Hukuk Genel Kurulu 2016/1411 E. , 2019/52 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 19. İş Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen 23.12.2014 tarihli ve 2014/502 E.-2014/1477 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27.05.2015 tarihli ve 2015/14205 E.- 2015/19429 K. sayılı kararı ile;
“....A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı şirketin Ankara bürosunda Basın İş Kanunu kapsamında çalıştığını, fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı halde ödeme olmadığını, bu nedenlerle iş sözleşmesini haklı sebeple sona erdirdiğini, yıllık izinlerinin de tam olarak kullandırılmadığını ileri sürerek, fazla çalışma, genel tatil, ücret ve bunların % 5 fazlaları ile yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının 4857 Sayılı İş Kanunu kapsamında çalıştığını, şirketin ekonomik koşullar sebebiyle bir süredir ücretleri gecikmeli ve taksitler halinde ödediğini ancak davacının tüm ücretlerinin dava açılmadan önce ödendiğini, davacının istisnai olarak yaptığı fazla çalışma ve genel tatil çalışmalarının ücretlerinin ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece bozma üzerine yapılan yargılama sonunda, davanın açılış tarihi itibariyle % 5 fazla ödeme alacağı tutarlarından % 85 oranında indirim yapmak gerektiği; asıl dava yönünden ücret alacağına ilişkin davanın reddi gerektiği, yine birleşen dava yönünden ücret alacağı, % 5 ücret alacağına ilişkin fazla ödeme alacağı ile % 5 ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağına ilişkin % 5 fazla ödeme alacağı talebine ilişkin davanın reddi gerektiği; asıl dava ve birleşen davadaki sair taleplerin ise toplam 732,34 TL ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı, 2.538,94 TL ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağına ilişkin % 5 fazla ödeme alacağı, 2.101,68 TL fazla mesai ücreti alacağı, 10.051,50 TL fazla mesai ücreti alacağına ilişkin % 5 fazla ödeme alacağı, 737,72 TL ücret alacağına ilişkin % 5 fazla ödeme ve 316,12 TL yıllık izin ücreti alacağına ilişkin kısmının yerinde olduğu, fazlaya ilişkin taleplerin yerinde olmadığı gerekçesi ile dava ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı ve davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra alınan 16.10.2014 tarihli bilirkişi raporunda ücret alacağındaki gecikme nedeniyle %5 fazla alacak olarak 71.955,00 TL hesaplanmış, ancak karar gerekçesinde %5 fazlalıklardan %85 indirim yapılması gerektiği belirtilerek 737,72 TL ücret alacağın geç ödenmesi nedeniyle %5 fazlası olarak hüküm altına alınmıştır.
Bilirkişi raporunda 71.995,00 TL‘nin %85 indirim uygulanması ile bulunan rakam 10.793,25 TL dir. Mahkemece hangi gerekçe ile 737,72 TL ye hükmedildiği açıklanmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş toplamda davacının geç ödenen ücret alacağının ve bu geçe ödenme nedeni ile % 5 fazla ödemesinin açıkça belirlenmesi ve buna göre indirim yapılması gerekir. Ücretin geç ödenmesi nedeni ile talep edilen % 5 fazla ödeme konusunda gerekçe oluşturulmadan denetime elverişsiz bir biçimde karar verilmesi hatalıdır.
3-Birleşen davadaki masrafların dikkate alınmaması ve yargılama giderlerinin 6100 Sayılı HMK 297 .maddesi gereğince dökümünün yapılmaması ayrı bir bozma nedenidir..."
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDENLER: Taraf vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili işçinin 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun’a (Basın İş Kanunu) tâbi olarak 14.03.2006 tarihinde işe başladığı hâlde Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) girişinin yapılmadığını, 14.03.2006-11.05.2007 tarihleri arası SGK primleri ile bu döneme ilişkin aylık ücretlerinin ödenmediğini, işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle iş sözleşmesinin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini ileri sürerek, ücret, ücret alacağının %5 fazlalığı, fazla çalışma, fazla çalışma alacağının %5 fazlalığı, genel tatil, genel tatil alacağının %5 fazlalığı ile yıllık izin ücreti alacaklarının; birleşen davada ise işçilik alacaklarının tahsili istemiyle açılan davada mahkemece verilen kararın temyiz aşamasında olduğunu, bu dosyada bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alındığını ancak dava ve ıslah dilekçesini aşacak şekilde taleplerin hüküm altına alındığını, miktar olarak talep edilmeyen alacaklardan ücret alacağının %5 fazlalığı, genel tatil alacağı ile genel tatil alacağının %5 fazlalığı alacaklarının harçlandırılmadan hüküm altına alındığından bu miktarları harçlandırılmak suretiyle talep etme zorunluluğunun doğduğunu, ayrıca davacının ödenmeyen son üç aylık ücreti dışında talep edilmeyen diğer aylara ait ücretlerinin de peşin ödenmediğinden ilk işe başladığı tarihten itibaren aylık ücretlerinin geç ödenmesinden kaynaklanan %5 fazlalığı talep ettiğinden bahisle bu alacakların da hüküm altına alınması talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının Basın İş Kanunu’na tâbi olmadığını, bu nedenle günlük %5 fazlasıyla ödenmesi taleplerinin reddi gerektiğini, davacının ödenmediğini iddia ettiği 2009 yılı Ağustos ve Eylül ayı ücretlerinin ödendiğini ancak Ekim ayı ücretinin 19 günlük bakiyesinin ödenmediğini, fazla çalışma ve genel tatil günlerinde çalışmasının söz konusu olmadığını; birleşen davada ise zamanaşımı defi ve derdestlik itirazında bulunarak davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece verilen ilk kararda, davacının Basın İş Kanunu’na göre çalıştığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine Özel Dairece, tarafların sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, iki nolu bentte mahkemece genel tatil, genel tatil alacağının %5 fazlası ile ücret alacağının %5 fazlası alacaklarında davacının dava ve ıslah dilekçesi ile talep ettiği miktar aşılarak Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 74’ncü ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 26’ncı maddelerine aykırı karar verilmesi; üç nolu bentte somut olayda mahkemece %5 fazla alacaklarından indirim yapılmaması; dört nolu bentte davacının 30.08.2008 ve 30.09.2009 günleri izinli olduğu hâlde anılan günler için genel tatil ücretinin hesaplanması; beş nolu bentte ise davalı lehine vekalet ücretine hükmedilirken yetersiz gerekçeyle somut olayla ilişkilendirilmeden vekalet ücretinin üç katına hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak verilen ikinci kararda, bozma kararı ve birleşen dava dosyası da dikkate alınarak bilirkişiden ek rapor alındığı, bu ek rapor ile bozma öncesi aldırılan bilirkişi raporları ve tüm dosya içeriğinden davanın açılış tarihi itibariyle %5 fazla ödeme alacak tutarlarından %85 oranında indirim yapmak gerektiği, asıl dava yönünden ücret alacağına ilişkin davanın reddedildiği, yine birleşen dava yönünden ücret alacağı %5 fazla ödeme alacağı ile %5 genel tatil fazla ödeme alacağına ilişkin davanın reddi gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda başlık bölümünde açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Mahkemece, asıl dava ile birleşen davanın dayanağı olan 19.10.2009 tarihli ihtarnamede davacının 2009 yılı Ağustos-Eylül ve Ekim ayları ücreti ile bu ücretin gününde ödenmemesi nedeniyle ücret alacağının %5 fazlalığının talep edildiği, asıl dava açılmadan önce Ağustos ayı ücretinin ödendiğinin asıl dava dilekçesinde belirtilerek ihtarnamedeki diğer kalem alacakların talep edildiği, birleşen davanın ise asıl davadaki fazlaya ilişkin alacakların tahsiline ilişkin ek dava niteliğinde olduğu, başkaca aylara ilişkin ücret ve %5 ücret fazlalığının talep edilmediği, 04.01.2011 tarihli bilirkişi raporunda 2009 yılı Ekim ayından 19 günlük ücret alacağının ve 2009 yılı Eylül-Ekim ücretinin geç ödenmesi nedeniyle %5 ücret fazlalığı alacağının bulunduğu, bu rapor doğrultusunda verilen 06.10.2011 tarihli mahkeme kararının davacı tarafından ücret ve %5 ücret fazlalığı yönünden temyiz edilmeyerek davalı lehine usuli kazanılmış hak doğurduğu, öte yandan 06.02.2014 tarihli bozma kararı sonrasında aldırılan 16.10.2014 tarihli raporda hesaplanan 71.995,00TL’nin %5 ücret fazlalığının dava konusu 2009 yılı Eylül-Ekim ayı ücretine ait olmayıp, 2007 yılı Mayıs-2009 yılı Temmuz ayları ücretine ilişkin %5 fazlalık olduğu, bu bağlamda taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak dava konusu olmayan döneme ilişkin karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olayda asıl ve birleşen davaya ilişkin dava dilekçeleri dikkate alındığında dava konusunun süresinde ödenmeyen aylık ücretlerin %5 fazla ödeme alacağına mı yoksa sadece 2009 yılı Eylül ve Ekim ayları ücretlerinin %5 fazla ödeme alacağına mı ilişkin olduğu, burada varılacak sonuca göre ücretin geç ödenmesi nedeniyle talep edilen %5 fazla ödeme alacağına ilişkin kararın denetime elverişli bir gerekçe içerip içermediği noktalarında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesine geçilmeden önce, mahkemenin direnme gerekçesi dikkate alındığında direnme olarak adlandırılan kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı ve burada varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Özel Dairece mi yoksa Hukuk Genel Kurulunca mı yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30"uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429"uncu maddesi).
Mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozma kararında işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda, mahkemece direnmeye esas kararda, davanın açılış tarihi itibariye %5 fazla ödeme alacağı tutarlarından %85 oranında indirim yapmak gerektiği, asıl dava yönünden ücret alacağına ilişkin davanın reddedildiği, birleşen dava yönünden ise ücret alacağı %5 fazla ödeme alacağı ile %5 genel tatil fazla ödeme alacağına ilişkin davanın reddi gerektiğinden bahisle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairece, bozma kararına uyulduktan sonra alınan 16.10.2014 tarihli bilirkişi raporunda ücret alacağındaki gecikme nedeniyle %5 fazla alacak olarak 71.955,00TL hesaplanmış, ancak karar gerekçesinde %5 fazlalıklardan %85 oranında indirim yapılması gerektiği belirtilerek 737,72TL ücret alacağının geç ödenmesi nedeniyle %5 fazlası olarak hüküm altına alındığı, bilirkişi raporunda hesaplanan alacağın %85 oranında indirim uygulanması ile bulunan miktarın 10.793,25TL olduğu, hangi gerekçe ile 737,72TL’ye hükmedildiğinin açıklanmadığı, mahkemece davacının geç ödenen ücret alacağının ve bu geç ödeme nedeniyle %5 fazla ödemesinin açıkça belirlenmesi ve buna göre indirim yapılması gerektiği, ücretin geç ödenmesi nedeni ile talep edilen %5 fazla ödeme konusunda gerekçe oluşturmadan denetime elverişsiz bir biçimde karar verilmesi; birleşen davadaki masrafların dikkate alınmaması ve yargılama giderlerinin 6100 sayılı HMK’nın 297’nci maddesi gereğince dökümünün yapılmamasının da ayrı bir bozma nedeni olduğu belirtilerek hüküm bozulmuştur.
Mahkemece, hüküm altına alınan 737,72TL tutarındaki %5 ücret fazlalığı ödemesine ilişkin gerekçe açıklandıktan sonra devamında 06.02.2014 tarihli bozma kararı sonrasında aldırılan 16.10.2014 tarihli raporda hesaplanan 71.955,00TL’nin %5 ücret fazlalığının dava konusu 2009 yılı Eylül ve Ekim ayı ücretlerine ait olmayıp, 2007 yılı Mayıs-2009 yılı Temmuz ayları ücretine ilişkin olduğu, bu bağlamda taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak dava konusu olmayan döneme ilişkin olarak karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Mahkemece direnmeye esas kararda değinilmeyen ancak bozma kararından da esinlenerek gerekçesini değiştirmek suretiyle direnme kararı verildiği görülmüştür. Dolayısıyla direnme olarak adlandırdığı bu karar, gerçekte direnme olmayıp, değişik gerekçe ile verilen yeni hüküm niteliğindedir.
Hâl böyle olunca kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç: Yukarıda gösterilen nedenlerle taraf vekillerinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 31.01.2019 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.