20. Hukuk Dairesi 2016/12074 E. , 2019/2586 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 13/03/2015 havale tarihli dilekçesiyle; müvekkillerinin..."un mirasçıları olduğunu, muris İbrahim ..., murisin annesi... ve teyzesi ..."ın mübadele anlaşması uyarınca 1951 yılında ...’dan göç ettiklerini, ... ilçesi, ... mahallesi 665 parsel sayılı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında iken İskan Kanuna ve diğer mevzuata göre Ziraat Bankasından ipotek karşılığı kredi kullandırılmak suretiyle 1/2’şer hisse ile murisin annesi ve teyzesine tahsis, temlik ve tescil edilerek tapu kütüğünün 12.11.1951 tarih ve 110. cilt, 33. sayfa ve 5. sıraya kaydedildiğini, kredi taksitlerinin ödenmesinin ardından taşınmaz üzerindeki ipoteğin 1966 yılında kaldırıldığını ve murisin, teyzesine ait 1/2 hisseyi satın alarak tapu kütüğünün 162. Cilt, 30. Sayfa ve 43. sırasına kaydedildiğini, taşınmazın 1991 yılında kesinleşen 2/B uygulaması sonucu Hazine adına tescil edildiğini, müvekkillerince açılan ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/168 E. - 1998/606 K. sayılı dosyasında davacıların murisine ait tapu kaydının yere uymasına rağmen, dava konusu taşınmaz ... sınırı dışına çıkarılan yerlerden olduğundan bu tapunun hukukî kıymetini yitirmesi nedeniyle tapu iptal ve tescil taleplerinin reddine karar verildiğini ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek onandığını, ... Yönetimince açılan ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/425 E. - 2010/273 K. sayılı dosyasında yargılama devam ederken taşınmazın niteliğinin ... olarak idari yoldan düzeltildiğini, yargılama sonucunda da taşınmaz üzerindeki 2/B şerhleri ile müvekkillerinin kullanımına ilişkin şerhlerin silindiğini, kararın Yargıtay denetiminden geçerek 13.02.2012 tarihinde kesinleştiğini, müvekkillerinden ...’un 6292 sayılı Kanun kapsamında idareye başvurduğunu, idarenin mahkemelerce iptal edilen bir tapu kaydı bulunmadığından iade hakkından faydalanmalarının mümkün olmadığı gerekçesiyle taleplerinin reddedildiğini, bu işlemin iptali için idari yargıda açtıkları davanın görev yönünden reddedildiğini belirterek 665 sayılı parselin 6292 sayılı Kanun gereğince tapusunun iptali ile müvekkilleri adına tesciline karar verilerek iadesini, iade hakkından faydalanmalarının mümkün olmaması halinde rayiç değerden şimdilik 5.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ödenmesini veya rayiç bedele uygun taşınmazlar verilmesini, dava konusu taşınmazın 6292 sayılı Kanun kapsamında olmadığının değerlendirilmesi halinde müvekkillerinin uğradığı zararın TMK’nın 1007. maddesi gereğince davalı tarafça ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 22.02.2016 harç tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini 759.520,00 TL arttırarak 764.520,00 TL’ye çıkarmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne, 764.520,08 TL"nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, dava tarihinden itibaren kabul edilen miktara yasal faiz işletilmesine, davacı yanın diğer taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Yazlık mahallesi 665 parsel sayılı taşınmaz İskan Kanunu uyarınca verilen 11.11.1951 tarih, 5, 110 ve 33 ve gittisi 08.08.1966, 43,162 30 sayılı ve 29.800 m² yüzölçümlü tapu kaydı ile kayıtlı iken 2/B kapsamında kalması ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ile ... Genel Müdürlüğü arasında imzalanan 8.11.1991 tarihli protokol kapsamında kalması nedeniyle ölü İbrahim ... mirasçılarının kullanımında olduğu belirtilerek tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacıların Hazine adına oluşan tapu kaydının iptali istemi ile açtığı ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/168 E. - 1998/606 K. sayılı dosyasında davacıların davasının reddine karar verilmiş ve hüküm 11.09.2000 tarihinde kesinleşmiştir. Daha sonra ... Yönetimince açılan ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.02.2012’de kesinleşen 2009/425 E. - 2010/273 K. sayılı kararı ile taşınmazdaki 2/B ve kullanım şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmiş, bu yargılama devam ederken taşınmazın vasfı idari yoldan ... olarak değiştirilmiştir.
Mahkemece, davacıların terditli talepleri hakkında herhangi bir karar verilmemiş, TMK’nın 1007. maddesine göre açılan davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu talep için zamanaşımı süresinin dolduğu dikkate alınmamıştır.
TMK’nın 1007. maddesinde düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan dolayı açılacak davalar için kanunda özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Ancak, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” şeklindeki kanuni düzenlemenin bir gereği olarak uygulama ve öğretide kanunen özel bir zamanaşımı süresi öngörülmeyen alacak veya tazminat davaları 10 yıllık genel zamanaşımına tâbi tutulmuştur. Bu nedenle, eldeki davada tapu sicilinin tutulmasından doğduğu iddia edilen zararın tazmini istendiğine ve bu tazmini alacakla ilgili kanunda aksine bir hüküm bulunmadığına göre, bu zarar alacağının da, 6098 sayılı BK"nın 146. maddesinde öngörülen 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tâbi olduğunun kabulü gerekir.
Açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; doğduğu iddia edilen zarar, davacıların mirasbırakanlarına ait İskan Kanunu uyarınca oluşturulan tapuya dayanılarak, kadastro tespiti sonucu Hazine adına oluşturulan tarla nitelikli tapu kaydının iptaline ilişkin açılan davanın reddine ilişkin ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/168 E. - 1998/606 K. sayılı kararının kesinleştiği 11.09.2000 tarihinde ortaya çıkmıştır. ... Yönetiminin açtığı ve 13.02.2012’de kesinleşen dava, taşınmazın niteliğinin değiştirilmesine ilişkin olduğundan ve davacıların mülkiyet durumunu etkilemediğinden, bu davanın zamanaşımı süresinin başlangıcına bir etkisi bulunmamaktadır. Davacıların olası zararı 11.09.2000 tarihi itibarıyla oluşmuş, eldeki dava ise 13.03.2015 tarihinde yani 10 yıllık genel zamanaşımı süresinden sonra açılmıştır. Davalı Hazine süresinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Bu itibarla, mahkemece değinilen hususlar gözetilerek, 1007. madde uyarınca açılan tazminat davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Ayrıca, davacıların dava dilekçesinde 6292 sayılı Kanundan kaynaklanan talepleri olmasına ve bu taleplerin 1007. maddeye göre tazminat talebinden öncelikli olmasına rağmen, mahkemece davacıların bu talepleri hakkında hüküm kurulmamıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesinde, “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi mevcuttur. Buna göre, mahkemece, davacıların her bir talebi hakkında ayrı ayrı olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken davacıların 6292 sayılı Kanundan kaynaklanan taleplerinin değerlendirilmemiş olması da doğru bulunmamış ve hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ. Yukarıda açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/04/2019 günü oy birliği ile karar verildi.