17. Hukuk Dairesi 2016/6504 E. , 2017/790 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı TMSF vekili, borçlu hakkında 6183 sayılı Yasa uyarınca takip başlattıklarını, takipleri sonuçsuz bırakmak için borçlunun adına olan ... Sistem AŞ’ndeki hisselerini 21.05.2007 tarihinde düşük bedelle davalı ..."e devrettiğini belirterek borçlu ve diğer davalı arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı borçlu vekili, dava koşullarının oluşmadığını ve reddini istemiştir.
Davalı ..., borçlunun borcu olduğu konusunda bilgisi olmadığını, hisse senetlerini nominal değerleri üzerinden satın aldığından haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, yapılan hisse devirlerinin rayice uygun olduğu ve davalı ..."in kötü niyetli olduğu ispatlanmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin 4.5.2015 tarih 2013/20254 Esas, 2015/6448 karar sayılı bozma ilamında özetle, davanın, 6183 sayılı Yasa’nın 23-24 maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkin olduğu; davacı vekilinin temyiz istemi süresinde yapılmadığından bahisle 18.09.2013 tarihli ek karar ile dilekçenin reddine karar verildiği, bu kararında yasal süresi içerisinde temyiz edildiği, UYAP kaydına göre kararın 04.07.2013 tarihinde tebliğ edildiği dosya içerisindeki tebligat parçasında tebligatın 02.07.2013
tarihinde yapıldığının görüldüğü, Mahkemece, kayıtlarda yer alan bu çelişkinin giderilerek ,gerçek tebliğ tarihi tespit edildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken ,eksik inceleme ile temyizin süreden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gereğine değinilmiştir.
Mahkemece 14.12.2015 tarihli ek kararla ;yerel Mahkeme kararının davacı vekilinin daimi çalışan ... imzasına 2.7.2013 tarihinde tebliğ edildiği temyiz isteminin 15 günlük yasal süre geçirilerek yapıldığı gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz isteminin HUMK’nun 432/4 madde gereğince reddine karar verilmiş; 14.12.2015 tarihli ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 6183 Sayılı AATUHK’nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının temyiz isteminin süresinde olmadığı gerekçesiyle ek kararla temyiz isteminin süre yönünden reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 11.,Avukatlık Kanunun 41., ve HMK’nun 73 maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur. 7201 Sayılı Tebligat Kanunun 17.maddesinde “belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatının icra edenler o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ, aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerininden birine yapılır denilmektedir. Tebligat Tüzüğünün 23 ve ve Tebligat Kanununun Uygunlamasına Dair Yönetmeliğin 29 maddesinde muhatabın geçici olarak başka yere gittiğinin belirtilmesi durumunda tebliğ memurunun, muhatabın hangi sebeple adresten geçici ayrıldığını, beyanda bulunanın adı soyadı ile sıfatını tebliğ tutanağına yazacağı, tebliğ tutanağını beyanda bulanana imzalattıracağı ve tebliğ evrakının bayanda bulunana vereceği, beyanda bulunanların beyanlarını imzadan kaçınmaları ve tebliğ almaktan imtina etmeleri halinde bunu yazarak imzalayacağı ve tebliğ olunacak evrakı o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti üyesinden birine yada kolluk amiri veya memuruna imza karşılığında teslim edeceği ve teslim ettiği kişinin adresinini içeren ihbarnameyi gösterilen adresin kapısına yapıştıracağı belirtilmiştir.
Somut olayda 9.4.2013 tarihli yerel mahkeme kararının 2.7.2013 tarihinde davacı ... Sigorta Fonu vekili Av. ... adına TMSF evrak memuru ... imzasına tebliğ edildiği, kararın davacı vekili tarafından
18.7.2013 tarihinde temyiz edildiği anlaşılmaktadır. 2.7.2013 tarihli tebligatın (avukatın adreste olup olmadığı, adreste yok ise hangi nedenle adresten ayrıldığı yazılı değildir) yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere uygun yapılmadığı, davacı vekilinin yerel Mahkeme kararını Uyap üzerinden (Uyaptaki tebligat tarihi de 4.7.2013 olduğu)4.7.20013 tarihinde öğrendiği dolayısıyla 18.7.2013 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla Mahkemenin 18.9.2013 ve 14.12.2015 tarihli ek kararlarının bozularak (kaldırılarak) davacının temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmiştir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.12.2012 Tarih 2012/19-580 Esas 2012/105 Karar, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.3.2009 Tarih 2009/5-56 Esas 2009/70 Karar, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 22.4.2015 Tarih 2015/7085 Esas 2015/11009 Karar, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 29.4.2004 tarih 2003/11400 Esas 2004/4285 Karar sayılı ilamları da aynı doğrultudadır.)
Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Dosya kapsamınden dava konusu hisse senetlerinin satış tarihindeki değeri ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer arasında misli fark bulunmamakla birlikte davacı tarafından sunulan gazete ve ekonomi dergilerindeki yazılardan davalı 3.kişi ...’un borçlunun yeğeni ... ile birlikte 1995 yılından beri dava konusu hisseleri devredilen ... Sistem Yazılım Danışmanlık AŞ’de birlikte çalıştıkları, davalı ...’un anılan şirkette Genel Müdür vekili olarak görev yaptığı anlaşıldığından davalı ...’in borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu 21.5.2007 tarihli tasarrufun İİK’nun 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğunun kabulü gereklidir. Ticaret Sicil kayıtlarından 15.11.2007 tarihinden sonra dava konusu şirketin hisselerinin ... Holding AŞ. ve anılan şirketin ortakları gerçek kişilere devredildiği anlaşıldığından öncelikle Mahkemece davalı 3.kişi ...’un dava konusu hisseleri devrettiği kişi veya şirketinin tespiti ile davacıya bu konuda seçimlik hakkı hatırlatılarak dava dışı 4.kişi veya şirketi davaya dahil edip etmeyeceği veya davalı 3.kişi ... hakkındaki davasının İİK’nun 283/2 madde gereğince bedele dönüştürüp dönüştürmediği sorularak, davalı 4.kişinin davaya dahil edilmesi halinde dahili dava dilekçesi ve duruşma gününü 4.kişiye tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması bildireceği delillerin toplanması ve
sonucuna göre karar verilmesi; 4.kişinin davaya dahil edilmemesi halinde davalı 3. ... hakkındaki davanın bedele dönüşmesi nedeniyle davalı ...’un dava konusu hisseleri elden çıkardığı tarihteki değeri yönünden bilirkişiden alınacak ek rapor doğrultusunda davacının takip konusu alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak davalı ...’un nakten tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkemenin 18.9.2013 ve 14.12.2015 tarihli ek kararlarının bozularak (kaldırılarak) 9.4.2013 tarihli hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 31.1.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.