19. Hukuk Dairesi 2017/5536 E. , 2019/5115 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülmekte olan menfi tespit davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Ankara BAM 21. Hukuk Dairesi tarafından verilen istinaf talebinin esastan reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacı aleyhine davalı banka tarafından Kayseri 3. İcra Müdürlüğü 2012/7707 esas sayılı dosya ile 50.000,00 TL bedelli senetten dolayı icra takibi başlatıldığını, bu takipten dolayı davacının maaşından haciz yoluyla kesintiler yapıldığını, ancak senedin şekil şartlarında eksiklik bulunduğunu, davacının imzasının olması gereken yerde bulunmadığını, senet metninini kapsamayan alakasız bir yerde isim ve imzasının bulunduğunu, davacının davalı bankadan kredi çeken asıl borçlu ... kefil olması nedeniyle bu imzanın atılmış olması gerektiğini, davacı açısından bağlayıcı bir kefalet sözleşmesinin bulunmadığını, asıl borçlunun ne kadar kredi kullandığının belli olmadığını, davalının boş olarak imza atılan senedi daha sonradan doldurduğunu öne sürerek davacının söz konusu senetten ve icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, maaşından yapılan kesintilerin faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı banka ile asıl borçlu ... arasında 05/01/2012 tarihli 150.000,00 TL tutarında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve davacı ..."nın da bu sözleşmeye müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imza attığını, söz konusu sözleşmede kullandırılan kredi tutarı ve borçlunun sorumlu oldukları tutarın net ve kesin olarak gösterildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 05/01/2012 tarihi olduğu, bu tarihte 818 sayılı BK"nın hükümlerinin geçerli olduğunu, 01/01/2012 tanzim ve 21/05/2012 vade tarihli bono senedini de aval olarak imzaladığını, savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde , davalı ile dava dışı ... arasında imzalanan 05/01/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinin davacı tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı, kefalet limitinin 150.000,00 TL olduğu, sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın 483 ve devam eden maddeleri hükümlerine göre davacının kefaletinin geçerli olduğu, davacının genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladığı gibi aynı kredi ilişkisi nedeniyle düzenlenen bonoyu da imzaladığı, davacının bonoda bulunan imzasına itiraz etmediği, yalnızca imzanın atılı bulunduğu yer nedeniyle geçersiz olduğunu savunduğu, TTK"nın 701/3. maddesine göre muhatabın veya düzenleyicinin imzaları hariç olmak üzere poliçenin yüzüne atılan her imzanın aval şerhi sayıldığı hükmünün düzenlendiği, aval verenin de TTK"nın 702. maddesine göre asıl borçlu gibi sorumlu olduğu, TTK"nın 778/3. maddesi yollaması nedeniyle TTK"nın 701 ve 702. maddelerinin bono yönünden de uygulanması gerektiği, bu nedenle davacının bononun sol yan kısmına attığı imzanın bononun geçerliliğine bir etkisinin bulunmadığı, davacının aval veren olarak imzaladığı 50.000,00 TL bedelli bononun kefalet miktarı sınırı içinde kaldığı, bizzat davacıdan yapılan tahsilatların mahsubu sonucu davacının kefaletinin 121.391,44 TL"lik miktar yönünden devam ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, TTK"nın 701/3 maddesine göre bononun ön yüzünde bulunan muhatap ve düzenleyen dışındaki imzalar aval şerhi sayılır hükmüne göre takip dayanağı senetteki aval şerhine ilişkin davacı imzasının yerinin geçerliliğe bir etkisi olmadığı,davacının avalist olarak imzaladığı senedin davalı bankanın dava dışı borçlu ..."nun bankaya olan kredi borcunun teminatı olduğu ve anılan borçlunun dava tarihi itibarı ile 1.556.392,81 TL borcu bulunduğu, davacı kefilin kefalet sorumluluğunun da 121.391,44 TL üzerinden devam ettiği, senet bedelinin istenebilir halde olduğu gerekçesiyle davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan hükmün ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 13/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.