3. Hukuk Dairesi 2020/9702 E. , 2021/9452 K.
"İçtihat Metni"... 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 37 aylık hamile eşi ..."ı sancılanması üzerine 05/08/2014’te davalıya ait hastaneye götürdüğünü, doğum kontrolü ve takibinin hamileliğin başından itibaren bu hastanede yapıldığını, 4-5 saat boyunca bekletildiklerini, kendileriyle ilgilenilmediğini, eşinin gece fenalaşması üzerine ameliyathaneye alınarak sezeryan ile doğum yaptırıldığını ve bu süreçte eşine genel anestezi uygulandığını, canlı bir kız bebek dünyaya getirdiğini, fakat yanlış teşhis ve tedavi dolayısıyla yeni doğan çocuğu ..."ın belli bir süre sakat yaşayıp 03/11/2014"te vefat ettiğini, doğum sonrası servise alınan eşinin durumunun kötüleştiğini, kalp krizi geçirdiği söylenerek tıbbi müdahalede bulunulduğunu, eşinin durumunun çok ağır olduğu ve hastanede yoğun bakım ünitesi olmadığı gerekçesiyle gece ... Devlet Hastanesine sevkedildiğini ve yoğun bakıma alındığını, uzun süre bitkisel hayatta kalan eşinin 26/06/2015"te vefat ettiğini, eşinin ve çocuğunun ölümünden gerekli dikkat ve özeni göstermeyen davalı hastanenin sorumlu olduğunu iddia ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere eşi ve çocuğunun ölümleri dolayısıyla 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının, eşi ve kızı için
sürekli ve geçici iş görmezlik tazminatı ile vefat tarihlerine kadar bakıcı ücretleri ile 750.000 TL manevi tazminatın 05/08/2014"ten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; vefat eden ..."ın birkaç kez gebelik muayenesine geldiğini, sağlığının normal seviyelerde olmadığı ve mutlaka sitogenetik raporunun aldırılması konusunda uyarıldığını, alınan laboratuar sonuçlarının regüler tip Down Sendromu ile uyumlu olduğunu, sonraki muayenelerde vefat edene cenini doğurmaması gerektiği, doğurması halinde bebeğin ölü doğabileceği aksi halde de kısa bir süre hayatta kalabileceği, doğumun kendisi için de çok ciddi sonuçları olacabileceği hususlarının ısrarla söylendiğini, vefat edenin sancılanarak hastaneye başvurması üzerine yatışının yapıldığını, tehdit derecesine varan sözlerle normal doğum değil sezeryan ile doğum yapılmasını talep ettiklerini, hastadan kan örnekleri alınarak sezeryanla gelişebilecek komplikasyonlar bakımından vefat eden ve yakınının bilgilendirildiğini, bu konuda izinleri ve rızalarının olduğunu gösteren belgenin davacıya imzalatıldığını, tahlil sonuçlarından sonra vefat edenin sezeryana alındığını, bebeğin öngörüldüğü gibi sendromik olduğu gözlendiğinden durumun çocuk uzmanı doktora bildirildiğini, annenin gözlem altına alındığını, anne ve bebeğin durumu iyiye gitmediğinden sağlık problemi yaşanmaması adına ... Devlet Hastanesine sevkedildiklerini, hastane ve doktorlar tarafından tıp biliminin gereklerinin yerine getirildiğini, kusurları olmadığını ve hastanın bilgilendirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; hastane kayıtları, Adli Tıp Raporları, soruşturma dosyası kapsamında davalı hastanenin aldığı sezaryen ameliyatı kararının ve hastanın yoğun bakıma ihtiyacı olması nedeniyle ... Devlet Hastanesine sevk kararının doğru olduğu, davalı hastane hekimlerine, yardımcı sağlık personellerine ve hastane idaresine atfedilecek kusur bulunmadığı ve davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesinin 21/09/2016 tarihli ve 4261 karar sayılı kararı ile davalı tarafa atfedilebilecek kusur bulunmadığının tespit edildiği, davacının itirazları üzerine Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinin 22/03/2018 tarihli ve 47 karar nolu kararı ile de ilgili hekim, yardımcı sağlık personeli ve hastaneye atfedilebilecek kusur bulunmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davacının istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
Somut olayda; davacı, eşinin ve yeni doğan çocuğunun vefatı üzerine kusuru bulunduğu iddiasıyla davalıdan tazminat talebinde bulunmuştur. Dosya içindeki Adli Tıp Kurumu raporlarında her ne kadar müteveffa ... bakımından sezeryan ve sonrası sürece ilişkin işlemler incelenmiş ve sonuç olarak davalıya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı belirtilmiş ise de raporlar davacının itirazlarını karşılar nitelikte olmadığı gibi müteveffa ... bakımından da raporda denetime ve hüküm kurmaya yeter derecede değerlendirmede bulunulmamıştır.
Bu durumda ilk derece mahkemesince; davalı hastanede bünyesindeki tedavi ve hamilelik sürecinin başından doğum sonrası süreç dahil olmak üzere, bilgilendirme, rıza va onam belgeleri de dahil tüm tıbbi bilgi ve belgeler temin edilip dosya arasına alınmak suretiyle, üniversitede öğretim üyelerinden oluşturulacak konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden, hem müteveffa ... ... hem de müteveffa ... bakımından davalı hastaneye atfedilebilecek kusur olup olmadığı hususunda davacının
iddia ve itirazlarını somut şekilde karşılar nitelikte, nedenlerini açıklayıcı, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yeterli değerlendirme içermeyen raporlara dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararınında kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 04/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.