Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının enerji bedelini ödemediğini, yapılan icra takibine itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde davalının yeri 2011 Ağustos ayında tahliye ettiğini belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki bilgilerden; davalının işyerinden 06/09/2011 tarihinde ayrıldığı, aboneliğini iptal ettirmediği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık; davalının aboneliğe konu işyerini tahliye etse de bedelden sorumlu olup olmadığı konusunda toplanmaktadır. Kullanılan enerji bedelinden abonelik sözleşmesi uyarınca abone sorumlu olduğu gibi abone dışında fiilen kullanan kişide sorumludur. Somut olayda; davalının elektrik abonesi olduğu ancak aboneliğini sonlandırmaksızın işyerinden ayrıldığı anlaşılmaktadır. Bu durum abonenin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır. Açıklanan nedenle, aboneliğini iptal ettirmeyen ve kullanıma sebebiyet veren abone davalının sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Esasen benzer bir olayda Hukuk Genel Kurulu verdiği bir kararda özetle; "davalı su abonesinin, hizmet alma ihtiyacının tahliye yüzünden artık ortadan kalkmasıyla birlikte, basit bir başvuru işlemiyle abonelik sözleşmesini sona erdirip; sözleşme nedeniyle hem kendisi ve hem de karşı taraf nezdinde doğmuş tüm hak ve borçlardan arınmış olarak kiralanandan ayrılması mümkün iken, bunu yapmayarak, kendi aboneliği üzerinden üçüncü kişilerin su kullanmasına olanak tanımış olması dahi, sözleşme hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı, dolayısıyla da, sonuçlarına katlanılması gereken bir davranış niteliğinde kabul edilmelidir" denilmek suretiyle abonenin aboneliğini iptal ettirmediği sürece sorumluluğunun devam edeceği benimsenmiştir (HGK.nun 24.9.2003 gün ve 2003/13-492-505 esas, karar sayılı ilamı). Mahkemece; anılan ilkelerin gözetilmesi gerekir iken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.