Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/481
Karar No: 2016/84

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/481 Esas 2016/84 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2014/481 E.  ,  2016/84 K.

    "İçtihat Metni"

    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza


    Sanık ..."ın nitelikli kasten öldürme suçundan 5237 sayılı TCK’nun 82/1-h ve 62. maddeleri uyarınca müebbet hapis, nitelikli yağma suçundan 149/1-h ve 62. maddeleri gereğince 8 yıl 4 ay hapis, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 109/2, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis, mala zarar verme suçundan da 151/1, 52 ve 62. maddeleri gereğince 2.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba, sanık ..."ün ise nitelikli kasten öldürme, nitelikli yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve mala zarar verme suçlarından beraatine ilişkin, Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.04.2013 gün ve 19-38 sayılı kısmen resen temyize tâbi olan hükümlerin sanık ... müdafii ve Cumhuriyet savcısı tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 19.02.2014 gün ve 4239-936 sayı ile; sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan verilen hüküm kesin olduğundan 1412 sayılı CMUK"nun 317. maddesi uyarınca reddine, nitelikli kasten öldürme suçundan verilen hükmün onanmasına karar verilmiş, diğer hükümlerin ise;
    “Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanıklar ...ve ...yanlarında bulunan arkadaşları Kasım ile birlikte olay gecesi birahaneye içki içmek için gittikleri, maktûl .... da aynı birahanede içki içtiği ve birahanede çalışmakta olan tanık.... ile samimi bir şekilde sohbet ettikleri, sanık ...’ın... hoşlanması nedeniyle bu duruma kızdığı ve masasına çağırdığı aynı birahanede çalışmakta olan tanık Nevin"e maktulü döveceğini söylediği, bir süre sonra maktulün sarhoş olması nedeniyle hesabı ödediği ve işyeri çalışanlarının yardımı ile birahaneden çıktığı, maktulün birahaneden çıkması üzerine sanıkların da maktulün peşinden dışarıya çıktıkları, bu sırada sanıkların yanında bulunan arkadaşları Kasım"ın sanıklar... ve ... yanından ayrıldığı, bunun üzerine... ve ... maktulün yanına gittikleri, maktule ait aracın camlarını taş atmak suretiyle kırdıktan sonra maktulün üzerinde bulunan para ve değerli eşyaları alabilmek için maktulü darp edip başına taş ile vurdukları, daha sonra maktule ait aracın arka koltuğuna maktulü oturttukları ve belediye çöplüğü olarak bilinen ıssız alanda maktulü araçtan indirip cüzdanında bulunan paralar ile cep telefonunu aldıkları, daha sonra maktule ait araçla olay yerinden kaçmaya çalıştıkları ancak aracın beşyüz metre ileride arıza yapması nedeniyle araçtan inerek olay yerinden kaçtıkları, maktulün ise beyin kanamasına bağlı olarak olaydan iki gün sonra hayatını kaybettiği olayda;
    a) Sanık ..."ın fikir ve irade birliği içerisinde fiil üzerinde hâkimiyet kurarak maktule yönelik kasten öldürme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, yağma ve mala zarar verme suçlarını sanık ... ile birlikte işlediği anlaşılmakla, sanık ..."ın atılı suçlardan 5237 sayılı TCK"nun 37/1. maddesi kapsamında cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
    b) Sanık ..."ın maktule yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve yağma suçlarını birden fazla kişi ile birlikte işlediğinin anlaşılması karşısında; hükümde TCK"nun 109/3-b ve 149/1-c maddelerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesi ise 30.04.2014 gün ve 20-42 sayı ile ;
    "...Sanık ... birden çok ifade vermiş ve verdiği her ifadesinde olayı farklı şekilde anlatmıştır. Kimi ifadesinde suçlamayı kabul etmiş, kiminde kesinlikle inkar etmiş, birinde suçu kendisine küfür edilmesi, birinde de maktülün kendisine cinsel ilişki teklif etmesi nedeniyle işlediğini iddia etmiştir. Yargılama sırasında tüm ifadelerinde olayda ..."ün olduğuna dair herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Maktulün cep telefonunun... tarafından İstanbul"da satıldığı tespit edilmiş, ayrıca..."ın ayakkabısında maktulün kanı bulunmuştur. Tanık ... beyanında maktulün kendisinin kalabalık bir grup tarafından dövüldüğünü, dövenlerden birinin... olduğunu, diğerlerinin isimlerini söylemediğine dair beyanıyla olayın... tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Sanık ..."ün ise öldürme olayına iştirak ettiğine dair somut herhangi bir delile ulaşılamamıştır. Gerek olay yerinde, gerekse araç içerisinde yapılan araştırmada ..."a ait DNA örneğine rastlanılamamıştır. Sadece tanık ..."nın, sanık ..."ın ..."u kıskandığı ve..."nın yanındaki şahsa "Bu insana bir şeyler yapacağım" şeklinde tehdit edip parmağını salladığı beyanı üzerine sanık ..."ın maktulü öldürmek için gerekçesinin bulunduğu değerlendirilerek Yargıtay 1. Ceza Dairesi"nce sanık ..."ın da eyleme iştirak ettiği kabul edilmiştir. Yargıtay 1. Ceza Dairesi"nin bu kabulü somut delillere dayanmamaktadır.
    Amacı maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden kurmak olan ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden birisi de öğretide ve uygulamada "Suçsuzluk" yada "Masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latince "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "kuşkudan sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü ceza davasında sanığın cezalandırılması bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna dair kuşkunun, sanığın yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekte işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirme biçimi konusunda kuşku belirmesi halinde uygulanacağı gibi, dava koşulları bakımından da geçerlidir. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olay ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanıp diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan olası kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan maddi gerçeğe ulaşmada varsıyama dayalı olarak hüküm kurmak anlamına gelir ki bu durum da yukarıda belirtilen ilkeye açık bir aykırılık oluşturur. O halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığı değil her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Uygulamada adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu bulunmamaktadır.
    Sanık ..."ın yağma eylemi sonucu telefonu aldığı sabit olduğu ancak ... yağma eylemine karıştığına dair herhangi bir delil bulunmadığı, sonrasında ... üzerinde de yağma sonucunda alınmış olabileceğini düşündürecek herhangi bir bulgunun varolmadığı, Yargıtay ilamında belirtildiği şekilde sanık ..."ın..."dan hoşlanması ve..."nın maktule yakın ilgi göstermesi ve bu nedenle ... kızması nedeniyle cinayetin işlenmiş olabileceğinin kabulü halinde bile bu durumun cinayet nedeni olabileceği ancak tek başına mahkumiyet için yeterli olmadığı, sanığın cinayet işlediğine dair somut delillerin varolması gerektiği, ayrıca eylemin meydana geliş şekli itibariyle sanık ..."ın yanında başkalarının da bulunduğunun kabulünün mümkün olduğu, maktulün de ölmeden önceki ifadelerinde birden fazla kişiden bahsettiği ancak bu kişinin sanık ... olduğuna dair mahkemece kesin kanaate varılamadığı, bu konuda somut herhangi bir delilin de bulunmadığı, varsayımlar üzerinden sanığın cezalandırılmasının yukarıdaki açıklanan ilkeye açıkça aykırılık oluşturduğu, sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi için şüphenin yeterli olmadığı, karar için her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil gerekmekte olup mahkemece tam kanaat oluşmadıkça mahkumiyet kararı verilemeyecektir.
    Yargıtay 1. Ceza Dairesi"nin bozma ilamından sonra yapılan yargılamada, sanık ... olayın içinde ... da olduğunu, ... maktule 2-3 kez taşla vurduğunu, ... ile birlikte maktulü araca yatırdıkları, hastaneye götürmek istemesine rağmen ... izin vermediğini, ... kendisine cep telefonu ile üzerinden çıkan 180 TL"yi vererek suçu üstlenmesini istediğini, cezaevinde kendisine bakacağını, fazla yatmadan çıkacağını ve sonrasında çok para vereceğini söylediğini beyan etmiştir. Sanık ..."ın Yargıtay bozma ilamındaki kabule göre ifade verdiği görülmüştür. Sanık ... yargılama sürecinde defalarca ifade vermiş ve her ifadesinde olayı farklı şekilde anlatmıştır. Bu nedenle sanık ..."ın bu ifadesine de suçtan kurtulmaya yönelik olduğu değerlendirilmesi nedeniyle itibar edilmemiştir. Sanık ... vicdanının rahat olmadığını söyleyerek bu ifadeyi verdiğini, fazladan ceza alacağını bildiğini beyan etmiş ise de, sonraki ifadesinde "Suçsuzum, bütün suçları ... işlemiştir, ben kesinlikle suç işlemedim, beraatimi talep ederim" şeklinde beyanda bulunduğu, kararın kendisi yönünden kesinleştiğinin farkında olmadığı, bu şekilde beraat edebileceğini düşündüğü mahkememizce değerlendirilmiştir. Ayrıca sanık ... sanık ..."dan korktuğunu ve kendisine para teklif etmesi nedeniyle suçu üstlendiğini beyan etmiş ise de, sanık ..."ın hamallık yaparak geçimini sağladığı, ekonomik durumunun çok iyi olduğuna dair dosyada bilginin bulunmadığı, sanık ..."ın sosyo ekonomik durumu değerlendirildiğinde sanık ..."ı suçu üstlenmeye zorlamasının mahkemece pek mümkün görünmediği, sanık ..."ın suçtan kurtulmak için defalarca yaptığı şekilde yine ifade değiştirdiği ve en son duruşmada sanık ..."ı suçladığı, sanık ..."ın mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak, somut ve kesin delil bulunmadığı ve mahkememizce sanık ..."ın üzerine atılı suçları işlediğine dair tam bir kanaat oluşmadığı, sanık ..."ın sanık ..."ın işlediği suçlara katıldığına dair mahkumiyetine karar verilmediğinden sanık ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve yağma suçlarını birden fazla kişi ile işlediği mahkememizce sabit kabul edilmediği" gerekçesiyle direnerek ilk hüküm gibi sanık ..."ın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve nitelikli yağma suçlarından mahkumiyetine, sanık ..."ün ise nitelikli kasten öldürme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, mala zarar verme ve nitelikli yağma suçlarından beraatine karar vermiştir.
    Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.07.2014 gün ve 233558 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık ... hakkında nitelikli kasten öldürme ve mala zarar verme suçlarından verilen mahkumiyet hükümleri kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve nitelikli yağma suçlarından kurulan mahkumiyet ile sanık ... hakkında nitelikli kasten öldürme, nitelikli yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve mala zarar verme suçlarından kurulan beraat hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
    1- Sanık ...’ün üzerine atılı nitelikli kasten öldürme, nitelikli yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve mala zarar verme suçlarının sabit olup olmadığı,
    2- Sanık ... hakkında nitelikli yağma suçunda TCK’nun 149/1-h, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda ise 109/3-b maddelerinin uygulanması gerekip gerekmediği,
    Noktalarında toplanmaktadır.
    İncelenen dosya kapsamından;
    25.06.2011 tarihli olay yeri inceleme ve tespit tutanağında; ihbar üzerine Atakent siteleri belediye çöplüğüne gidildiğinde sulama kanalının yanında yerde yaralı bir şahsın yattığı, başında kan izlerinin bulunduğu, elbiselerinin de kanlı olduğu ve konuşamadığı, ambulans çağrılarak hastaneye götürüldüğü, su kanalında ve yerde kan izleri tespit edildiği, yine yerde siyah bir cüzdan bulunduğu ancak içinde para olmadığı, kimlik ve kartvizitler olduğu, yaklaşık 500 metre ileride sağ ve sol ön camları ile arka camı kırık vaziyette ... plakalı bir araç olduğu, aracın karter kısmının toprak yığınına değmesi nedeniyle askıda kaldığı ve hareket etmediği, arka koltuğun sağ tarafında aşırı kan olduğu, kavganın olduğu bildirilen ...Birahanesinin yakınındaki Ustaoğlu Marketin arka kısmında da cam kırıkları ve kurumuş kırmızı lekelerin olduğu,
    26.06.2011 günü saat 06.00 sıralarında düzenlenen yakalama tutanağında; İstanbul İstiklal Caddesi üzerine sanık ..."ın şüphe üzerine durdurularak kimlik sorulduğunda “abi bende teslim olmak için polis arıyordum. 24.06.2011 günü saat 23.45 sıralarında Boğazlıyan İlçesinde alkollü vaziyette yürürken tanımadığım bir şahıs küfür edince yanına gittim, şahıs ise yakama yapışarak zorla arabaya bindirmeye çalışınca yerden aldığım bir taşla kafasına 7-8 kez vurdum, şahıs bayılınca arka koltuğa bindirdim ve su deposunun olduğu yere götürerek bıraktım, biraz ilerde de aracı bırakarak önce Kayseri’ye daha sonrada İstanbul’a geldim” şeklinde beyanda bulunması üzerine yakalandığı bilgisine yer verildiği,
    Otopsi ve ölü muayene tutanağında; 24.06.2011 günü gecesi yaralanan ve 27.06.2011 günü saat 23.00 sıralarında tedavi gördüğü hastanede vefat eden maktulün, 158 cm. boyunda, 55-60 kğ. ağırlığında olduğu, başına aldığı künt travma sonucu oluşan 3 ayrı yaralanma nedeniyle meydana gelen epidural ve subaraknoidal kanamalar sonucu oluşan solunum ve dolaşım yetmezliği neticesi öldüğünün belirtildiği,
    02.07.2011 tarihli tutanakta; Polnet sisteminden yapılan araştırmada şüpheli ...’ın adına kayıtlı araç ve ehliyet bilgisine rastlanmadığı, ayrıca çevreden yapılan araştırmada ...’ın şoförlüğünün olmadığının bildirildiği,
    09.07.2011 tarihli tutanakta; maktule ait eşyaların yakınlarına teslim edildiği, ancak cep telefonunun bulunamadığı, olayı gerçekleştiren kişilerce alınmış olabileceği bilgisine yer verildiği,
    Ekspertiz raporunda; olay yerinden, araç içerisinden ve şüpheli ...’ın sağ ve sol ayakkabısı üzerinden alınan kırmızı lekelerin kan lekesi olup benzer ve bir erkek bireye ait olduğu, ancak şüpheliler..., ... ve Kasım’ a ait olmadığı açıklamalarına yer verildiği,
    Maktule ait cep telefonunun HTS kayıtlarının incelenmesinde; 28.06.2006 tarihinden sonra İstanbul’da kullanılmaya başlandığı, telefonu kullandığı tespit edilen kişilerden beyanı alınan ..."in sanıkları tanımadığını, Samsung marka cep telefonunu Esenler otogarındaki bir cep telefonu bayiinden satın aldığını ve eşinin kullandığını söylediği, cep telefonunun kullanan kişiler ile ilgili suç eşyasını satın alma suçundan evrakın tefrik edildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Olaydan üç gün sonra tedavi gördüğü hastanede vefat eden maktulün 26.06.2011 tarihinde hastanede alınan beyanında; ağaç motoru ve matkap pazarlama işi ile uğraştığını, Tokat’ta ikamet ettiğini, 21.06.2011 günü Boğazlıyan ilçesine geldiğini, ertesi gün pazarda bir yer bularak satışa başladığını, öğle saatlerinde alışveriş için tartıştığı iki şahsın akşam saatlerinde tekrar gelip kendisini zorla hatırlamadığı bir araca bindirerek bilmediği bir yere götürerek dövmeye başladıklarını, alkollü olduğu için kimin dövdüğünü hatırlamadığını, cebinde 800 Lira para olduğunu, hepsini aldıklarını, kafasına sopalarla vurduklarını daha sonra bir tarlaya bıraktıklarını söylemiş,
    Maktulün annesi ..., eşi ..., amcasının oğlu ... ve arkadaşı ...; maktulün hastanedeyken yanında bulundukları sırada olayı kimin yaptığını sorduklarında, maktulün üç parmağını göstererek el hareketleriyle üç kişinin kendisini dövdüğünü ve cebindeki parasını aldıklarını söylediğini ifade etmişler,
    Tanık ...; gazinoda çalıştığını, olay tarihinden önce sanık ..."ı tanıdığını, çalışmış olduğu birahanelere geldiğini, kendisine içki ısmarlayarak birlikte içtiklerini, ... birkaç defa çıkma teklifinde bulunduğunu, ancak kabul etmediğini, olay günü sanıkların üçünün birlikte birahaneye saat 22.30 sıralarında geldiklerini, ilk defa gördüğü maktulün ise saat 18.00-19.00 sıralarında birahaneye geldiğini, birahanede garson olarak çalışan dadaş lakaplı gerçek ismini bilmediği kişinin "bu kişide çok para var, masaya git" demesi üzerine maktulün masasına gittiğini, o gece 500-600 Liralık hesabı maktulün ödediğini, cebinde ne kadar para olduğunu bilmediğini, maktulün masasında otururken sanıkların birahaneye geldiklerini, bir ara maktulün kendisini yanağından öptüğünü, sanık ..."ın kendisini masasına çağırdığını, yanına gittiğinde maktulün kendisini niçin öptüğünü sorduğunu, “burası birahane, adam masraf etti, tabi ki öpecek, sen benim nikahlı kocam mısın” şeklinde cevap verdiğini, maktulün aşırı derecede sarhoş olduğunu, birahane üst katta olduğundan garson arkadaşına maktulü aşağı indirmesini söylediğini, maktul gazinodan ayrıldıktan sonra sanıkların da peşinden gittiklerini beyan etmiş,
    Tanık ...; olay günü gazinoda maktulün... ile aynı masada oturduklarını, maktulün bira içtiğini, aşırı sarhoş olduğunu, sanıklardan ...’ın kendisini masaya çağırdığını,...’yı göstererek “ben bu bayanla beraber olmak istiyorum, adam neden yanına oturttu, bu adamı aşağıda yakalayıp döveceğim” dediğini, parmağını sallayarak sen görürsün gibi tehditlerde bulunduğunu, kapanışa yakın saatlerde maktulün hesabı ödeyerek çıktığını, masalarında oturduğu üç kişinin de arkasından dışarı çıktıklarını ifade etmiş,
    Tanık ... soruşturmada; birahanede garson olarak çalıştığını, maktulü daha önce bir kaç kez pazarda gördüğünü ancak ilk defa olay gecesi birahaneye geldiğini, maktulden arada hesap aldığında cebinde 100-150 Lira parası kalmış olabileceğini tahmin ettiğini ancak tam miktarını bilemediğini, maktulün aşırı derecede sarhoş olması nedeniyle ayakta durmakta zorlandığından ismini hatırlamadığı bir arkadaşıyla birlikte gazinonun merdivenlerinden aşağı indirerek, birahaneden yaklaşık beş metre kadar uzaktaki boşluğa bıraktıklarını, o gece sanıkların da ayrı bir masada alkol aldıklarını, maktulü saat 23.30 sıralarında birahaneden çıkardıklarını, 5-10 dakika sonra da sanıkların birahaneden çıktıklarını, bayan garsonlardan birini evine bırakıp bırakıp birahaneye geri döndüğünde birahanenin yakınındaki Ustaoğlu Marketin arkasındaki boşluktan bağrışma sesleri geldiğini, o yöne baktığında sanıklar ... ve...’ı gördüğünü, önemsemediği için yanlarına gitmediğini söylemiş, duruşmada ise sadece bağrışma sesleri duyduğunu, kişilerin yüzlerini seçemediğini beyan etmiş,
    Tanık Keziban İlhan: sanıklardan...’ın oğlu olduğunu, olay gecesi tam olarak hatırlamadığı bir zamanda uyurken sanık ..."ın eve geldiğini, "yemek var mı" diye sorduğunu, kendisinin de olmadığını söylediğini, yaklaşık beş dakika kadar evde kaldığını, "hakkını helal et anne" diyerek evden çıktığını, evden çıktıktan sonra bir araba sesi geldiğini, ancak kendisinin dışarı çıkıp bakmadığını, oğlunun şoförlüğünün olmadığını ifade etmiş,
    Hakkında verilen beraat kararı kesinleşen Kasım Dönmez; olay günü ... ile birlikte birahaneye gittiklerini, bir süre sonra...’ın da yanlarına geldiğini, maktulün de üç metre mesafedeki masada alkol aldığını, masasına değişik bayanların gelip oturduğunu, saat 24.00 sıralarında dışarı çıktıklarını, birahane önünde beş dakika kadar konuştuklarını, daha sonra tuvaletini yapmak için ayrıldığını, geri döndüğünde ... ve..."ın gitmiş olduğunu görünce evine doğru yürüdüğünü, Paşaoğlu fırınına uğradığını, bir çay içip evine gittiğini ifade etmiş,
    Sanık ... soruşturmada; olay günü saat 22.00 sıralarında ...Birahanesine alkol almak için gittiğini, diğer sanıklar ... ve Kasım’ın kendisini masalarına davet ettiklerini, saat 23.30’a kadar birlikte oturduklarını, bu süre zarfında hiç kimseyle her hangi bir tartışma ve kavga olmadığını, garson bir bayanın masalarına gelip oturduğunu, kalkmasını isteyince de hemen kalktığını, daha sonra üçü beraber dışarı çıktıklarını, Kasım’ın aşağıda kendilerinden ayrıldığını, ... ile birlikte Ustaoğlu Marketin arkasından geçerken tanımadığı bir şahsın sarhoş vaziyette sağa sola küfür ettiğini gördüklerini, arabasının bazı camlarının da kırık olduğunu, şahsa neden küfür ettiğini sorunca üzerine doğru yürüdüğünü, ... “uyma boş ver” demesi üzerine birlikte yanından ayrıldıklarını, ...’ın evine gittiğini, kendisinin tekrar şahsın olduğu yere gittiğinde küfür edince, yakasından tutup arabasına doğru çektiğini, arabadan bir şeyler almaya çalıştığını fark edince yerden bir taş alıp yüzüne doğru üç kez vurduğunu, yere yığılınca da korkup kucaklayarak arabanın arka koltuğuna yatırdığını, arabayı kullanarak Ataşehir konutlarının olduğu yerde aracı durdurup şahsı bıraktığını, arabaya binerek devam ettiği sırada aracın yolda kaldığını, araçtan inerek yaya olarak evine geldiğini, sabah olunca önce Kayseri’ye oradan da İstanbul’a gittiğini, İstanbul"da polislere teslim olduğunu, şahsın üzerinden herhangi bir şey almadığını savunmuş,
    30.06.2011 tarihinde cezaevinden gönderdiği dilekçede; şahsın yanına yeniden gitmediğini, ilk karşılaştığında maktulün kendisine birkaç tokat attığını, bunun üzerine kendisinin de yerden taş alarak arabasına fırlattığını, camları kırılınca olay yerinden kaçıp eve giderek yattığını, atılı suçu işlemediğini ifade etmiş,
    23.11.2011 tarihinde gönderdiği dilekçede ise; ... ile birlikte giderken şahsın sağa sola küfür ettiğini gördüklerini, yanına gidince kendilerini arabaya davet ettiğini, ...’ın arkaya kendisinin ise ön koltuğa oturduğunu, şahsın araçta kendisine saldırmaya başlayınca inerek arabaya taş atıp kaçtığını, ...’ın da peşinden geldiğini, şahsa başka bir zarar vermediğini belirtmiş,
    14.03.2012 tarihli duruşmada: sanıklar ... ve Kasım"ın masasına oturduğunu, birlikte bira içtiklerini, maktulün de aynı birahanede başka bir masada bayanla oturduğunu, maktulü daha önceden tanımadığını, sarhoş olan maktulü birahaneden dışarıya Dadaş lakaplı ... isimli garsonun indirdiğini, kendisininde arkasından çıkarak gittiğini, giderken merdivenin en üst basamağında cep telefonu olduğunu gördüğünü, maktule ait olduğunu düşünerek, alıp cebine koyduğunu, birahaneden çıktıktan sonra maktulün arabasına bindiğini, maktulün arabasına neden ve nasıl bindiğini hatırlamadığını, ... da arabaya bindiğini daha sonrada tartışma olması nedeniyle arabadan indiğini, 10-15 metre uzaklaşarak aracın camına taş atarak camı kırdığını, ... da araçtan çıktığını, camları niye kırdığını sorduğunu, kendisine doğru koşunca kaçtığını, maktulün cep telefonunun sim kartını da kırıp attığını, İstanbul"a otobüsle gittiğini, ayakkabısındaki kan izinin bileklerini keserek intihara teşebbüs ettiğinden dolayı kendisine ait olduğunu söylemiş,
    09.05.2012 tarihli duruşmada: suçlamayı kabul ettiğini, gazinodan maktulden önce mi yoksa sonra mı çıktıklarını hatırlamadığını, aşağı indiklerinde sanık Kasım"ın yanlarından ayrıldığını, maktulün arabasının yanından geçerken kendilerine Karakoç yolunda bulunan büyük gazinoya gitmek istediğini söyleyerek yardımcı olmalarını istediğini, maktulün arabasına bindiğini daha sonra sanık ..."ın da arabaya bindiğini, arabada konuşurlarken sarhoşluğun etkisiyle tartıştıklarını, kendisinin arabadan inip taşla arabanın camını kırdığını, sanık ..."ın da arabadan çıktığını, beraber olay yerinden ayrıldıklarını, kendisinin özür dilemek amacıyla tekrar olay yerine geldiğini, maktule zararı karşılayacağını söylediğini, maktulün de zararın zaten karşılanacağını söyleyerek cinsel ilişki teklif ettiğini, kabul etmediğini, yakasını tutan maktulün kafasına taşla vurduğunu, yere düşen maktulü arabaya bindirip kolluk tarafından bulunan yere götürdüğünü, maktulü dışarı bıraktığını, arabayı da 100 metre ileriye bırakıp eve gittiğini beyan etmiş,
    Celse arası gönderdiği 04.07.2012 tarihli dilekçede; birahanede otururken garson... masalarına geldiğinde ...’ın...’ya maktulü kast ederek “o adam seni neden öpüyor, ben ona gösteririm” dediğini,...’nın "sana ne, sana hesap mı vereceğim" diyerek maktulün masasına gittiğini, ...’ın da “bugün burası karışacak” dediğini, üçünün dışarı çıktığını, maktul telefonunu düşürdüğünden vermek için arabasının yanına gittiğini, maktulün kendisini arabaya davet ettiğini, bir süre sonra ...’ın da geldiğini, arkaya binince maktulün sinirlendiğini ve saldırdığını, kendisinin de dışarı çıkarak araca taş atıp kaçtığını, İstanbul’a gittiğinde parası az olduğu için cebinde kalan maktulün cep telefonunu 30 Liraya sattığını, bir kez bile araba kullanmadığını, kullanmayı bilmediğini, sanık ...’ın avukatının kendisini kandırdığı için suçu üstlendiğini belirtmiş,
    12.09.2012 tarihli duruşmada; her ne kadar daha önce suçu kabul etmiş ise de aslında cinayeti kendisinin işlemediğini, sanık ..."ın yalan söylediğini, cep telefonunu maktulün yere düşürmesi nedeniyle aldığını, olay yerinden kaçarken maktule tekme attığını ve aracın camını kırdığı için polisler kendisini aradığında suçu kabul ettiğini, ancak bu sırada polislerin maktulün durumunun iyi olduğunu söylediklerini, maktulün öldüğünü bilmediğini, sadece birkaç ay cezaevinde kalırım düşüncesiyle suçu kabul ettiğini, cinayeti işlemediğini beyan etmiş,
    Bozma sonrası 30.04.2014 tarihli duruşmada: önceki ifadelerinde olayın içinde "... yok" demiş ise de bu ifadeyi ..., kendisini ve ailesini ölümle tehdit etmesi üzerine verdiğini, ... kendisine "kardeşim cezaevinden çıkıyor daha önce cinayet işledi, benim ismimi verirsen sana ve ailene zarar veririm" dediğini, bu nedenle korkup ... ismini vermediğini, maktulü daha önceden tanımadığını, birahaneye gittiğinde ... ile Kasım"ın oturduklarını, ... içki ısmarladığını, aslında ... bir sigara bile vermediğini, mekandan ayrıldıktan sonra Kasım"ın da yanlarından ayrıldığını, kendisinin de gitmek istediğini, ... "şu adama, şu gavata soracaklarım ve söyleyeceklerim var" diyerek gitmesine engel olduğunu, ... maktule "sen kızı niye öptün” dediğini, aralarında tartışma çıktığını, ... 3-4 kez maktule vurduğunu, bu sırada maktulün aracın şoför koltuğunda oturduğunu, ... daha sonra eline aldığı taşla aracın camlarını kırdığını, bunun üzerine şahsın araçtan çıktığını, ... şahsın yüzüne 2-3 kez daha taşla vurduğunu, şahıs bayılınca aracın arkasına ... ile birlikte yatırdıklarını, aracı ... kullandığını, önce hastaneye gitmek için hareket ettiklerini, ... "daha sonra bu işin sonu kötü olur, şahsı hastaneye bırakmayalım, başka bir yere bırakalım" dediğini, kendisinin ise bir şey diyemediğini, eve gittiğinde annesi ile helalleştiğini, daha sonra maktulü sulama kanalı olan bir tarlanın içine bıraktıklarını, maktulü bıraktıklarında durumunun çok kötü olmadığını, cep telefonunu ... alıp kendisine verdiğini, ayrıca kendisine 180 Lira verdiğini, "bu suçu üstlen, ben sana cezaevinde bakarım, hatta sana avukat tutarım" dediğini, tehdit ettiği için kabul etmek zorunda kaldığını, hatta "fazla yatmazsın, çıktığın zaman sana çok fazla para veririm" diye söylediğini, kendisinin de kabul etmek zorunda kaldığını, maktulü hiç tanımadığını, öldürmek için nedeninin olmadığını, ... az ceza alacağını söylemesine rağmen duruşmada aleyhine ifade verdiğini, ancak buna rağmen az ceza alacağı düşüncesiyle ... ismini vermediğini, cezası kesinleştiği için ve yaşadığı vicdan azabıyla ... ile ilgili bu ifadeyi verdiğini, ifadesinin doğru olduğunu, bu ifadeyi verdiği takdirde fazladan ceza alacağını da bildiğini, ancak vicdanının rahat olmadığını, bu nedenle doğruyu söylediğini savunmuş,
    Hükümden sonra cezaevinden gönderdiği 17.06.2014 ve 18.12.2015 tarihli dilekçelerde de son olarak verdiği beyanlarını tekrarlamış,
    Sanık ... ise; olay günü Kasım ile birlikte birahaneye gittiklerini, bir süre sonra akrabası olan sanık ...’ın da yanlarına geldiğini, maktulün çapraz masada alkol aldığını, aralarında bir diyalog olmadığını, saat 24.00 sıralarında hep birlikte dışarı çıktıklarını, bir süre sohbet ettiklerini, bu sırada iki garsonun maktulü dışarı çıkarıp, .... Marketin arkasına götürdüklerini gördüklerini, sanık ...’ın o yöne gittiğini, 20-25 dakika Kasım ile birlikte onu beklediklerini, gelmeyince kendisinin de..."ın yanına gittiğini,... ve maktulün aracın içinde sigara içtiklerini gördüğünü,...’a "gidelim" dediğini, ancak maktulün kendisini de araca davet ettiğini, önce aracın ön tarafına bindiğini, daha sonra arkaya oturduğunu, konuşma sırasında..."ın gazinoya gitmeyi, giderken de sevgilisinin evinin önünden geçmeyi teklif ettiğini, maktul istemeyince aralarında tartışmaya başladıklarını,... küfür edince maktulün...’ı ikaz ettiğini, kendisinin araçtan inip maktul ile tokalaşırken aracın camlarının patladığını ve kırıldığını,...’ı kaçarken gördüğünü, bir süre peşinden kovaladığını, daha sonrada evine gittiğini, Cansu takma isimli... ile arasında herhangi bir gönül ilişkisi olmadığını, tanık Nevin"in yan masadaki sandalyeye oturduğunu ve kendisine bira ısmarladığını, dans ettiklerini, daha sonra Nevin"in masadan ayrıldığını, bir ara Cansu isimli kişinin geldiğini, kendisine bira ısmarladığını, masada bir süre oturduğunu, kapanmaya yakın olduğu için önce kendilerinin birahaneden ayrıldıklarını, daha sonra ölen kişinin ayrıldığını, ölen kişiyi herhangi bir şekilde tehdit etmediğini beyan etmiş,
    Duruşmada; önceki beyanlarını tekrarlamakla birlikte sanık ..."ı çarşı içinde üç kez araba kullandığını gördüğünü, tanık beyanlarını kabul etmediğini, araç içinde sohbet ederken telefonun maktulün üzerinde olduğunu, maktulün telefonunu çıkardığını, daha sonra telefonu tekrar cebine koyduğunu,..."ın birden bire hiçbir sebep yokken maktulün aracının camını kırdığını ve kaçtığını, kendisinin de..."ın peşinden koştuğunu, fakat yakalayamadığını, cinayeti görmediğini, kimin yaptığını da bilmediğini savunmuştur.
    Uyuşmazlık konularının sırasıyla değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
    1- Sanık ...’ün üzerine atılı nitelikli kasten öldürme, nitelikli yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve mala zarar verme suçlarının sabit olup olmadığı;
    Tokat ilinde ikamet eden ve semt pazarlarında seyyar satıcılık yapan maktulün 24.06.2011 günü Boğazlıyan İlçesinde bulunan ...Birahanesinde alkol aldığı, garson olarak çalışan tanık..."nın maktul ile yakından ilgilendiği, masasında oturduğu, yan masada alkol alan ve tanık..."ya ilgi duyan sanık ..."ın bu duruma sinirlenerek yanına çağırdığı tanık Nevin"e “ben bu bayanla beraber olmak istiyorum, adamı neden yanına oturttu, bu adamı aşağıda yakalayıp döveceğim” dediği, yine yanına çağırdığı tanık..."ya maktulün kendisini niçin öptüğünü sorduğu, ilerleyen saatlerde aşırı sarhoş olan maktulü garsonların birahaneden dışarı çıkardıkları, kısa bir süre sonra da sanıklar ... ve... ile inceleme dışı sanık Kasım"ın da maktulün peşinden dışarı çıktıkları, sanıkların birahanenin önünde bir süre sohbet ettikten sonra Kasım"ın tuvalet ihtiyacı için yanlarından ayrıldığı, beş dakika sonra geriye döndüğünde sanıklar ... ve..."ı göremeyince evine doğru gittiği, bu esnada bayan garsonlardan birini evine bıraktıktan sonra birahaneye geri dönen tanık Nimetullah"ın yakındaki Ustaoğlu Marketin arkasından bağrışma seslerini duyunca o yöne baktığında sanıklar... ve ..."ı olay yerinde gördüğü, ertesi gün sabah 10.00 sıralarında maktulün Atakent siteleri belediye çöplüğü yakınında başından ağır yaralı vaziyette bulunduğu, cüzdanının boş olduğu, cep telefonunun olmadığı, aracının ise bulunduğu yere yaklaşık 500 metre mesafede sağ ve sol ön camları ile arka camı kırılmış, karter kısmının toprak yığınına değmesi nedeniyle hareket edemez şekilde bulunduğu, aracın arka koltuğun sağ tarafında aşırı kan olduğu, ...Birahanesinin yakınındaki Ustaoğlu Marketin arka kısmında da cam kırıkları ve kurumuş kan lekelerinin olduğu, hastaneye kaldırılan maktulün üç gün sonra iyileşemeyerek öldüğü olayda; maktulün hastanede alınan beyanında iki şahsın kendisini zorla arabaya birdirerek bilmediği bir yere götürüp dövdüğünü ve parasını aldıklarını beyan etmesi, sanığın birahanede maktule yönelik söylediği sözler, tanık Nimetullah’ın olay gecesi Ustaoğlu Marketin arkasında bağrışmaların olduğu yerde hakkındaki mahkümiyet hükmü onanmak suretiyle kesinleşen sanık ... ile birlikte sanığı da gördüğünü söylemesi, sanık ..."ın araç kullanmayı bilmediğine ilişkin araştırma tutanağı, sanığın olay yerinde sanık ... ile birlikte maktulün aracında oturduklarını, araç içinde tartışma çıktığını, maktulün aracının camlarının kırıldığını kabul etmesi, sanık ..."ın aşamalardaki tüm eylemleri sanık ... ile birlikte gerçekleştirdikleri, arabayı sanık ..."ın kullandığına ilişkin kendi aleyhine olacağını da bildiği beyanları birlikte değerlendirildiğinde; sanık ..."ın müşterek fail olarak hakkındaki mahkumiyet hükmü kesinleşen sanık ... ile birlikte üzerine atılı nitelikli kasten öldürme, nitelikli yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve mala zarar verme suçlarını işlediğinin sübuta erdiğinin kabulü gerekmektedir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Genel Kurul Üyesi; "sanık ..."ün üzerine atılı suçları işlediği sabit olmadığından yerel mahkeme direnme hükmünün onanması gerektiği" düşüncesiyle karşıoy kullanmıştır.
    2- Sanık ... hakkında nitelikli yağma suçunda TCK’nun 149/1-h, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda ise aynı kanunun 109/3-b maddelerinin uygulanıp uygulanmayacağı;
    TCK"nın 149/1-h ve 109/3-b maddelerinde yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hali olarak kabul edilmiştir. Bu maddelerin uygulanabilmesi için suçun iki veya daha fazla kişi tarafından müşterek fail olarak işlenmesi gerekir.
    Birinci uyuşmazlık ile ilgili ulaşılan sonuca göre sanığın eylemlerini sanık ... ile birlikte gerçekleştirildiği kabul edildiğinden sanık hakkında nitelikli yağma suçunda TCK’nun 149/1-h, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda ise aynı kanunun 109/3-b maddelerinin uygulanması gerekmektedir.
    Bu itibarla; yerel mahkemenin direnme kararı her iki uyuşmazlık yönünden isabetli olmadığından bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesinin 30.04.2014 gün ve 20-42 sayılı direnme hükmünün, sanık ..."ün üzerine atılı nitelikli kasten öldürme, nitelikli yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve mala zarar verme suçlarını işlediğinin sabit olduğunun ve sanık ... hakkında nitelikli yağma suçunda TCK’nun 149/1-h, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda ise aynı kanunun 109/3-b maddelerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliklerinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.02.2016 tarihinde yapılan müzakerede birinci uyuşmazlık yönünden oyçokluğuyla, ikinci uyuşmazlık yönünden ise oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi