14. Hukuk Dairesi 2015/12600 E. , 2016/5498 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 20.03.2013 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi, tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın elatmanın önlenmesi talebinin reddine, tazminatın kısmen kabulüne dair verilen 27.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili, davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, suya vaki müdahalenin önlenmesi, davalıların taşınmazında bulunan vanaların kal"i davacının ağaçlarının kuruması sebebiyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ilk olarak elatmanın önlenmesi ve kal davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiş, Dairemizce "Dava dilekçesi ve davalının belirtilen beyanı karşısında, davanın suya elatmanın önlenmesi, vanaların kaldırılması ve tazminat isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının elatmanın önlenmesi, vanaların kaldırılmasına ilişkin taleplerinin incelenerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.... " gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak ve bilirkişilerden ek rapor alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamı gerekleri tümüyle yerine getirilmemiştir.
Dava konusu sondaj kuyusundan dinamo ile ana boruya su alınıp bu boru üzerine monte edilen 20 adet vana ile damla sulama yapılacak şekilde sulama sistemi kurulmak suretiyle tarafların taşınmazlarını suladıkları anlaşılmıştır.
Kural olarak sudan, öteden beri kullanma biçimi ihlal edilmeksizin yararlanılması gerekir.
Yapılan keşif sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda mevcut sulama sisteminin muhafazasında zorunluluk bulunduğunu belirtmiştir.
Dava konusu sulama tesisinin zorunlu bakım, onarım ve işletme giderlerine tarafların ortaklaşa katılması gerekmektedir.
Davalı taraf ana boruyu yenilediğine ve damlama sulama sistemindeki vanaların açıp kapatılmasını ücretli işçi marifetiyle sağladığına göre bu masraflara davacı tarafın da katlanması sağlanacak şekilde bilirkişiden ek rapor alınarak katkı bedeli karşılığında davalının suya vaki muarazasının giderilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan davalının, davacının zorunlu masraflara katkıda bulunmaması nedeniyle davacının suyunu kesmesi neticesinde davacının taşınmazının susuz kalıp verim kaybına dolayısıyla zarara uğradığı da bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak saptanmış, mahkemece bu rapora itibar edilerek 5.849,59 TL tazminata hükmedilmiştir.
Borçlar Kanununun 52. maddesinde "Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir." hükmü yer almaktadır.
Somut olayda davacının zorunlu ve faydalı giderlere katkıda bulunmaması üzerine davalı tarafça haksız olarak suyun kesilmesi sebebiyle taşınmazında verim düşüklüğü meydana gelmiştir. Bu husus resen dikkate alınmadan zararın tümüyle davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece tazminat miktarından yukarıda açıklanan yasa maddesi uyarınca hakkaniyet indirimi yapılarak bir karar verilmesi gerekir.
Belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş,hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
04.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.