14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/17359 Karar No: 2016/5482 Karar Tarihi: 04.05.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/17359 Esas 2016/5482 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/17359 E. , 2016/5482 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı-karşı davalı tarafından, davalı-karşı davacı aleyhine asıl davada 21.12.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil mümkün olmadığı takdirde tazminat, karşı dava ise tapu iptali ve tescil mümkün olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın ve karşı davanın reddine dair verilen 25.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı-karşı davalı, tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde alacak isteminin kabulü ile karşı davanın reddini talep etmiştir. Davalı-karşı davacı, davanın reddini savunmuş, tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde alacak ve tazminata ilişkin karşı davasının kabulünü talep etmiştir. Mahkemece, asıl davanın ve karşı davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı-karşı davalı temyiz etmiştir. Taraf vekilleri, hükmün verilmesinden ve kararın temyizinden sonra 17.02.2016 havale tarihli ortak dilekçe ile davadan ve temyizden karşılıklı olarak feragat ettiklerini, karşılıklı olarak herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını bildirmişlerdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 19.12.2012 tarihli, 2012/13-1369 Esas, 2012/1221 sayılı Kararının gerekçesinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; kural olarak davadan feragatin temyiz isteğinden vazgeçme yanında daha geniş kapsamlı olduğu aşikârdır. Zira birincide temyiz dilekçesinin reddine karar vermekle yetinilecek, diğerinde ise feragatin hukuki niteliği gereği bu konuda karar verilmek üzere mahkeme kararı bozulacaktır. Aynı zamanda verilen bu iki dilekçenin birbirinin devamı niteliğinde olduğu ve davadan feragatin bir yerde temyizden feragat isteğini de içereceği görüşü ile davadan feragat isteği esas alınarak çözüme ulaşılması gerektiği görüşü benimsenmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 307. maddesinde feragatin, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olduğu belirtilmiştir. Aynı yasanın 308. maddesi gereğince de kabul, davacının talep sonucuna davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur. 6100 sayılı HMK"nın "Feragat ve kabulün şekli" başlıklı 309. maddesi hükmüne göre de feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.
Yukarıda belirtildiği üzere feragatin kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl edeceği hükme bağlanmıştır. Yine belirtmek gerekir ki feragatin geçerliliği karşı tarafın muvafakatine bağlı değildir. Etkisini onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile doğurur. Bu nedenle mahkemece verilen kararın davacı ve karşı davacının davadan feragati hakkında mahkemesince bir karar verilmek üzere bozulması gerekir. Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamaları da bu doğrultudadır (11.04.1940 tarihli ve 70 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.05.1992 tarihli ve 1992/2-250/364 sayılı kararı). SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04.05.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.