14. Hukuk Dairesi 2016/1138 E. , 2016/5432 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki taşınmazın mera olarak sınırlandırılması davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 27.10.2015 gün ve 2014/12432 Esas, 2015/9530 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı köy vekili, asıl dosyada ... Köy merasının davalı köy ile olan sınırının ... Deresi, ... Tepesi, ... Tepesi, ... Tepesi, ... Tepesi ve ... Deresi olduğunu, 2005 yılında her iki köyün kadastro çalışmalarına başlandığını ve kadastro müdürlüğünce tespit edilen çalışma alanı sınırı kararına davalı köy tarafından ... Kadastro Mahkemesine itiraz edildiğini, ... Kadastro Mahkemesince "... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/316 Esas 1984/467 Karar sayılı dava dosyasına esas alınan teknik bilirkişi ... tarafından düzenlenen krokideki sınırın çalışma alanı sınırı olarak tespitine" şeklinde karar verildiğini, ancak bu karara katılmanın mümkün olmadığını belirterek; davacı köy ile davalı köy arasında bulunan meranın aidiyetinin belirlenmesini istemiştir.
Birleştirilen davada ise davacı vekili, dava konusu yerin kadastro tespiti sırasında davalı ... lehine mera olarak sınırlandırıldığını ileri sürerek, 104 ada 2 sayılı parselin ... Köyü adına mera olarak sınırlandırılmasını istemiştir.
Davalı ... vekili, ... Köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/624 Esas, 1986/233 Karar sayılı davasının konusunu teşkil eden taşınmazın ... Köyü Kadastro çalışma alanına dahil edildiğini, yapılan itiraz üzerine bu hususun kadastro mahkemesince düzeltildiğini, ... Köyü Kadastro çalışma sınırlarının dışına çıkarıldığını, dava konusu edilen yerin kadimden beri müstakilen ... Köyü merası olduğunu, ... Köyünün hak iddiasının daha önce yargı kararı ile reddedildiğini, bu sebeplerle açılan davanın reddini savun...tur.
Davalı ..., cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.
Mahkemece, davacının taşınmazın kendi köy tüzel kişiliğine ait olduğuna dair yeterli delil sunamadığı, davaya konu taşınmazın sınırlandırılabilir bir alan olmadığı, sınırlandırılsa dahi hak sahibi tüzel kişiliğin tam olarak tespit edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı köy vekilinin temyizi üzerine karar Dairemizce yapılan inceleme sonucu onanmıştır.
Davacı vekili, karar düzeltme isteminde bulun...tur.
Dava, meranın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.
Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m. 3 ve 4).
31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.
Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle ... tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da ...nin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır.
Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir.
Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir.
Mahkemece yapılacak keşifte; tahsise dayanılıyorsa tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, taşınmazın mera olmadığı iddiasının bulunması halinde varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekir.
Kadimlik iddiasında ise yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı köy kadimlik iddiasına dayanarak meranın köylerine ait olduğunun tespitini istemiş, yargılama devam ederken dava konusu yerde kadastro çalışmaları yapılmış ve davalı yer 104 ada 2 sayılı parsel numarasıyla davalı köy adına mera olarak sınırlandırılmıştır. Davacı ... daha önce Asliye Hukuk Mahkemesinin 1987/320 Esas, 1994/59 Karar sayılı dosyasında aynı yerle ilgili olarak yaylaya elatmanın önlenmesi davası açmış, mahkemece verilen ret kararı Yargıtayca bozul..., ancak bozmadan sonra dava takip edilmediği için açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Diğer taraftan il mera komisyonu dosya içinde bulunan yazısında taraf köylerde mera çalışmalarının 2003"te başladığını bildirmiştir. Bu çalışmanın sonucu araştırılmamıştır. Meranın aidiyeti tespit edilirken sınır kayıtları dikkate alınmaz, sınırlar yetkili mahkemeyi belirlemede önem arz eder. Bir köyün merası başka bir köyün sınırları içinde olabilir (31.05.1965 gün ve 4-2 sayılı YİBK). Kadimlik iddiasına dayanıldığına göre taraf köylerin kuruluş tarihleri ve il özel idaresinden, tapu müdürlüğünden tahsis kayıtları araştırılmalı, il mera komisyonunundan bugüne kadar yapılan çalışma evrakları istenmeli, daha önce taraflar arasında görülen ve açılmamış sayılmasına karar verilen dava dosyasındaki deliller de dikkate alınarak, taşınmazın öncesi bilinmeyen bir zamandan beri ve mera olarak hangi köy tarafından yararlanıldığının tarafsız köyler halkından seçilecek bilirkişi ve aynı şekilde gösterilecek tanık sözleriyle yerinde yapılacak keşifle saptanmalı, davacının hak iddia ettiği yeri kadastro paftası üzerinde gösterir kroki düzenlettirilmeli, hangi köye ait olduğu belirlendikten sonra müşterek yararlanma söz konusu ise müşterek yararlanma hakkına elatmanın önlenmesine karar verilebileceği hususu da değerlendirilmeli, varılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Kararın eksik inceleme nedeniyle bozulması gerekirken sehven onandığı bu defa yapılan incelemede anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne Dairemizin 2014/12432 Esas, 9530 sayılı Kararının KALDIRILMASINA, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının istek halinde yatırana iadesine, 04.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.