Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davada; tarafların 25.11.2010 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıkları, boşanma davasında müşterek üç çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakalarının dava tarihinde yetersiz olduğu iddia edilerek, müşterek çocuk Efe lehine hükmedilen 165 TL"nin 265 TL"ye, Hayri lehine hükmedilen 165 TL"nin 265 TL"ye, Kaan lehine hükmedilen 170 TL"nin 270 TL"ye arttırımı talep ve dava edilmiştir. Davalı cevap dilekçesi ile; kendi ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz durumda olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davalının tespit edilen ekonomik durumu itibariyle ödediği iştirak nafakası, kira ve sair ödemelerinden sonra elde ettiği gelirden elinde ciddi bir miktar kalmadığı ve bunun dışında borçları da bulunmadığı, davalı aleyhine iştirak nafakasının arttırılmasının gerektirir koşullar oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK.nun 182. maddesine göre; boşanma kararı ile velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. TMK.nun 330. maddesindeki düzenleme, nafaka miktarının çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçlerine göre belirlenir şeklindedir. TMK"nun 331.maddesi uyarınca da; durumun değişmesi halinde hakim nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırabilir.
Söz konusu hüküm gereğince; nafaka miktarının yeniden belirlenmesi için aradan uzunca bir zamanın geçmesi gerekli olmayıp, tarafların gelirlerinde veya küçüklerin ihtiyaçlarında artış olması halinde her zaman artırım istemi ile dava açılabilir. Somut olayda; önceki nafaka takdiri ile bu dava arasındaki geçen süre içerisinde, küçüklerin ihtiyaçlarında artış olduğu, paranın satın alma gücünün nispi de olsa azaldığı bir gerçektir. O halde mahkemece; tarafların ekonomik durumları, küçüklerin ihtiyaçları ve paranın satın alma gücü birlikte değerlendirilerek hakkaniyete uygun bir miktarda arttırıma karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.