5. Ceza Dairesi 2014/1902 E. , 2016/3802 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet alma ve rüşvet verme
HÜKÜM : Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ile ..."ün mahkumiyetlerine, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ile ..."in beraatlerine
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Dairemizce de benimsenen Yargıtay CGK"nın 18/09/2012 gün 2012/420 E. 2012/1771 K. sayılı kararı da nazara alınarak 6352 sayılı Yasanın geçici 2. maddesinin sadece karşılıksız yararlanma suçlarını kapsadığı anlaşıldığından aynı Kanunun rüşvet suçu yönünden getirdiği düzenlemeler de gözetilerek yapılan incelemede;
Rüşvet suçunun menfaatin kamu görevlisi tarafından temin edildiği anda tamamlandığı, ancak izlenen suç siyasetinin gereği olarak belli bir işin yapılması veya yapılmaması amacına yönelik menfaat sağlanmasını öngören bir anlaşmanın yapılması durumunda dahi rüşvet suçu tamamlanmış gibi cezaya hükmedileceği, kamu görevlisinin görevinin ifası ile ilgili bir işi yapması veya yapmamasına bağlı olarak kendisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlanması hususunda, kamu görevlisiyle iş sahibinin serbest iradeleri ile rızaları uyuşarak rüşvet anlaşması yapılmasının suçun oluşumu için yeterli olduğu, menfaatin sağlanıp sağlanmamasının veya rüşvete konu işin yerine getirilip getirilmemesinin suçun oluşumuna etki etmediği nazara alındığında;
Tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre; sanıklardan ..."ın, inşaat ustası sanık ... ..."yla, sanık ..."ın ise yine inşaat ustası ..."la kendilerine zabıta görevlilerine rüşvet vermek karşılığında kaçak inşaat yaptırmak hususunda anlaştıkları, bu iş için zabıta görevlisi olan sanıklar ..., ..., ... ve ..."e verilmek üzere inşaat ustası sanıklara menfaat temin ettikleri, inşaat ustalarının da zabıta görevlileriyle temas kurabilmek için sanık ... ile irtibata geçtikleri, diğer inşaat ustaları olan sanıklar ..., ..., ..., ... ve ..."un da yine inşaat yaptıracak diğer kişilerden inşaat masrafı adı altında ancak zabıta görevlilerine sanık ... aracılığı ile rüşvet verilmek üzere menfaat temin ettikleri, sanık ..."nın da kaçak yapılan bu binalara tutanak tutulmaması için zabıta görevlileriyle menfaat temin etmek hususunda anlaştığı, inşaat ustalarının ev sahiplerinden aldığı parayı bazen doğrudan sanık ..."nın bilgisi ve organizesi doğrultusunda zabıta görevlilerine teslim ettikleri, bazen de sanık ..."ya doğrudan verdikleri, bir kısım inşaat ustalarının suçlarını soruşturma aşamasındaki ifadelerinde açıkça ikrar ettikleri, hatta inşaat ustaları sanıklar ... ve ... rüşvet verileceğinden ev sahipleri olan sanıklar ... ve..."ın haberlerinin olduğunu açıkça beyan ettikleri, sanık ..."nın söz konusu eylemlerini sanıklardan ... ile birlikte fikir ve eylem birliği içerisinde gerçekleştirdiği, zira aynı zamanda inşaat ustası olan sanık ..."un inşaatın başında bekleme, zabıta görevlilerine rüşvet konusu paraları götürme, zabıta görevlisi sanıklarla irtibatı sağlama konusunda sanık ... ile birlikte hareket ettiği, sanıklar ... ve ..."un inşaat ustalarından temin ettikleri menfaatin bir kısmını kendilerine alarak diğer kısmını da zabıta görevlileri olan sanıklara verdikleri, yukarıda isimleri belirtilen zabıta görevlilerinin de rüşvet alma eylemlerinde ortak hareket ettikleri, zira tüm eylemlerinin birbiriyle irtibatlı olduğu gibi rüşvet alma eylemlerinde birbirlerinden haberdar oldukları ve kaçak inşaatla ilgili tutanak tutulmaması karşılığında rüşvet konusunda kendilerine menfaat temin edildiğini öğrendikleri anda kaçak inşaattan herhangi bir işlem yapmadan ayrıldıkları anlaşılan olayda;
Hüküm fıkrasında sanıklar ..."in adının "...", ... ve ..."ın soyadlarının "...", İnayet ve ..."un soyadlarının "..." olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak görülmüştür.
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında rüşvet verme suçundan, sanıklar ..., ... ve ... hakkında ise rüşvet alma suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri ile sanıklar ..., ... ve ... hakkında rüşvet verme suçundan, sanık ... hakkında ise rüşvet alma suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/03/2010 tarih ve 2009/5-167-2010/70 sayılı Kararında da açıklandığı üzere; icbar suretiyle irtikap suçunda mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli olmak koşuluyla, doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareketin icbar kavramına dahil olduğu, manevi cebirin, belli bir şiddete ulaşması, ciddi olması, mağdurun baskının etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağının bulunmaması gerektiği, Mahkemece de kabul edilen somut olayın oluş şekline göre sanıkların öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere Yasanın öngördüğü anlamda icbar ve ikna boyutuna varan davranışlarının bulunmadığı, bu itibarla irtikap suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, sanıkların eylemlerinin görevin ifasıyla ilgili yapılması gereken bir işin yapılmaması karşılığında rüşvet alma ve rüşvet verme suçlarını oluşturduğu, tebliğnamede belirtilen sözlerin sanık ... tarafından hakkında rüşvet verme suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verilen ..."a söylediğinin iddia edildiği, bu eylemin yargılama konusu olmadığı anlaşılmakla tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiş, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı TCK"nın 53. maddesinde yer alan bazı ibarelerin iptaline ilişkin kararının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüş, suçları TCK"nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işleyen sanıklar ..., ... ile ... hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan kurulan mahkumiyet hükümleri ile delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen sanıklar ve müdafiileri ile O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanıklar ..., ..., ..., ... hakkında rüşvet verme suçundan kurulan beraat hükümleri ile sanıklar ..., ... ve ... hakkında rüşvet verme suçundan, sanık ... hakkında ise rüşvet alma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanıklar ..., ... ve ... yönünden yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanık ... hakkında zincirleme şekilde rüşvet vermek suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de; soruşturma aşamasındaki ifadesinde yaptığı bir kaçak inşaata tutanak tutulmaması için zabıta görevlilerine rüşvet verilmek üzere sanık ..."ya tek seferde menfaat temin ettiğini beyan etmesi, telefon kayıtlarındaki görüşmelerin birbirinden farklı inşaatlarla ilgili olduğuna, dolayısıyla birden fazla rüşvet anlaşması yaptığına dair yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden bir kez rüşvet verme suçundan cezalandırılması gerekirken yazılı şekilde zincirleme suç hükümlerini içeren TCK"nın 43/1. maddesi uyarınca artırım yapılması suretiyle fazla ceza tayini,
Sanık ... hakkında zincirleme rüşvet almak suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de; söz konusu rüşvet suçunun oluşabilmesi için failin görevine giren bir iş olması ve rüşvet sonucu istenilen belirli eylem ile failin görevi arasında mutlak bir bağın varlığının bulunması gerektiği gözetildiğinde; dosyada mevcut...Belediyesinin 05/06/2009 tarihli yazısında sanık ..."ın 27/12/2006- 07/08/2008 tarihleri arasında su endeks görevlisi olduğunun belirtilmesi karşısında; suç tarihinde kaçak inşaat kontrol ekibinde görevlendirilip görevlendirilmediğinin ve bu görevlendirmeye yasal bir engel bulunup bulunmadığının araştırılmasından sonra usulüne uygun bir görevlendirmenin varlığı halinde eylemin rüşvet alma suçunu oluşturacağı, aksi halde özgü suç niteliğinde olan rüşvet alma suçuna TCK"nın 40/2. maddesi gereğince ancak azmettiren veya yardım eden olarak katılabileceği nazara alınarak, ayrıca belirtilen eyleminin 6352 sayılı kanunla değiştirilmeden önceki haliyle TCK"nın 255/1. maddesinde düzenlenen yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçunu oluşturup oluşturmayacağı hususu da tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde suç vasfına yönelik eksik incelemeyle zincirleme rüşvet alma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Sanıklar ... ve ... hakkında mahkemece beraat hükümleri kurulmuş ise de; sanıkların kendilerine kaçak inşaat yaptırmak hususunda inşaat ustası olan sanıklar ... ve ..."a zabıta görevlilerine rüşvet verilmek üzere menfaat temin ettikleri, adı geçen inşaat ustalarının da soruşturma aşamasındaki ifadelerinde ev sahipleri olan sanıkların bu paraların rüşvet olarak verileceğini bildiklerini açıkça beyan etmeleri karşısında sanıklar ... ve ..."in rüşvet verme suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle beraatlerine hükmedilmesi,
Sanıklardan ... ve ... hakkında da mahkemece rüşvet verme suçundan beraat kararı verildiği, ancak inşaat ustaları olan sanıklardan ... soruşturma aşamasındaki ifadesinde zabıta görevlisi olan sanık ..."e ve diğer zabıta görevlilerine verilmek üzere de sanık ..."ya yaptığı kaçak inşaatla ilgili tutanak tutulmaması karşılığında menfaat temin ettiğini açıkça ikrar etmesi, bu durumun telefon görüşmelerinde de doğrulanması, yine ..."in kaçak olarak yaptığı inşatla ilgili sanık ... aracılığı ile zabıta görevlilerine menfaat temin etme konusunda anlaştığının sübuta erdiği dosya kapsamından anlaşılmakla rüşvet verme suçundan mahkumiyetleri yerine yanılgılı şekilde beraatlerine karar verilmesi,
Sanık ... hakkında rüşvet verme suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de; ceza yargılaması sonucunda mahkumiyet kararının verilebilmesi için suç oluşturan fiilin sanık tarafından işlendiğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak, herkesi inandıracak biçimde kanıtlanması ve şüphenin masumiyet karinesinin gereği olarak sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği (Anayasa m. 38/4, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m. 6/2, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi m. 11, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi m.14/2), gözetildiğinde; dosyadaki telefon konuşmalarının sanık yönünden herhangi bir suç içermediği, rüşvet anlaşmasına yönelik bir tespit bulunmadığı, kaldı ki sanığın telefonla görüştüğü ..."in ifadesinde mezarlık yolunda bir inşaat dahi yapmadığını beyan ettiği ve bu kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verildiği, dosyada sanığın atılı suçu işlediğine dair kuşkudan arınmış başkaca bir delil de olmadığı gözetilerek beraati yerine yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Yüklenen suçu TCK"nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık ... hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilmemesi,
Adli sicil kaydına göre mükerrir olduğu anlaşılan sanıklar ... ve ... hakkında TCK"nın 58/6-7. maddelerinin uygulanmaması,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 gün ve 2014/140 Esas; 2015/85 Karar sayılı kararının 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53/1. maddesiyle ilgili yeniden değerlendirme yapılması lüzumu,
Bozmayı gerektirmiş, O yer Cumhuriyet Savcısı, sanıklar ve müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin sanıklar ... ve ... yönünden kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 12/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.