17. Hukuk Dairesi 2016/134 E. , 2018/5650 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, ... İlçesi Vergi Dairesi Müdürlüğü"ne kayıtlı Davalı ..."nın 1996-1997-1998- 1999-2000-2005-2007 yıllarına ait vadesi geçtiği halde ödenmeyen, kesinleşmiş, 762.187,03 TL vergi borcu bulunduğunu, belirtilen vergi borçlarının müteselsil sorumlusu davalı ... olduğunu, davalı borçlu ... hakkında ... Vergi Dairesi Müdürlüğü"nce yapılan incelemede ... sayılı taşınmazın maliki olduğunun tespit edildiğini, belirtilen taşınmaza 6183 sayılı yasa uyarınca haciz konulması için yapılan işlemler sonucu söz konusu gayrimenkulün 30.06.2011 tarihinde eniştesi ve diğer davalı ..."e satıldığının belirlendiğini, dava konusu taşınmazın davalı borçlu ... adına kayıtlı iken diğer davalı ..."e muvazaalı, kötü niyetli ve vergi borcundan dolayı mal kaçırma amacıyla devir ve temlik edildiğinin açık olduğunu, bu nedenlerle amme alacağının güvence alına alınabilmesi için dava konusu ... 7 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıtları üzerine ihtiyati tedbir konularak söz konusu tasarrufların 6183 sayılı Yasanın 24, 25, 27, 28, 29, 30 maddeleri ve diğer ilgili yasa hükümleri gereğince iptali için bu davayı açtıklarını, davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla anılan taşınmaz
üzerinde davalılar arasında yapılan hukuki tasarrufun hükümsüzlüğüne ve satış işleminin iptaline, alacaklı vergi dairesince kamu alacağının tahsili için gerekli cebri icra, haciz ve satış uygulama olanağının tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, öncelikle dava şartı, zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden ve diğer usuli nedenlerle davanın reddine, taşınmazın borçlu olduğu iddia edilen ..."nın elinden cebren satış yolu ile satılmış olması, müvekkilin taşınmazı borçlu olmayan başka üçüncü şahıslardan satın alması, müvekkilin taşınmazı gerçek değeri üzerinden satın almış olması ve diğer nedenlerle davanın esastan reddine, verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini beyan etmiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece; ... hakkında düzenlenen ödeme emrinin tebliğ alındısı incelendiğinde, tebligat parçasında ödeme emrinin ..."nın daimi çalışan olan ... "ya tebligatın yapıldığı, tebligat parçasında ..."nın işyerinde olup olmadığı, neden daimi çalışanına tebligatın yapıldığına ilişkin bir açıklama olmadığı, dolayısı ile ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, bu sebeple takibin kesinleşmediği, olayda da usulüne uygun bir takip yapılmadığından davanın dinlenmeyeceğine karar verilmiştir. Ayrıca ..."in davaya konu olan vergi borçlarını bilip bilemeyeceği konumda olup olmadığı tespit edilemediğinden de davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Tebligat Kanunu’nun 13.maddesinde; Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimselerin herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı ve 17.maddesinde de belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenlerin, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğin aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılacağı düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; ödeme emrinin tebliği; müteselsil sorumlu davalı borçlu ... ve ..."nın çalıştığı adreste 31.03.2011 tarihinde daimi çalışan ... imzasına tebliğ edilmiş olmasına göre yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu anlaşılmakla mahkemenin ödeme emrinin geçersiz olduğu talebin kesinleşmediği yönündeki kabulüne katılmak mümkün olmamıştır.
2-Dava 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İptal davasından maksat 6183 sayılı Yasa"nın 28., 29. ve 30. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarrufların iptaline hükmettirmektir. 6183 sayılı Yasanın 28.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Yine 30. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan 29.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. Tüm açıklanan iptal sebeplerinin olup almadığı tartışılmalıdır.
Somut olayda mahkemece davalı Sekan"ın davalı borçlunun durumunu bilen kişilerden olduğunun ispatlanamamasına göre de davanın reddine karar verilmişse de davalı ..."ın davalı borçlunun ablası ... "nın eşi olduğunun anlaşılmasına göre dava konusu tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekirdi, ancak Kanunun 31.maddesi 27, 28, 29 ve 30.maddelerde sözü edilen "tasarruf ve muameleden faydalanan üçüncü şahıs sayet elde ettiğini elden çıkarmışsa elden çıkardığı tarihteki rayiç bedeliyle takip konusu alacak ve fer"ileriyle sınırlı olarak sorumludur.” hükmüne haizdir.
Dava konusu ... 7 parsel borçlu adına kayıtlıyken, kaydında yer alan İİK 150/c şerhine istinaden ... 2008/8 Tal. Sayılı dosyadan satışa çıkartılmış ve dava dışı ... "ye ihale edilmiş, ihalenin feshi davası neticesinde ihalenin kesinleştiği, davalı 3. kişinin dava konusu gayrımenkulü dava dışı ... "den satın aldığı anlaşılmıştır. Bu durumda dava konusu taşınmaz üzerindeki ipotek ve/veya haciz nedeni ile cebri icra yolu ile satılması halinde de davalı 3. kişi elinde bir bedel kalır ise 3. kişi bu bedel ile sorumlu tutulur.
Mahkemece davacıya dava konusu cebri icra ile satın alan dava dışı ... "yi davaya dahil edip etmeyeceği yönünde süre verilmesi, davaya dahil etmemesi halinde, ihale dosyasının incelenerek söz konusu ihale neticesinde ihale alacaklısının alacağını alıp almadığı, alacağını aldıktan sonra bakiye bedel kalıp kalmadığının mahkemece araştırılması, bakiye bedel kalması halinde söz konusu bedelin tahsili yönünde karar vermesi, bakiye bedel kalmaması halinde konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 30/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.