23. Hukuk Dairesi 2014/3352 E. , 2014/6072 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/12/2013
NUMARASI : 2012/422-2013/436
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul yönelik olarak verilen hükmün katılma yoluyla davacı vekili duruşmasız, davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekilleri Av. M.. K.. ve Av. Ö.. Y.. ile davacı vekili Av. N.. K.."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı kooperatif ortağı iken 09.12.2009 tarihinde ortaklıktan istifa ettiğini, müvekkilinin, kooperatiften, 186.854,67 TL çıkma payı alacağı ile kooperatife ait arsanın değerinden hissesine düşen 40.000,00 TL ve huzur hakkı olarak da 10.500,00 TL alacağı bulunduğunu, 2009 yılı bilançosunun kabul edildiği 10.04.2010 tarihli genel kurul toplantısında, ödemenin 3 yıl içinde, 6 eşit taksit halinde yapılacağı şeklinde erteleme kararı alındığını, erteleme kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, toplam 237.354,67 TL alacağın davalıdan faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, erteleme kararı alındığı için çıkma payı alacağın muaccel olmadığını, çıkma payı dışında arsa payı bedeli olarak ortaklara ödeme yapılmasının yasal dayanağı bulunmadığını, hiç bir yöneticinin huzur hakkını fiilen almadığını, fiilen taşeron gibi inşaatı yürüten üye S.. K.. ödendiğini, sayman üye olan davacının bunu bildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizce, çıkma payına ilişkin alacağın, dava sırasında ödenmekle konusuz kaldığı ancak işlemiş faiz borcunun tespit edilip, hüküm altına alınmasının gerektiği, davacının huzur hakkına ve arsanın değerinden davacıya düşen paya ilişkin alacak kalemleri yönünden gerekçe bulunmadığı gibi eksik inceleme yapıldığı, davacı vekilinin bilirkişi raporlarına itirazların değerlendirilmediği gerekçesiyle bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, alınan ek bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, yeni üyenin alındığı 29.11.2010 tarihinde çıkma payının tamamının muaccel olduğu bu tarihten itibaren çıkma payı alacağına faiz talep edilebileceği davalı vekilince davacı dahil hiçbir üyeye huzur hakkı ödenmediğini kabul edildiğinden davacının yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı dönem için 10.500,00 TL huzur hakkı alacağı bulunduğu, arsa değerinden davacıya düşen paya ilişkin talebin davalı kooperatif anasözleşmesinde bu konuda hüküm bulunmadığından talebin yerinde olmadığı gerekçesiyle, asıl alacak yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 5.705,74 TL işlemiş temerrüt faizi alacağı ile 10.500,00 TL huzur hakkı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının arsa payına ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, katılma yoluyla davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Davalı vekilini temyiz dilekçesi, davacı vekiline 14.02.2014 günü tebliğ edilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından HUMK"nın 433. madesinde öngörülen 10 günlük yasal temyiz süresi geçiridikten sora, 27.02.2014 günü harcı yatırılıp, temyiz defterine kaydı yapılarak, katılma yolu ile temiz edilmiştir.
01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı"ndı, bu gibi hallerde Yargıtay tarafından da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden, davacı vekilinin kaltımla yolu ile temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
3-Dava, istifa eden davacının çıkma payı alacağının,ayrıca huzur hakkı alacağının ve arsanın değerinden hissesine düşen alacağın tahsili istemlerine ilişkindir.
Ana sözleşmenin 13. maddesi uyarınca her ortak hesap senesi sonundan en az bir ay önce yönetim kuruluna yazı ile bildirmek suretiyle ortaklıktan çıkabilir. İstifa tarihi nazara alındığında davacı ancak 2010 yılının bilançosunun görüşüldüğü tarihten sonra çıkma payını talep edebilir. Ne var ki davacı yerine yeni ortak alındığından alacak bu tarihte muaccel olmuştur.
Mahkemece, dava açıldığında muaccel olmayan 186.858,00 TL çıkma payı ve 5.705,74 TL temerrüt faizi yönünden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesi, dava tarihi itibariyle muaccel olan huzur hakkı alacağı yönünden ise, davalının dava açılmasına sebebiyet verdiği gözetilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Bunun yanında, hüküm altına alınan 5.705,74 TL alacak kaleminin faiz alacağı olduğu gözardı edilip, BK"nın 104/son (6098 Sayılı TBK 121) maddesi hükmüne aykırı olarak faize faiz işletilmesi sonucunu doğuracak şekilde, hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin katılma yolu ile temyiz isteminin süre yönünden reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.