14. Hukuk Dairesi 2014/13721 E. , 2015/1625 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.01.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya tazminat veya muhdesatın aidiyetinin tespiti istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; muhdesatın aidiyetinin tespitine dair verilen 16.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ile duruşmasız olarak davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 17.02.2015 günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davacı vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, maliki olduğu 47 parsel sayılı taşınmazda bina yapıp ağaç diktiğini, tapu kaydının hükmen iptal edilerek davalı adına tesciline karar verildiğini, iyiniyetle yaptığı bina ve ağaç bedellerinin zemin değerinden fazla olduğunu ileri sürerek, taşınmazın adına tescilini veya şimdilik bina bedeli 8.800 TL ile ağaç bedeli 200 TL’nin alınmasını veya muhdesatların aidiyetinin tespitini istemiştir.
Davalı, taşınmazın yayla niteliğinde olduğunu, davacının 4342 sayılı yasanın geçici 3.maddesi uyarınca bedel ödemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazdaki muhdesatların aidiyetinin tespitine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ile davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil veya tazminat yada muhdesatların aidiyetinin tespiti istemlerine ilişkindir.
Türk Medeni Kanununun 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
Malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır, ikinci koşul ise yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır, üçüncü koşul, yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir. Bu üç koşulun yanı sıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı Hazinenin Asliye Hukuk Mahkemesi’nde davacı ... adına kayıtlı çekişme konusu taşınmazın yayla niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile yayla olarak sınırlandırılması istemiyle açtığı dava sonucunda taşınmazın davalı Hazine adına tesciline karar verilmiş, karar kesinleşerek infaz edilmiştir. Dosya içerisindeki tapu kaydından dava konusu 47 parsel sayılı taşınmazın kargir ev ve arsası niteliği ile davalı adına 09.05.2013 tarihinde hükmen tescil edildiği anlaşılmaktadır. Görülüyor ki, çekişme konusu taşınmaz kamu malı niteliğinde olmayıp özel mülkiyete konu taşınmaz niteliğindedir. Bu nedenle, mahkemenin taşınmaz yayla niteliğinde olduğundan davalının iyiniyetli kabul edilmeyeceği şeklindeki gerekçesi yerinde değildir. Dava konusu taşınmaz kadastro ile 1994 yılında senetsizden dava dışı ... adına tespit ve tescil edilmiş, 16.06.1999 tarihinde de davacı .... taşınmazı satın alarak malik olmuştur. Taşınmazın ilk tesisinden itibaren kamu malı niteliği taşımaması, davacının taşınmazın adına kayıtlı olduğu tarihte önceki malike ait binayı yıkarak yerine yeni bir bina yapması nedeniyle kötüniyetli kabul edilemez. Daha açık bir anlatımla davacı taşınmazın maliki olduğu düşüncesiyle üzerine iyiniyetle bina yapmıştır. Ayrıca ziraat ve inşaat bilirkişi kurulunun 05.06.2013 günlü raporunda taşınmazın zemin değerinin 21.078 TL, bina bedelinin ise 75.915 TL olduğu saptanmıştır.
Taşınmazın kamu malı niteliği taşımaması, davacının iyiniyetli olması ve bina değerinin zemin değerinden açıkca daha fazla olması nedeniyle TMK’nın 724. maddesi gereğince tescil isteme koşulları oluşmuştur. Bu nedenle mahkemece davacıya taşınmaz zemin değerini malike ödenmek üzere depo etmesi için uygun bir süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 1.100TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.02.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.