ümmülü ve Hasibe"nin imzalarının anılan kişilere ait olmadığını iddia etmişlerdir.Davacıların gerçekten mirasbırakan Gülsüm ve davacı Hasan"a yönelik sahtelik konusunda bir iddiaları olsaydı mahkemenin bu yönü incelemeyen kararını temyiz etmeleri gerekirdi.Bu durumda mahkemenin senetteki mührün davacı Mustafa"nın mirasbırakanı Gülsüm ve imzanın davacı Hasan"a ait olduğunu kabul etmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Davacılar vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.
Davacılar vekilinin, öteki temyiz itirazları ile davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Davalı, 18 m²"lik alandaki işgalinin harici satışa dayalı bulunduğunu ileri sürmüştür.
Gerçekten de taraflar arasında taşınmazın 18 m2 lik kısmının satışına ilişkin 31.12.1985 tarihli sözleşmenin düzenlendiği görülmektedir. Ne var ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 706, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 237 ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddesi gereğince harici satışa değer verme olanağı yoktur. Öyleyse, davalının taşınmazı haklı bir nedenle tasarruf ettiği söylenemez.
Ancak, taşınmaz mal haricen satılıp bedeli satana, taşınmaz mal da alana teslim ve bu suretle alanın yararlanmasına terk edildiği halde, ferağdan kaçınıldığı taktirde gecerli olmayan satışla ilgili olarak her iki tarafın verdiğini geri istemeye hakkı bulunduğu, ancak bir taraf borcunu yerine getirmeden, diğer tarafı borcunu yerine getirmeye davet edemeyeceği, aldığı bedeli geri vermeyen tarafın, diğer tarafı tasınmazı geri vermeye zorlayamıyacagı ve haricı satış bedeli iade edilinceye kadar taşınmazdan yararlanabileceği 10.7.1940 tarih 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı gereğidir.
Öte yandan harici satış ile taşınmazın tamamının değil 18 m²"lik kısmının satıldığı ve satışa konu 18 m2 lik alan dışında da tecavüzün mevcut olduğu sabittir.
Hâl böyle olunca, harici satış sözleşmesinde belirtilen satış bedeli üzerinden hapis hakkı tanınmak suretiyle 18 m²"lik alan içersinde bulunan tecavüzlü yerlere ilişkin elatmanın önlenmesine ve yıkıma;buna karşın satış sözleşmesine konu edilmeyen 18 m²"lik bölüm dışında bulunan tecavüzlü yerlere ilişkin olarak mutlak elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru olmadığı gibi davada komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi talebide bulunduğu halde bu istek yönünden de taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir.
Davacılar vekili ile davalı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile yerel mahkeme kararının açıklanan nedenle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.