14. Hukuk Dairesi 2015/3757 E. , 2016/5512 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 12.04.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulü ile dava konusu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, ... mevkiinde kain davacıya ait 101 ada 293 parsel sayılı taşınmaz yararına, davalıya ait 101 ada 294 parsel sayılı taşınmaz üzerinden kadastro fen bilirkişisinin 02.06.2014 havale tarihli raporundaki ekli krokisinde "..." olarak gösterilen kısımdan TMK"nın 747. maddesi uyarınca geçit hakkı kurulmasına, mahkeme veznesine depo edilen 5.035,50 TL bedeli davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Somut olaya gelince; bu tür davalarda öncelikle yüzölçümü daha büyük olan parseller üzerinden geçit kurulması tercih edilmelidir. Dosya içerisindeki pafta sureti, tapu kayıtları, bilirkişi raporları ve ekindeki krokilere göre aleyhine geçit kurulan ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, ... mevkiindeki 101 ada 294 sayılı parselin batısındaki 290 sayılı parselin ve doğusundaki 295 ve 296 sayılı parsellerin yüzölçümünün aleyhine geçit kurulan 294 sayılı parsele göre çok daha büyük olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılarak ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, ... mevkiindeki 101 ada 293 sayılı parsel lehine, 290 sayılı parsel üzerinden veya doğudaki 295 ve 296 sayılı parseller üzerinden, gerektiği takdirde kısmen de 294 sayılı parsel üzerinden, aleyhine geçit kurulacak parseller bölünmeksizin güneydeki iğneada yoluna çıkmaz yol şeklinde bağlanan kadastrol yola ulaşacak şekilde geçit kurulup kurulamayacağı araştırılarak başkaca değişik alternatifler de belirlenerek en uygun seçenekten geçit kurulması gerekir.
Mahkemece belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.