11. Hukuk Dairesi 2015/5310 E. , 2016/1673 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
.
Taraflar arasında görülen davada ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 11/09/2013 gün ve 2013/158 - 2013/480 sayılı kararı onayan Daire"nin 18/12/2014 gün ve 2014/1199 - 2014/20052 sayılı kararı aleyhinde davacı- karşı davalı ... vekili tarafından karar düzeltmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin % 45 oranında hissedarı olup, 15 Haziran 2007 tarihli olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliğine seçildiğini ve aynı toplantıda yönetim kurulu üyelerine 3.500 TL aylık ücret ödenmesine karar verildiğini, ancak ödenmesi gereken ücretin müvekkiline ödenmediği gibi yönetim kurulu üyeliğinden kaynaklanan diğer haklarının da müvekkiline kullandırılmadığını, bu nedenle davalı aleyhine icra takibi başlatılmış ise de davalının haksız şekilde takibe itirazda bulunarak takibin durmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek, davalının icra takibine vaki haksız itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket temsilcisi, defter kayıtlarına göre şirketin davacıdan alacaklı göründüğünü, davacının kendi adına bir çok harcama yaptığını, davacı tarafça iddia edilen alacağın varlığını kabul etmediklerini savunarak, davanın reddini istemiş; açtığı karşı davada ise, davacının herhangi bir alacağının çıkması halinde bu alacağın, şirketin davacıdan olan alacağından takas ve mahsup edilmesine, davacı tarafından iddia edilen alacağın takas ve mahsubundan sonra şirketin, davacıdan asgari 115.254,68 TL alacağının bulunduğunu ileri sürerek, bu miktarın davacı-karşı davalıdan avans faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili, müvekkilinin davalı-karşı davacı şirkete bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin şirketten para almadığını, şahsi harcamalarını şirkete ödetmediğini savunarak, karşılık davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davacının takip tarihi itibariyle huzur hakkı ücret alacağının 113.281,63 TL, ödenen huzur hakkı ücretleri toplamının 60.027,01 TL olup, davacının huzur hakkı ücretinden kaynaklanan alacağının 53.254,62 TL olduğu, davacının davalı şirket tarafından ödenen şahsi harcamalarının 114.132,27 TL olarak belirlendiği, bu şekliyle takas ve mahsup sonrası asıl davada bir alacağın bulunmadığı, karşı davada davalı-karşı davacı şirketin, karşı davalıdan 60.877,65 TL alacağının olduğu gerekçesiyle asıl davada davanın reddine; karşı davada davanın kısmen kabulü ile 60.877,65 TL"nin karşı dava tarihi olan 26.04.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya ödenmesine dair verilen karar davacı-karşı davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 18/12/2014 tarihli kararı ile onanmıştır.
Davacı –karşı davalı ... vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Asıl dava, yönetim kurulu üyesi olan davacının huzur hakkı alacağı için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali, karşı dava ise, şirket tarafından eski yöneticisi aleyhine açılan sorumluluk davasıdır. Mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacının 15.06.2007-07.06.2010 arasında şirketin yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı, şirketin 15.06.2007 genel kurulunun 5.maddesinde yönetim kurulu üyelerine 3.500 TL aylık ücret ödenmesine karar verildiği, şirketin 07.06.2010 tarihli genel kurulunda yeni seçilen yönetim kurulu üyelerine dava açma yetkisi verildiği ve denetçi tarafından avukata vekaletname verildiği, bu şekilde dava açma şartlarının tamamlandığı, yine asıl davada davalı-karşı davada davacı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı hususları uyuşmazlık konusu değildir. Karşı davada davacı şirket, davalı yönetim kurulu üyesinin şahsi kredi kartı harcamaları ile kart ücretinin, BAĞKUR Primlerinin, şahsi telefon faturalarının ve kiralanan araç ücreti ödemelerinin şirket tarafından yapıldığını , davalının şirketten çektiği nakit avansları olduğu iddiasıyla davacı-karşı davalının huzur hakkı alacağının şirket alacağından takas-mahsubu ile bakiye alacağın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece alınan kök ve ek bilirkişi raporunda ticari defterlerin usulsüz olduğu belirtildikten sonra, harcamalara esas belge asılları ile bu harcamalara ait ödemelerin fiilen şirketin kasa yada banka hesaplarından yapılıp yapılmadığı hususları dikkate alınarak, ödemelerin şirketin kasa ve banka hesabından yapıldığı belirtilmiştir. Huzur hakkı yönünden ise, Temmuz 2007-Kasım 2008 tarihleri arasındaki ücretin ödendiği, Aralık 2008-Şubat 2010 tarihleri arasındaki ücretin ödenmediği, Temmuz 2009-Aralık 2009 döneminde ücret tahakkukunun yapılmadığı, 2009 yılından itibaren ücretin cari hesaptan takip edildiği, 2009-2010 yıllarına ait ücretin yönetim kurulu üyesinin harcamalarından (birleşen davanın konusu) mahsup edilmek suretiyle takip edildiği, şahsi harcamalar toplamının 114.132.27 TL olduğu, huzur hakkı ücreti alacağının takas ve mahsubu ile şirketin 60.877.65 TL alacaklı olduğu belirlenmiştir. Bu hesaplarda şirketin ticari defterleri, günlük kasa raporları, muhasebe defteri esas alınmıştır. Asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili bilirkişi raporlarına itiraz dilekçelerinde, ticari defterlerin usulüne uygun olmadığından delil olarak esas alınamayacağını, defterde ödendi gözüken huzur hakkı ücretinin kendisine ödenmediğini, ödendi belgelerindeki imzanın kendisine ait olmadığını, ödeme belgelerinde adının yazılması nedeniyle ödemeleri kendisinin yaptığının ispatlandığını, şirketin günlük kasa defterinde görülen birçok ödemede imzasının bulunmadığı gibi imzalı olanlarında kendisine ait olmadığını, şirketin diğer yönetim kurulu üyelerinin de...prim borcunu, telefon faturalarını ve yönetim kurulu üyesi olarak kiralanan araçların kira bedellerini şirketin ödediğini, kredi kartlarından yapılan harcamaların şirkete yapıldığını savunmuştur.
Mülga 6762 sayılı TTK 67/2. madde hükmü uyarınca şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmasından yönetim kurulu üyeleri sorumlu ise de, öncelikle yönetim kurulu üyeleri arasında ticari defterlerin tutulması konusunda işbölümü yapılıp yapılmadığı hususu mahkemece araştırılmamıştır. Bu itibarla mahkemece, öncelikle yönetim kurulu üyeleri arasında ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulmasından sorumlu yönetim kurulu üyesi bulunup bulunmadığı, asıl davada davacı-karşı davada davalı yönetim kurulu üyesinin imzasını inkar ettiği imzalar yönünden bilirkişi incelemesi yapılması ve diğer yönetim kurulu üyelerinin benzer harcamaları yönünden şirketin nasıl bir yol izlediği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, asıl davada davacı-birleşen davada davalı ... vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 18.02.2014 gün ve 2014/1199-20052 sayılı onama kararının kaldırılarak, kararın davacı-karşı davada davalı ... yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl davada davacı-karşı davada davalı ... vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 18.12.2014 gün ve 2014/1199-20052 sayılı kararının kaldırılarak kararın davacı-karşı davada davalı ... yararına BOZULMASINA, temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 18/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.