14. Hukuk Dairesi 2016/672 E. , 2016/5669 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.10.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya tazminat istenmesi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 17.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 10.05.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı ... vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı, 3230 sayılı parselin 1/16 payının hükmen 01.05.1987 günü adına tescilinin yapıldığını, 21.10.1987 tarihli imar uygulaması oluşan ifraz parsellerinde kök taşınmazın 15/16 paydaşı ...’nin tam pay maliki yapılarak kendi payının ortadan kaldırıldığını, imar parsellerinin bedelsiz olarak davalı belediyeye devredildiğini ileri sürerek, 3230 parselin 1/16 payının adına tescilini veya taşınmaz bedelinden şimdilik 5.000,00 TL bedelin 21.10.1987 tarihinden itibaren işleyen faiziyle alınmasını istemiştir.
Davalı ..., zamanaşımı süresi geçtiğini, idari yargının görevli olduğunu, tapu sicil müdürlüğünden alınan bilgiler uyarınca imar uygulamasının yapıldığını, taşınmazların davalı ... adına tescil edildiğini; davalı ... ise, terditli dava açılamayacağını, kök taşınmazın hükmen adına tescil edildiğini, imar uygulamasıyla oluşan parsellerin adına tescilinden sonra davalı belediyeye devredildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, belediye encümen kararının idari yargıda iptal edilmediği geçerli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, mülkiyet hakkına dayalı tapu iptali ve tescil; ikinci kademede tazminat isteğine ilişkindir.
Taşınmaz malikinin izni alınmaksızın imar uygulaması yapılabilir. Yapılacak bu imar uygulaması 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesi veya 2981 sayılı yasanın 10. maddesine dayanılarak gerçekliştirilir. Taşınmaz paydaşının payı 2981 sayıl yasanın 10/c maddesi açıklandığı biçimde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu göre bedeli ödenerek veya pay bedeli karşılığı ipotek tesis edilerek tapu sicilinden terkin edilmediği sürece payı yeni oluşan parsellere aktarılması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, 3230 sayılı parsel 27.04.1981 tarihinde hükmen davalı ... adına tescil edildikten sonra .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/337 Esas, 1986/192 Karar sayılı ilamı ile 1/16 payı davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm 01.05.1987 günü infaz edilmesiyle taşınmazda davacı 1/16 pay, davalı ... 15/16 pay maliki olmuştur. Daha sonra taşınmaz tapu kaydı imar uygulamasıyla kapatılarak 340 ada 1 ilâ 8; 341 ada 1 ilâ 10; 425 ada 4 ilâ 9 ve 426 ada 1, 2, 3, 6 parsel sayılı taşınmazlara revizyon alınmıştır. Tam pay olarak ... adına tescil edilen taşınmazların mülkiyeti 22.12.1997 tarihinde davalı belediyeye nakledilmiştir. Davalı ... de 425 ada 9 sayılı parsel dışındaki taşınmazları üçüncü kişilere satış yoluyla devretmiştir. İmar uygulamasıyla oluşan tüm parsellerde davacı yararına imar ipoteği tesis edilmediği gibi davacının taşınmazdaki payı da kamulaştırılarak bedelinin ödendiği savunulmamıştır. Davalı ... ...’nin 23.07.2010 günlü yazısında da, dava konusu taşınmazda 2981 sayılı yasanın 10/b maddesine dayanılarak imar uygulamasının yapıldığı belirtilmiştir.
Görülüyor ki, davacının 3230 sayılı parselde sahip olduğu payı imar uygulaması sırasında yok edilmiştir. Bu durumda mahkemece öncelikle davacının 3230 sayılı parseldeki payı ve bu paydan düzenleme ortaklık pay miktarı düşülerek imar uygulaması ile elde edeceği net yüzölçüm miktarı bulunmalıdır. Bulunan bu miktar, öncelikle davalı ... adına kayıtlı taşınmazlardan karşılanmalı, karşılanamaması veya eksik tescil edilmesi halinde davacının ikinci kademedeki istemi hakkında bir karar verilmesi gerekir. Ayrıca, dava açılmadan önce imar uygulaması nedeniyle davacıya bir bedel ödendiğinin tespit edilmesi halinde ödenen bu bedelin davacının payına denk gelip gelmediği saptanmalı, eksik geldiği anlaşıldığında davacının ikinci kademedeki istemi yeniden değerlendirilmelidir.
Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.350,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere
10.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.