19. Hukuk Dairesi 2018/2142 E. , 2019/5129 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülmekte olan tenfiz davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi tarafından verilen istinaf talebinin esastan kabulüne ve buna göre yeniden hükmün kurulmasına ilişkin hükmün usul yönünden bozulması sonucunda verilen kararın davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... geldiği, karşı taraftan kimsenin gelmediği görülmüş olmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekilinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacının davalıdan demir ürünü satın aldığını, malların ... limanına vardığında mallarda paslanma ve bir takım zararlar olduğunun ve faturalarda belirtilen standartlara uygun olmadığının belirlendiğini, davacının zararının tazmini için ... Cumhuriyeti ... Asliye Mahkemesi"nde açılan dava sonucunda 5039 sayılı ve 24/06/2014 tarihli karar ile malların değerinde belirlenen zararın tazmini için 601.000 Dinar 357 Kuruş ve ticari saygınlık tazminatı için 150.000 Dinarın davalıya yüklenmesine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini ileri sürerek ... Cumhuriyeti ... Asliye Mahkemesi"nin 5039 sayılı ve 24/06/2014 tarihli kararının Türkiye"de infaz edilebilmesi için MÖHUK"un 50. maddesi uyarınca tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yabancı mahkeme kararının çelişkilerle dolu olduğunu, ... Cumhuriyeti ... Asliye Mahkemesi"nde yapılan yargılama sırasında davalıya usulüne uygun tebligat yapılmadığını, davalının savunma hakkının kısıtlandığını, kararın tenfizinin Türk kamu düzenine açık bir aykırılık teşkil ettiğini, Türkiye ile ... Cumhuriyeti arasında imzalanan adli yardımlaşmaya dair sözleşmeye aykırı davranıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, MÖHUK 54. maddesinde belirtilen tenfiz şartlarının mevcut olduğu, davalının kendisini mahkemede savunması için tebligat yapıldığı, savunma hakkının ihlal edilmediği, dava konusunun Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmediği gibi kamu düzenine aykırılık da bulunmadığı, ifası yasak edim olmadığı ve aynı konuda kesinleşmiş bir Türk Mahkeme kararı bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, tenfizi talep edilen kararın gerek dava dilekçesi ve gerekse yargılamaya ilişkin diğer evrakların ve ilamın davalı tarafa noter kanalıyla gönderildiği hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, 19/11/1982 tarihli ve 2711 sayılı kanunla onaylanan Türkiye Cumhuriyeti ile Tunus Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli Yardım Sözleşmesinin 6/1 maddesi uyarınca davalıya çıkarılacak tebligatların diplomatik yolla yapılması gerektiği, MÖHUK 54/1-ç maddesi gereğince "O yer kanunlar uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılması" tenfiz için yeterli görülmüş ise de MÖHUK genel bir düzenleme olup Türkiye ile Tunus arasındaki ikili adli yardım sözleşmesi ile diplomatik yolla tebligat öngörüldüğünden ikili sözleşmenin özel düzenleme olması nedeniyle uygulama önceliği bulunduğu, MÖHUK 54/1-ç maddesinin davalıya ikili sözleşme gereği diplomatik yolla tebligat yapılmasını engelleyici nitelikte olmadığı, Tunus Devletinin onayladığı bir sözleşmeyi yürürlüğe koymakla hükümlerini kendi hukukunun bir parçası haline getirdiği, bu düzenlemeye göre davada taraf olan akit devlet vatandaşının yargılamanın yapıldığı ülkede değilde kendi ülkesinde oturması durumunda ikili sözleşmenin 6/1 maddesi gereğince tebligatın diplomatik yolla yapılması zorunluluğu bulunduğu, Tunus Mahkemesinin sözleşme hükümlerine aykırı olarak davalıya diplomatik yolla tebligat yapmadığı gibi noterlikçe çıkarılan tebligatın da okunaksız olduğu anlaşıldığından davalıya usulüne uygun tebligat yapılmayarak savunma hakkı kısıtlandığından, MÖHUK 54. maddesi gereğince kararın infaz kabiliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile tenfiz isteğinin kabulüne yönelik ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak tenfiz talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve kararın maddi hukuka ve muhakeme hukukuna uygun olmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki (2) nolu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- İlk derece mahkemesinde dava açılırken alınan 27,70 TL peşin harç ile Dairemizin bozma ilamı sonrasında alınan 18.869,71 TL tamamlama harcı toplamı 18.896,87 TL"den maktu red harcı 35,90 TL çıkarılarak kalan 18.860,97 TL"nin karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacıya iadesine karar verilmesi gerekirken bu konuda karar verilmemiş olması doğru değildir. Hükmün bu nedenle bozulması gerekirken bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK"nın 370. maddesi ikinci fıkrası uyarınca İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi"nin 2017/6579 esas ve 2018/978 karar sayılı ve 11/04/2018 tarihli kararının hüküm fıkrasına 4. paragraf olarak "İlk derece yargılaması için alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile bakiye 18.860,97 TL"nin isteği halinde davacıya iadesine" cümlesi eklenerek düzeltilmesi gerekmiştir.
3-Davalı şirket unvanın ... Demir ve ... End. AŞ olduğu halde ilam başlığında ... olarak yazılması mahallinde düzeltilebilecek maddi hata niteliğinde görüldüğünden bozma nedeni yapılmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi"nin 2017/6579 esas ve 2018/978 karar sayılı ve 11/04/2018 tarihli kararının hüküm fıkrasına 4. paragraf olarak "İlk derece yargılaması için alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile bakiye 18.860,97 TL"nin isteği halinde davacıya iadesine" cümlesi eklenerek düzeltilmesine ve hükmün HMK’nın 370. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca düzeltilmiş bu hali ile ONANMASINA, dava dosyasının İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, karardan bir örneğin bilgi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 13/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.