2. Hukuk Dairesi 2021/7208 E. , 2021/8370 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve tazminatlar ile kabule göre de yoksulluk nafakasına süresiz olarak hükmedilmesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-karşı davacı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.
2-İlk derece mahkemesince taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda davalı-karşı davacı erkek yönünden; "İstemiyorum, zorla mı, alın götürün başımdan" diyerek kadını yanından gönderdiği ve kadını gönderdikten sonra da barışmak için çaba göstermediği vakıalarının, davacı-karşı davalı kadın yönünden ise; erkeğe hitaben “Gözlerini oyarım" dediği, erkeğe hakaret ettiği, evlendikten sonra kişisel bakımına dikkat etmediği ve Fransa"daki yaşam tarzını umduğu gibi bulamadığı ve Fransa"da kalmak istemediği yönünde yakındığı vakıalarının ispatlandığı gerekçesiyle boşanmaya sebebiyet veren olaylarda her iki tarafın eşit kusurlu olduğu belirtilerek karşılıklı davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş, hükme karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesince erkeğin kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarının yanında erkeğin ayrıca kadının anneannesine parmakla ikazda bulunarak "Bana bak lan, bana bak" şeklindeki sözlerle saygısızca davranışlar sergilediği vakıası kusur olarak yüklenmiş, kadına yüklenen kusurlardan ise evlendikten sonra Fransa"daki yaşam tarzını umduğu gibi bulamadığı ve Fransa"da kalmak istemediği yönünde yakınmada bulunduğu vakıasının ispatlanamadığından kadına kusur olarak yüklenemeyeceği belirtildikten sonra sonuç olarak, "İstemiyorum, zorla mı, alın götürün başımdan" diyerek kadını ortak konuttan kovan, kadını gönderdikten sonra barışmak için çaba göstermeyen ve kadının anneannesine parmakla ikazda bulunarak "bana bak lan, bana bak" şeklinde saygısız söylemlerde bulunan davalı-karşı davacı erkeğin, erkeğe “Gözlerini oyarım" diyen, erkeğe hakaret eden ve evlendikten sonra kişisel bakımına dikkat etmeyen davacı-karşı davalı kadına nazaran boşanmaya sebebiyet veren olaylarda daha ağır kusurlu olduğu belirtilerek davacı-karşı davalı kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmiş, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası artırılmış, davalı-karşı davacı erkeğin ise tüm istinaf istemleri esastan reddedilmiş, hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından temyiz edilmiştir. İlk derece mahkemesince davalı-karşı davacı erkeğe yüklenen ve bölge adliye mahkemesince de gerçekleştiği kabul edilen erkeğin kadını Fransa"da bulunan ortak konuttan gönderdikten sonra barışmak için çaba göstermediği vakıasının somut olayda ortak yaşamdan kaçınma olarak değerlendirilmesi gerektiği de dikkate alındığında her iki tarafın da bölge adliye mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları uyarınca boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekirken, yazılı şekilde davalı-karşı davacı erkeğin ağır, davacı-karşı davalı kadının ise daha az kusurlu olduklarının kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3-Yukarıda (2.) bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu olup, eşit kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemez. Davacı-karşı davalı kadın yararına Türk Medeni Kanunu"nun 174/1-2 maddesi koşulları somut olayda oluşmamıştır. O halde davacı-karşı davalı kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
4-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz (TMK m. 175). Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücü ve isteklerinin göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Yasal olarak yoksulluk nafakasının, toptan veya durumun gereklerine göre aylık irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir (TMK. m. 176/1). Toplanan delillerden, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiş ise de tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre ve yaşları da dikkate alındığında kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 176/1. maddesi nazara alınarak, hakimin takdir yetkisi çerçevesinde yoksulluk nafakası yönünden bir defaya mahsus olmak üzere "Toptan ödeme" yönünde karar verilip verilemeyeceği hususu değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi hükmünün yukarıda (2.), (3.) ve (4.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukanda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy çokluğuyla karar verildi. 09.11.2021 (Salı)
KARŞI OY YAZISI
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden mahkemece davalı-karşı davacı erkeğe yüklenen "Kadını ortak konuttan gönderdikten sonra barışmak için çaba göstermediği" vakıasının kusur olarak nitelendirilemeyeceği, bu durumda tarafların bölge adliye mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışları uyarınca boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı kadının, davalı-karşı davacı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğu ve hükmün bu nedenle bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyorum.