11. Hukuk Dairesi 2015/7486 E. , 2016/1775 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/04/2014 tarih ve 2013/250-2014/88 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK"nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket yetkilisi..."un ... isimli sitesini kurduklarını, bu internet sitesinin işleyişinde kullanılmak üzere ...l adına ..."de ... isimli davalı şirketin kurulduğunu, müvekkilinin bu şirket ile adi ortaklık ilişkisinin bulunduğunu, hatta şirketin Türkiye"deki yazışma adresinin müvekkilinin adresi olduğunu, davalı şirket yetkilisinin şirketin işleyişinde son derece önem arz eden web şifrelerini değiştirdiğini ve yaklaşık 150.000,00 USD"ye haksız el koyduğunu ileri sürerek müvekkili ile davalı .... şirketi arasında bulunan adi ortaklığın tespitini, müvekkilinin şirket faaliyetlerinden doğan alacağından şimdilik 50.000,00 USD"sinin reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, ... isimli internet sitesinin %50"lik bölümünün müvekkiline aidiyetinin tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davada yabancılık unsurunun mevcut olduğunu, müvekkili şirketin ... hukukuna göre kurulmuş bir Amerikan tüzel kişisi olduğunu ve şirket merkezinin..."da bulunduğunu, mahkemenin davada milletlerarası yetkisinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin ... Hukuk Mevzuatı uyarınca kurulan yabancılık unsuru taşıyan tüzel kişilik olduğu, MÖHUK"nın 40. maddesi uyarınca Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarına göre belirleneceği, bu durumda genel yetki hükümleri gereği davalının ikametgahı mahkemesinin yetkili olacağı, Türk Mahkemelerinin dava konusu uyuşmazlıkta yetkili olmalarını gerektirir herhangi bir hüküm ya da yazılı nitelikte belge bulunmadığı, mahkemenin MÖHUK’nın 40. ve 47. maddeleri uyarınca davaya bakmakta görevli ve yetkili olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan tespit ve alacak istemine ilişkin olup, mahkemece, MÖHUK’nın 40. ve 47. maddeleri uyarınca davaya bakmakta yetkili olunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak 5718 sayılı MÖHUK’nın milletlerarası yetki başlıklı 40. maddesi "Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder." hükmünü haiz olup, 6100 sayılı HMK’nın genel yetkili mahkeme başlıklı 6. maddesi, "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." şeklindeki düzenlemeyi içermektedir. Yine 6100 sayılı HMK’nın sözleşmeden doğan davalarda yetki başlıklı 10. maddesine göre, sözleşmeden doğan davalar sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilecektir. Davalı ... adlı yabancı uyruklu şirketin merkezi ...’da olduğundan uyuşmazlığın yabancı unsur içerdiği kuşkusuz olup, davalının yetki itirazının yukarıda anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde ele alınması gerekmektedir. Bu nedenle davacı istemleri de gözetilerek fesh edilmiş sözleşmeye dayalı olarak dahi olsa HMK’nın 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa yeri mahkemesinde de dava açılabileceği ve esasen sözleşmedeki karakteristik edimin ifa yerinin de İstanbul olduğunun kabulü gerekir. O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler karşısında yabancı uyruklu davalının yetki itirazının reddi ile işin esasına girilmesi gerekirken, isabetli görülmeyen gerekçeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.