19. Hukuk Dairesi 2017/5239 E. , 2019/5127 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davası hakkında İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen 2016/1078 esas ve 2017/501 karar sayılı ve 25/04/2017 tarihli hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi tarafından verilen davacı vekilinin istinaf isteminin reddine yönelik kararın süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, davalının, davacının hissedarı bulunduğu şirkette sigortalı işçi olarak çalıştığı süre içerisinde, müşterilere verilmek üzere düzenlenen senetleri haksız olarak ele geçirerek takibe koyduğunu ileri sürerek, Küçükçekmece 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/8750 E. sayılı dosyası ile icra takibine konu edilen toplamda 50.000.-TL tutarlı 8 adet bonoya istinaden davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacının yanında 2007-2012 yılları arasında çalıştığını, maaşları düzenli ödenmediğinden maaş alacağına karşılık davaya konu senetlerin verildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlık işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklandığından iş mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi"nce istinaf talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilince temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
H.M.K.’nun 353/1-a-3 maddesi gereğince, “Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması…” hallerinde Bölge Adliye Mahkemesi esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresi içinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir.
H.M.K.’nun 362/1-c maddesi gereğince, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin “Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek için verilen kararlar ile merci tayinine ilişkin kararlar.” hakkında temyiz yoluna başvurulamaz.
H.M.K. sisteminde, yukarıda belirtilen maddelerle; ilk derece mahkemesinin görevli veya yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermesi veya görevli veya yetkili olmadığı halde işin esasına girmesi halleri ile birinci mahkemenin görevsizlik veya yetkisizlik kararının istinaf edilmeden kesinleşmesi ancak ikinci mahkemece verilen görevsizlik veya yetkisizlik kararının istinaf edilmesi halinde bu başvuru sonucu verilen veya her iki mahkemenin de görevsizlik veya yetkisizlik kararlarının istinaf edilmeden kesinleşmiş olması halinde merci tayini için verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının kesin olduğu ve temyiz edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Ancak yargılama süreçlerinde görev ve yetki çekişmelerinde ihtimaller bunlardan ibaret değildir.
İlk derece mahkemesince verilen görevsizlik veya yetkisizlik kararının Bölge Adliye Mahkemesi’nce benimsenerek bu karara karşı başvurulan istinaf talebinin reddedilmesi halinde veya ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik veya yetkisizlik kararına karşı başvurulan istinaf talebinin Bölge Adliye Mahkemesi’nce kabul edilerek ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılıp ilk derece mahkemesi kararında belirtilen mahkemeden başka bir mahkemenin görevli veya başka bir yer mahkemesinin yetkili olduğuna karar verilmesi halinde; Bölge Adliye Mahkemesi’nin bu tür kararlarına karşı temyiz yoluna başvurulup başvurulamayacağı diğer bir değişle bu kararların kesin olup olmadığı hususunda H.M.K.’da bir düzenleme bulunmamaktadır.
Bu durumda ilk bakışta, lafzi bir engel bulunmadığı için bu kararlara karşı temyiz yolunun açık olduğu düşünülebilir ise de bu kabul H.M.K.’nun sistematiğine ve mantığına aykırı olacaktır. Zira bu sistemin mantığına göre görev ve yetki ihtilafları istinaf aşamasında kesinleşmelidir.
Bu itibarla Dairemizce bu kararların ve somut olayda temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının kesin olduğu kanaatine varılmakla temyiz talebinin bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 13/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.