Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/3554
Karar No: 2015/6454
Karar Tarihi: 30.04.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/3554 Esas 2015/6454 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/3554 E.  ,  2015/6454 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : MANAVGAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 14/11/2013
    NUMARASI : 2012/491-2013/713

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı Gıyasettin tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davacı, 608 ada 14 parsel sayılı taşınmazda ... Evleri Sitesinin yapımı için davalıların ortağı olduğu ... Yapı Ltd. Şti. ile 26.12.2007 tarihinde sözleşme yaptığını, şirketin verilen talimatlar dışına çıkması ve iskan ve o tarihte vekille ilgili bazı problemler yaşanması üzerine mahkemelik olduklarını, bu dönemde maddi sıkıntı yaşadığını, davalı Gıyasettin’in maddi destekte bulunacağı, teminat olarak verilecek tapu karşılığında bankadan teminat mektubu alıp kendisine verebileceği telkini üzerine davalı Gıyasettin’in akrabası olan diğer davalı İsmail’i vekil tayin ettiğini, ancak vekâlet görevi kötüye kullanılarak maliki olduğu 608 ada 14 parsel sayılı taşınmazdaki (A) Blok 1 nolu bağımsız bölümün satış suretiyle davalı Gıyasettin’e temlik edildiğini, satışın düşük bedelle yapıldığını, satış bedeli de ödenmediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ve adına tescilini istemiştir.
    Davalı İsmail, davacının yurtdışında yaşadığını, akrabası davalı Gıyasettin’e ait ... Yapı Ltd. Şti’de çalıştığını, aralarındaki güven ilişkisi nedeniyle davacının kendisini vekil tayin ettiğini, daha sonra bu vekâleti kullanıp davacının ... yapı Ltd. Şti.’ye olan borcuna mahsuben dava konusu taşınmazın devrini yaptığını, talimat doğrultusunda hareket ettiğini, davalı Gıyasettin, dava konusu taşınmazı davacının borcuna mahsuben devraldığını, bu nedenle davacı aleyhine icra takibini evin bedelini düşerek 2.000.000. TL üzerinden başlattığını, iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    ./..
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazı davalı İsmail’in diğer davalıya düşük bedelle temlik ettiği, satış bedelinin davacıya verilmediği, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalıların takas iddiasını ispat edemedikleri gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının 03.11.2010 tarihinde, dava konusu 608 ada 14 parsel sayılı taşınmazdaki (A) Blok 1 nolu bağımsız bölümün satış yetkisini içerir vekaletnameyi davalı İsmail’e verdiği, vekilin çekişme konusu 1 nolu bağımsız bölümü 14.12.2010 tarihli akitle satış suretiyle davalı Gıyasettin’e temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve veklet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1.) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    ../...
    Yukarıda açıklanan ilke ve olgular gözetilerek somut olaya bakıldığında, davacı ile dava dışı yüklenici ... Yapı İnşaat Taah. Al. Müh. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 26.12.2007 tarihinde yapılan inşaat sözleşmesi ile, 608 ada 13 (tevhitle 608 ada 14) parsel sayılı taşınmazda konut yapımının kararlaştırıldığı, davalı Gıyasettin’in anılan şirketin temsilcisi olduğu, dosya içindeki tarihsiz tutanak ile anılan taşınmazdaki üç bloktan oluşan sitenin 26.12.2009 tarihinde işveren vekili İ.. D..’ye eksiksiz olarak teslim edildiğinin belirtildiği görülmektedir.
    Öte yandan; Manavgat 1. İcra Dairesinin 2012/1152esas sayılı takip dosyasında; ... Yapı İnşaat Taah. Al. Müh. San. ve Tic. Ltd. Şti. müdürü G.. V..’ün davacı H.. G.. aleyhine 17.04.2012 tarihinde 2.000.000.TL asıl alacak 776.219,18 TL faizi olmak üzere toplam 2.776.219,18 TL alacak için 26.12.2007-27.12.2007 tarihli inşaat sözleşmesine ve 09.03.2009 tarihli tutanak ve teslim tutanağına istinaden takip başlattığı, 05.11.2012 tarihinde davacının borcu vekilinin ödediğinden bahisle borca itiraz ettiğinden aynı tarihte takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 6. maddesi hükümleri gereğince; taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu açıktır.
    Somut olayda, davacı ile davalı Gıyasettin arasında inşaat yapımına dair sözleşme yapıldığı, davacı adına vekili dava dışı İ.. D..’nin inşaat işinden dolayı eksiksiz olarak konutları teslim aldığına dair tutanak imzaladığı, ancak davacı ile dava dışı vekili İ.. D.. arasında Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan tapu iptali ve tescil davaları olduğu, eldeki davada ise, davacının çekişme konusu taşınmaz temliki bakımından vekili davalı İ.. V..’ün vekalet görevinin kötüye kullandığı iddiasını ispat ettiğini söyleyebilme imkanı yoktur. Başka bir deyişle, davacının, vekili davalı İsmail’in kendi talimatına uygun davranmadığını, vekilinin sadakat ve özen borcuna aykırı hareket ettiğini tanık bildirmek suretiyle ispat edemediği kuşkusuzdur.
    Hâl böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
    Davalı Gıyasettin’in bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi