14. Hukuk Dairesi 2015/12583 E. , 2016/5657 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.10.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 30.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, ... İlçesi, ... Köyü, 117 parsel sayılı taşınmaza müvekkili ile davalının müşterek mülkiyet halinde malik olduklarını, davalının tarla satış senedi ile payını müvekkiline sattığını, bedelinin kendisine nakden ve peşinen ödendiğini, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
Davalı 26.11.2014 havale tarihli dilekçesi ile davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
Dava dışı ... vekili, müvekkiline ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2011/247 Esas, 2012/162 Karar sayılı ilamı gereğince borçlu olan davalının aleyhinde yürütülen ... İcra Müdürlüğü"nün 2011/259 Esas sayılı dosyasında verilen yetki gereğince davalının adına kayıtlı dava konusu taşınmaz hakkında ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2014/152 Esas sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, davalı borçlunun borçtan ve ortaklığın giderilmesi davasından kurtulmak için geçmiş tarihli muvazaalı satış senedine dayanarak yakın akrabası olan davacıya iş bu davayı açtırdığını, borçlunun avukatı ile iş bu davadaki davacının avukatının da aynı olduğunu, hukukun kötüniyeti korumayacağını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddianın ileri sürülüş zamanı, tarafların yakınlık dereceleri, temsilcilerinin dahi aynı olması, ekte sunulu tarla satış senedinin tarihinden uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen ve iddiaya göre davalının devre yanaşmamasına rağmen iş bu dava aşamasında henüz duruşma safhası bile gelmeden davayı kabul etmesi gibi hususlar tarafların mahkemeyi ve hukuki kurumları aracı kullanarak, bir başka adli işlemi etkisiz hale getirmeye yönelik çabayı gösterdiği, borçtan kurtulmak için anlaşmalı davanın açıldığının kabulü, davacı tarafın hukuken korunmaya değer bir hukuki yararının olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 308 ve devamı maddelerinde düzenlenen davayı kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.
Kural olarak tarafların dava konusu üzerinde tasarruf yetkileri bulunduğundan, yani medeni usul hukukunda taraflarca tasarruf ilkesi uygulandığından, davanın açılmasından sonra hüküm kesinleşinceye kadar davanın kabulü mümkündür. Yine belirtmek gerekir ki kabul karşı tarafın rızasına bağlı değildir. Etkisini onun yapanın tek yönlü irade beyanı ile doğurur.
Ayrıca, karar başlığında fer"i müdahil sıfatıyla dava dışı ..."ın adı yazılmış ise de kararın gerekçesinde fer"i müdahil tarafından usulüne uygun olarak harç yatırılarak açılmış bir davanın mevcut olmadığı ve taraf sıfatının bulunmadığı belirtilmiştir.
Bu durumda mahkemece, davalının kabulü nazara alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
10.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.