19. Hukuk Dairesi 2019/960 E. , 2020/1378 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davası hakkında ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 2015/44 esas, 2016/6 karar sayılı ve 11.01.2016 tarihli kararın, davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2016/5556 esas, 2018/4591 karar sayılı ve 27.09.2018 tarihli kararı ile hüküm onanmış, bu kere davacı vekilince karar düzeltme yoluna başvurulmuş, bu başvuru sırasında temyizlerinin duruşmalı olmasına rağmen duruşma yapılmadan karar verildiğinin ileri sürülmesi üzerine yapılan incelemede gerçekten davacı vekilinin temyiz isteminin duruşmalı incelenmesi gerektiği halde, duruşma yapılmadığı anlaşılmakla, Dairemizin 13.02.2020 tarihli ara kararı ile davacı vekilinin duruşma talebinin kabulü ile Dairemizin onama kararının kaldırılmasına, tarafların tayin edilen duruşma gününe davet edilmesine karar verilmiş ve yapılan duruşmaya davacı vekili Av. Nihat Kılıç gelmiş, başka gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili,...Bankası T.A.Ş"nin TMSF"ye devrinden sonra, hesaplarda yapılan inceleme neticesinde bazı mudilere fahiş oranda faiz uygulandığının anlaşıldığını, banka müzayaka halinde olduğundan kararlaştırılan faiz oranlarının batıl olduğunu, İMKB ortalamaları üzerinde kalan kısımdan davacı bankanın sorunlu olmadığı gerekçeleriyle davacının davalılara 76.949,66 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca bankanın kararlaştırılan faiz oranlarıyla bağlı olduğunu, davacının hiçbir hukuki dayanağı olmaksızın davalıların 76.949,66 TL alacağına el koyduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacı bankanın yüksek faiz vermesinin tek başına müzayaka halinde olmasına bağlanamayacağı, kriz döneminde başka bankaların da krizin olumsuz etkilerini azaltmak için yüksek oranda faizler verdiği, bu uygulamanın müzayaka halinde olmakla ilgisi bulunmayan bir bankacılık politikası olduğu, faiz oranları çok yüksek olmakla beraber çok kısa süreli, gecelik olarak uygulandığı, bir güven kurumu olan bankaların tüm işlemlerinde basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlü olup, faiz oranlarını iyi hesaplayarak sözleşme yapmakla yükümlü oldukları, somut olayda müzayaka hali bulunmadığı gibi gabinin koşullarının da oluşmadığı, davalıların yapılan kesintinin yasal dayanağı bulunmadığı gibi sözleşme serbestisi ilkesine de aykırı olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 08.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.