Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/694
Karar No: 2016/90

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/694 Esas 2016/90 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2015/694 E.  ,  2016/90 K.

    "İçtihat Metni"

    Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Günü : 20.02.2012
    Sayısı : 353-142

    5607 ve 4733 sayılı Kanunlara muhalefet suçlarından sanıkların yapılan yargılamaları sonucunda sanık ...’un, 5607 sayılı Kanunun 3/5, TCK’nun 50 ve 52/4. maddeleri uyarınca hapisten çevrilen 3.600 Lira ve doğrudan verilen 100 Lira adli para; 4733 sayılı Kanunun 8/4, TCK’nun 51 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis ve 100 Lira adli para cezaları ile cezalandırılmasına, hapis cezasının ertelenmesine, hak yoksunluğuna; sanık ...’un ise, 5607 sayılı Kanunun 3/5, TCK’nun 31/3, 50, 52/4 ve 62. maddeleri uyarınca hapisten çevrilen 2.000 Lira ve doğrudan verilen 40 Lira adli para; 4733 sayılı Kanunun 8/4, TCK’nun 31/3, 51 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 1 ay 10 gün hapis ve 40 Lira adli para cezaları ile cezalandırılmasına, hapis cezasının ertelenmesine, suça konu kaçak eşyanın 5607 sayılı Kanunun 13 ve TCK’nun 54. maddeleri uyarınca müsaderesine ilişkin, Hatay 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.02.2012 gün ve 353-142 sayılı hükmün katılan vekili ve sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 19.02.2015 gün ve 5588-10440 sayı ile onanmasına oyçokluğuyla karar verilmiş,
    Daire Üyesi M. Öztürk, “Sanıkların bulunduğu araçta yapılan aramada kaçak çay, sigara ve alkollü içkiler bulunmuştur. Sanıkların fiili yabancı menşeili kaçak eşyayı taşımak eyleminden ibarettir. Sanıklar bu eylemleriyle hem 4733 sayılı hem de 5607 sayılı yasaya aykırı davranmışlardır. Bu durumda sanıklar işledikleri bir fiil ile iki farklı suçun oluşmasına sebebiyet vermişlerdir. 5237 sayılı TCK"nun 44. maddesi uyarınca sanıkların işledikleri kabul edilen suçlardan ağır olanından yani 4733 sayılı Yasa"nın 8/4. maddesinden bir ceza hükmü kurulması gerektiğinden, yerel mahkeme kararının bozulması düşüncesiyle sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum” görüşüyle karşıoy kullanmıştır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 29.04.2015 gün ve 122041 sayı ile;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Yargıtay Yedinci Ceza Dairesi arasındaki uyuşmazlık; sanık ... ve suça sürüklenen çocuk ...’un eylemlerinin birden fazla suçun oluşumuna sebebiyet vermiş olması nedeniyle, haklarında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 44. maddesi yollamasıyla, 5607 sayılı Kanuna nazaran daha ağır cezayı gerektiren 4733 sayılı Kanun ile mi cezalandırılacakları, yoksa haklarında oluşan her bir suç yönünden 5607 sayılı Kanun ve 4733 sayılı Kanun hükümlerine göre ayrı ayrı ceza mı tayin edileceği, bir başka anlatımla, sanıkların fiillerinin tek olup olmadığı ve yukarıda açıklandığı şekilde cereyan eden eylemlerinin bölüp bölünemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
    Somut olayda; dava konusu eşyaların aynı anda ve bir arada ele geçmiş olması karşısında, fiilden zarar görenin, suç konusu eşyaların gümrük vergilerinin ödenmeksizin yurda kaçak olarak getirilmesi nedeniyle Devlet Hazinesi olduğu ve sanık ... ve suça sürüklenen çocuk ...’un yurda gümrük vergileri ödenmeksizin getirilmiş olması dolayısıyla piyasa değerinden düşük fiyatla temin ettikleri gümrük kaçağı çay, sigara ve içkilerin, üzerine kar payı ekleyip piyasaya satarak bir miktar gelir sağlamak maksadı ile hareket ettikleri gözetildiğinde, fiillerinin tek olduğunun kabulü gerekmektedir.
    Kaçakçılık suçlarını düzenleyen mülga 1918 sayılı Kanun, 4926 sayılı Kanun ve halen yürürlükte bulunan 5607 sayılı Kanunun ilk düzenlendiği dönemlerde, yurda kaçak getirilen eşyanın cins, nevi ve türüne göre ayrımı yapılmaksızın yasada tek ceza öngörülmekteyken, 5752 sayılı Kanun ile değişik 4733 sayılı Kanunun 8/4. maddesinin 15.05.2008 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine, gümrük kaçağı eşyanın, yabancı menşeli içki ve sigara olması halinde, kaçakçılık kanununa göre daha ağır ceza öngörmesi nedeniyle, 4733 sayılı Kanunun 5752 sayılı Yasa ile değişik 8/4. maddesinin uygulanması öngörülmüştür.
    Bu durumun uygulamada birçok aksaklıklara neden olmasından dolayı yasa koyucu, bu uygulamadan vazgeçerek, 11.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6455 sayılı Kanun ile 5607 sayılı Kanunun 3. maddesinde değişik yaparak, kaçak tütün mamulleri ve alkollü içkilerle ilgili düzenlemeleri, 4733 sayılı Kanun metninden çıkartarak, 5607 sayılı Kanuna aktarmıştır.
    Anılan yasal düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, kanun koyucu, bu tür kaçakçılık olaylarda eylemin tek kabul edilmesi yönünde irade belirtmiştir.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 44. maddesinde yer alan, "İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır." şeklindeki yasal düzenleme dikkate alındığında; somut olayda, sanık ... ve suça sürüklenen çocuk ...’un işledikleri bir fiille birden fazla suçun oluşumuna sebebiyet vermiş olduklarının kabul edilerek, 5237 sayılı TCK"nun 44. maddesi uyarınca, işledikleri suçlardan ağır olan 4733 sayılı Kanunun 8/4. maddesi gereğince cezalandırılmaları gerekmektedir." düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurarak Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 04.06.2015 gün ve 13634-16479 sayı ile, itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların kaçak olduğu tespit edilen çay ile bandrolsüz olduğu anlaşılan sigara ve alkollü içkiyi ticari amaçla bulundurmak şeklindeki eylemlerinin eşyanın niteliğine göre 5607 sayılı Kanunun 3/5 ve 4733 sayılı Kanunun 8/4. maddelerinde yer alan iki ayrı suçu mu oluşturacağı, yoksa eylemlerinin tek fiil kabul edilerek TCK"nun 44. maddesi uyarınca anılan suçlardan en ağır cezayı gerektiren 4733 sayılı Kanunun 8/4. maddesi uyarınca uygulama yapılması mı gerektiğinin tespiti noktasında toplanmaktadır.
    İncelenen dosya kapsamından;
    29.03.2011 tarihinde sanık ...’ın sevk ve idaresindeki, içerisinde diğer sanık ...’nin de bulunduğu araçta usul ve yasaya uygun olarak yapılan aramada kaçak olduğu anlaşılan 1 kg.lık 28 paket çay, 165 paket sigara ve değişik markalarda 19 şişe alkollü içkinin ele geçirildiği,
    Antakya Gümrük Müdürlüğünce ele geçirilen çay, sigara ve alkollü içkinin yurda ithalinin yasak olmadığının ancak çay için Tarım ve Köy işleri Bakanlığından; sigara için Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumundan, alkollü içkiler için ise hem Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ile Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumundan izin alınması gerektiğinin bildirildiği,
    Mahkemece yapılan keşifte ele geçirilen sigara ve içkilerin tamamının yabancı menşeili olup yasal yollardan ithal edildiklerine dair üzerinde herhangi bir bandrol veya barkodun bulunmadığının tespit edildiği,
    Sanık ...’nin aşamalarda benzer şekilde; diğer sanığın ağabeyi olduğunu, arama sırasında araçta beraber olduklarını, suça konu kaçak eşyanın kendisine ait olduğunu, bunları Hatay Yayladağı’nda Suriyeli şahıslardan satın aldığını ve bagaja koyduğunu, kendisinin kullanacağını, ağabeyinin bundan haberinin olmadığını, ağabeyinin işlerini görmek için araçtan ayrılmasından sonra eşyayı alarak bagaja koyduğunu beyan ettiği,
    Sanık ...’ın da sigara, çay ve içkilerin kendisine ait olmadığını, kardeşi olan sanık ...’ye ait olduğunu savunduğu,
    Anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlığın çözümünde isabetli bir hukuki sonuca varılabilmesi için öncelikle kaçakçılık suçlarına ilişkin mevzuat ve bu mevzuatta yapılan değişiklikler üzerinde durulmalı, daha sonra da fikri içtima hükümleri üzerinde durulmalıdır.
    Ceza mevzuatımızda suç ve ceza kurallarını içeren temel kanun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu olmakla birlikte, kanun koyucu giderek gelişen ve karmaşık bir hal alan toplumsal hayatta düzeni sağlayıp korumak için işlenen fiillerin özelliklerini de göz önüne alarak özel ceza kanunları ya da ceza içeren kanunlar düzenlemekte, çağın ihtiyaçlarını karşılama ve uygulama birliğini sağlama gibi kaygılarla da bu kanunlarda değişiklik yapma yoluna gitmektedir.
    Bu kapsamda kanun koyucu, kaçakçılıkla mücadeleye ilişkin uzun yıllar uygulanıp çok sayıda değişiklik geçiren ve artık çağın ihtiyaçlarını karşılayamayan 07.01.1932 tarih ve 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun yerine 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kabul etmiş, bu Kanundan sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ile 4926 sayılı Kanunun suç ve kabahate ilişkin düzenlemelerinin uyumlu hale getirilmesi amacıyla da 4926 sayılı Kanunu ilga ederek 31.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren yeni 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununu düzenlemiş, bu Kanunda da 6455 ve 6545 sayılı Kanunlarla bazı değişiklikler yapmıştır.
    Esasında kaçakçılık suçlarını düzenleyen 1918, 4926 ve 5607 sayılı Kanunlarda eşyanın nevine göre bir ayrıma gidilmemiştir. Ancak 15.05.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5752 sayılı Kanunla değişik 4733 sayılı Kanunun 8/4. maddesiyle suçun konusu bakımından özel bir düzenleme yapılarak ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ya da taklit veya niteliğine uygun olmayan işaretler taşıyan tütün ve alkol ürünleriyle ilgili yeni bir suç tipi ihdas edilmiş; fakat bu hüküm 01.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren ve genel gerekçesinde amacı kaçakçılıkla mücadelenin etkin bir şekilde ve uzman personel eliyle yürütülmesi, uygulamadaki tereddütlerin ve sıkıntıların ortadan kaldırılması olarak belirtilen 6455 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılıp, 5607 sayılı Kanuna müstakil bir suç olarak aktarılmıştır. Bu değişikliklerden sonra da her bir eşya kategorisi bakımından ayrı suç olarak tanımlanmanın ortaya çıkardığı içtima sorununu çözme amacı taşıdığı genel gerekçesinde vurgulanan 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile bu suç, 5607 sayılı Kanunda tanımlanan suçların nitelikli haline dönüştürülmüştür.
    Bu kapsamda 4733 sayılı Kanunun suç tarihinde yürürlükte bulunan 8/4. maddesi;
    "Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ürünleri ya da taklit işaretleri taşıyan ürünleri ticari amaçla bulunduran, nakleden, satışa arz eden veya satanlar ile ambalajları üzerinde bulunan ürün bilgileri ile bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretlerin içerdiği bilgilerin farklı olması halinde, bu ürünleri üreten veya ithal edenlere iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu fıkrada belirtilen ürünlere el konulması, muhafazası ve tasfiyesi ile bunları ihbar edenlere ve yakalayan kamu görevlilerine ikramiye ödenmesi hususlarında 21.03.2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda kaçak eşya için öngörülen usuller uygulanır. Bu ürünlere el konulduğu tarihten itibaren onbeş gün içinde, numune alınarak ve gerekli tespitler yapılarak, soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından imha suretiyle tasfiye kararı verilebilir."
    5607 sayılı Kanunun suç tarihinde yürürlükte bulunan 3. maddesi ise;
    "(1) Eşyayı, gümrük işlemlerine tâbi tutmaksızın Türkiye’ye ithal eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Eşyanın, belirlenen gümrük kapıları dışından Türkiye’ye ithal edilmesi halinde, verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılır.
    (2) Eşyayı, sahte belge kullanmak suretiyle gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin, Türkiye’ye ithal eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
    (3) Transit rejimi çerçevesinde taşınan serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı, rejim hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesinde bırakan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
    (4) Belli bir amaç için kullanılmak veya işlenmek üzere ülkeye geçici ithalat ve dahilde işleme rejimi çerçevesinde getirilen eşyayı, sahte belge ile yurt dışına çıkarmış gibi işlem yapan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
    (5) Birinci ilâ dördüncü fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesine iştirak etmeksizin, bunların konusunu oluşturan eşyayı, bu özelliğini bilerek ve ticarî amaçla satın alan, satışa arz eden, satan, taşıyan veya saklayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlenmiştir.
    Görüldüğü üzere 4733 sayılı Kanunun 8/4. maddesinde yer alan suçun konusunun ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ya da taklit veya niteliğine uygun olmayan işaretler taşıyan tütün ve alkol ürünleri, 5607 sayılı Kanunun 3/5. maddesinde yer alan suçun konusunun ise gümrük kaçağı eşya olduğu görülmektedir. Yine 4733 sayılı Kanun kapsamında Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunun; 5607 sayılı Kanun Kanun kapsamında ise Gümrük İdaresinin açılan davalara katılan sıfatıyla kabul edilmesi öngörülmüştür.
    Bu aşamada fikri içtima hükümleri üzerinde de kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.
    5237 sayılı TCK’nun hazırlanmasında "kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır" ilkesi esas alınmış, dolayısıyla da gerçek içtima kuralı benimsenmiştir. Nitekim Adalet Komisyonu raporunda bu husus; "Ceza hukukunun temel kurallarından birisi, ‘kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır’ şeklinde ifade edilmektedir. Bunun istisnaları, suçların içtimaı bölümünde belirlenmiştir. Bu istisnalar dışında, işlenen her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı cezaya hükmedilecektir. Böylece verilen her bir ceza, bağımsızlığını koruyacaktır" şeklinde ifade edilmiştir (TBMM Adalet Komisyonu’nun 03.08.2004 gün ve 1/593-60 sayılı Raporu). Bu kuralın istisnalarına ise, 5237 sayılı TCK’nun “suçların içtimaı” bölümünde, 42 (bileşik suç), 43 (zincirleme suç) ve 44. (fikri içtima) maddelerinde yer verilmiştir.
    765 sayılı TCK’nda, aynı nev’iden fikri içtima ile farklı nev’iden fikri içtima tek madde halinde 79. madde de düzenlenmiş iken, 5237 sayılı TCK’nda bu iki hal birbirinden ayrılarak, aynı nev’iden fikri içtima, zincirleme suçun düzenlendiği 43. maddenin 2. fıkrasında, farklı nev’iden fikri içtima ise kanunun 44. maddesinde düzenlenmiştir.
    Farklı neviden fikri içtima 5237 sayılı Kanunun 44. maddesinde; “İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiş olup, bu hükmün uygulanabilmesi için işlenen bir fiille birden fazla farklı suçun oluşması gerekmektedir.
    Kanun koyucu, işlediği bir fiille birden fazla farklı suçu işleyen failin, fiilinin tek olması nedeniyle en ağır ceza ile cezalandırılmasını yeterli görmüş, bu şekilde “non bis in idem” kuralı gereğince bir fiilden dolayı kişinin birden fazla cezalandırılmasının da önüne geçilmesini amaçlamış, “erime sistemi”ni benimsemek suretiyle, bu suçlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı ceza verilmesi ile yetinilmesini tercih etmiştir.
    Bu bağlamda, “tek fiil” veya “bir fiil”den ne anlaşılması gerektiğinin de değerlendirilmesi gerekmektedir. Doğal anlamda gerçekleştirilen her bedeni hareket ayrı bir hareketi oluşturmakta ise de, hukuki anlamda hareketin tek olması ile ifade edilmek istenen husus, doğal anlamda birden fazla hareket bulunsa dahi, bu hareketlerin, hukuki nedenlerden dolayı değerlendirmede birlik oluşturması suretiyle tek hareket olarak kabulüdür. Fikri içtimada da, fiil ya da hareketin tek olması, doğal anlamda değil hukuksal anlamda tekliği ifade etmektedir. Bir kısım suçların işlenmesi sırasında doğal olarak birden fazla hareket yapılmakta ise de, ortaya konulan bu davranışlar suçun kanuni tanımında yer alan hukuki anlamdaki “tek bir fiili” oluşturmaktadır. (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 6. Bası, Ankara, 2013, s.484 ve 495)
    5237 sayılı TCK’nun genel hükümleri arasında yer alan fikri içtima kuralları, şartlarının bulunması halinde kural olarak her suç için uygulanabilir ise de, kanun koyucunun açıkça istisna öngördüğü hallerde bu kuralın uygulanması imkanı bulunmamaktadır. Nitekim, 5237 sayılı TCK"nun 212. maddesinde, sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunacağı belirtilerek, açıkça farklı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulanması engellenmiştir.
    Bu anlatımlara göre, farklı neviden fikri içtimaın şartları, hareket ya da fiilin hukuki anlamda tek olması, tek fiille birden fazla farklı suçun işlenmiş olması, işlenen suçlarla ilgili kanunda açıkça fikri içtima hükümlerinin uygulanmasının engellenmemiş olması şeklinde belirlenebilecektir.
    Görüldüğü gibi, kanuni istisnalar dışında, hukuki anlamda tek bir fiille birden fazla farklı suçun işlenmesi halinde, bu suçlardan en ağır cezayı gerektirenin cezasına hükmolunması kanun gereğidir.
    Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;
    Suç tarihi itibari ile 4733 sayılı Kanunun 8/4. maddesinde yer alan suçun konusunun ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ya da taklit veya niteliğine uygun olmayan işaretler taşıyan tütün ve alkol ürünleri olduğu dikkate alındığında somut olaydaki ele geçen ve ticari amaçla bulundurulan bandrolsüz sigara ve alkollü içkilerin 4733 sayılı Kanunun 8/4, kaçak çayın ise 5607 sayılı Kanunun 3/5. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği hususunda bir şüphe bulunmamaktadır. Söz konusu suçların konusunun ve suçtan zarar gören kurumların farklı oluşu nazara alınıp 4733 ve 5607 sayılı Kanunların düzenlenme amaçları da gözetildiğinde sanıkların kaçak çay ile bandrolsüz tütün ve alkollü içkilere yönelik eylemlerinin tek fiil oluşturduğu kabul edilemez. Bu nedenle sanıklar hakkında ele geçirilen kaçak çay bakımından 5607 sayılı Kanunun, bandrolsüz alkollü içkiler ve sigara bakımından ise 4733 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin yerel mahkeme hükmü ile bu hükmü onayan Özel Daire kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Öteyandan suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 6455 ve 6545 sayılı kanunlarla eşyanın niteliğine göre 4733 ve 5607 sayılı Kanunda düzenlenen eylemler tek Kanunda birleştirilmişse de ceza miktarı itibariyle bu düzenlemeler açıkça sanığın aleyhine olup lehine bir sonuç doğurmayacaktır.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.02.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi