23. Hukuk Dairesi 2014/1928 E. , 2014/6220 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Seferihisar Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/07/2010
NUMARASI : 2007/222-2010/267
ASIL ve BİR.DAVADA
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Asıl ve birleşen davada davacı vekili, davalıya borcunun bulunmadığını ileri sürerek, asıl davada Seferihisar İcra Müdürlüğü"nün 2005/428 E. sayılı, birleşen davada ise aynı İcra Müdürlüğü"nün 2007/410 Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın, taraf vekillerince temyizi üzerine Dairemizin 12.06.2012 tarih ve 1884 Esas, 4124 Karar sayılı ilamıyla, birleşen dosyalar bağımsızlıklarını koruduklarından her bir dosya yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan HUMK"nın 388. maddesine uygun, taraflara yüklenen borç ve tanınan haklarla ilgili tereddüt uyandırmayacak, infazı mümkün bir hüküm kurulması gerekirken, her iki talebi de kapsar şekilde tek bir hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçesiyle, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazları incelenmeksizin bozulmuştur. Mahkemece, bozma kararına uyularak, yapılan yargılama sonunda dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı kooperatif ortağı olmasa dahi kooperatifin sunduğu hizmetlerden yararlandığından bu yararlanmanın karşılığı olan genel gider ve altyapı harcamalarından vekaletsiz işgörme hükümleri uyarınca sorumlu olduğu gerekçesiyle, asıl dava yönünden davanın kısmen kabulü ile, 2005/428 Esas sayılı takip dosyasında davacının temerrüde düştüğü her bir aydan itibaren işleyecek yasal faiziyle 321,81 TL borçlu olduğunun, kalan kısım için borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatı talebinin reddine; birleşen dava yönünden davanın kısmen kabulü ile, davacının 2007/410 Esas sayılı takip dosyasında davalıya temerrüde düştüğü her bir aydan itibaren işleyecek yasal faiziyle 218,74 TL borçlu olduğunun, kalan kısım için borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Asıl ve birleşen dava, kooperatif ortağı olmayan davacıdan istenen aidat ve işlemiş faiz alacağı için girişilen icra takipleri nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Anılan bozma ilamında da belirtildiği gibi, davalı kooperatifin ortağı olmasa dahi davacı, kooperatifin sunduğu hizmetlerden yararlandığından, bu yararlanmanın karşılığı olan genel gider ve altyapı harcamalarından dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu"nun vekaletsiz işgörmeye ilişkin 410. vd. maddeleri hükümleri ile sorumludur. Somut olayda, farklı bilirkişilerce düzenlenen 12.05.2009 ve 19.04.2010 tarihli raporlar arasında çelişki olmasına rağmen, mahkemece, neden ikinci rapora itibar edildiği ve çelişkinin nasıl aşıldığı belirtilmeden hüküm oluşturulmuştur. Anılan raporlarda "kooperatif ortağı olmayanlardan alınacak gider" şeklinde kalem oluşturularak, hesaplama yapılmışsa da genel gider ve altyapı giderlerinin neler olduğu denetime elverişli olacak şekilde açıklanmamıştır. Bu haliyle bilirkişi raporları hüküm kurmaya elverişli olmadığından, hükme esas alınan bilirkişi raporuna davalı vekilince yapılan itirazlar, yeni veya ek bir bilirkişi raporu alınıp, karşılanmadan sonuca gidilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, kooperatif ortağı olmayandan kooperatif genel kurul kararlarında kararlaştırılan oran üzerinden faiz alınması mümkün olmayıp, ancak temerrüde düşürülmesi halinde yasal faiz oranı üzerinden talepte bulunulabilir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın 101. maddesinde; "Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla, mütemerrit olur." hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, takip tarihinden önceki dönem için, işlemiş faiz talep edilebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmesi gerekir. Somut olayda, dosya kapsamında bulunan ve davacıya noter aracılığıyla gönderilen ihtarnameler, genel kurul kararlarının tebliğini içerip, ödeme miktar ve ihtarı içermediğinden 818 sayılı BK"nın 101. (TBK"nın 117.) maddesi hükmüne uygun temerrüt ihtarı niteliğinde kabul edilemeyeceğinden işlemiş faiz istenemez.
Bu durumda, mahkemece, temerrüde düşürülmeyen davacının işlemiş faizden sorumlu tutulamayacağı gözetilerek, kooperatif defter, kayıt ve belgelerinin öncelikle kooperatiften, temin edilemezse mahallinde keşif yapılması, yine temin edilemezse anasözleşmenin 40. maddesi uyarınca, ilgili Ticaret Sicil Memurluğu"ndan, temin edilemezse anasözleşmenin 41. maddesi hükmü gereğince ilgili Bakanlık İl Müdürlüğü"nden, bilançolar, yönetim ve denetim kurulu raporları, gelir gider cetvelleri, genel kurul tutanakları istenerek, kooperatif konusunda uzman bir bilirkişi veya bilirkişi kurulu aracılığıyla inceleme yaptırılması, takiplerin dayanağı olan alacağın kaynağı ve niteliği ile doğduğu tarihin ve dönemini belirleyen ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınması, davacının sorumlu olduğu genel gider ve altyapı giderleri belirlenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın işlemiş faiz yönünden davacı, asıl alacak yönünden taraflar yararına bozulması gerekmiştir.
3- Bozma nedenine göre, davacı vekilinin vekalet ücretinin miktarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
4- Kabule göre, asıl ve birleşen davaya dayanak icra takiplerinde takip konusu döneme ilişkin aidat ve işlemiş faiz borcu talep edilmiştir. Mahkemece, her bir döneme ilişkin işlemiş faiz miktarı hesaplattırılarak bu miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, temerrüt tarihi belirtilmeksizin "temerrüde düştüğü her bir aydan itibaren
işleyecek yasal faizi ile birlikte" borçlu olunan ve olunmayan miktarların belirtilmesi suretiyle, infazı mümkün olmayacak nitelikte hüküm tesisi, HMK"nın 297/2. maddesine aykırı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, işlemiş faiz yönünden davacı, asıl alacak yönünden taraflar yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin vekalet ücretinin miktarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlerden iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.