10. Hukuk Dairesi 2016/4944 E. , 2018/11104 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, Kurum işleminin iptali ile 27.03.1994 - 15.03.2000 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığın tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacının, muhtarlıktan dolayı, 26.03.1989 tarihinden itibaren 1479 sayılı kanun kapsamında sigortalılık tescilinin yapıldığı ve bu dönemde 26.03.1989 - 27.03.1994 tarihleri arasında zorunlu sigortalılığının bulunduğu, 17.04.1990 - 27.03.2000 tarihleri arasında muhtelif bağ-kur prim ödemelerinin olduğu, 28.04.1999 tarihinde cebr-i icra tehdidi altında bağ-kur primi ödediği, Kurum tarafından, davacının muhtar olmadığı dönem için cebren tahsil ettiği primlere karşılık gelen sigortalılık süresinin iptal edildiği, eldeki dava ile primlerini ödediği ancak Kurumca zorunlu sigortalılık şartlarının bulunmaması sebebiyle iptal edilen 27.03.1994 - 15.03.2000 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığının tespitini talep ettiği, Mahkemece, davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
HGK"nun 03.02.2010 tarih ve 2010/10-23 esas ve 2010/59 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, sigortalılık şartları bulunmayan döneme ilişkin olan primler, Kurumun kendi hatası nedeniyle tahsil edilip uzun süre kullanıldıktan ve davacıya bu dönemler için sigortalı olduğu izlenimi verildikten sonra, yanlışlık fark edilerek sigortalılığın iptal edilmesi, TMK"nun 2. maddesinde düzenlenmiş bulunan dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Anılan kanun gereğince, herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olup, zorunlu sigortalılık şartları bulunmadığı halde, bu dönemlere ait primlerin icra takibi sonucu tahsil edilmesi veya 06.03.1992 günü yürürlüğe giren 3780 sayılı Kanun ile 16.05.1997 tarihinde yürürlüğe giren 4247 sayılı Kanun hükümleri kapsamında primlerin ödenmesi bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Dosyadaki belgelere göre, davacının sigortalılık süresi olarak tespitini istediği 27.03.1994 - 15.03.2000 döneminde vergi, meslek kuruluşu ve esnaf sicil kaydı bulunmadığından, 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabulü mümkün değildir. Ancak, davacının Kurum kayıtlarında da görüleceği üzere cebri icra tehdidi altında ödediği primler bulunmaktadır.
Mahkemece, davacının ödediği primlerden, zorunlu sigortalılık süresi olarak kabul edilen 26.03.1989 - 27.03.1994 döneminin primlerinin mahsup edilmesi sonucu fazla gelen prim ödemesi var ise zorunlu sigortalılık süresi sonrasındaki ilk prim ödeme tarihi olan 28.04.1999 tarihini takip eden aybaşı yani 01.05.1999 tarihi başlangıç sayılmak suretiyle, ileriye doğru karşılık geldiği süre kadar isteğe bağlı sigortalılık yönünden değerlendirme yapılmalı, buna göre de, ihtilaflı dönem için yapılan prim ödemelerinin, karşılık geldiği sigortalılık süresi davalı Kurumdan sorularak belirlenmeli, uyuşmazlık halinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemenin yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.