
Esas No: 2014/6684
Karar No: 2014/6051
Karar Tarihi: 29.09.2014
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/6684 Esas 2014/6051 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 31/12/2012
NUMARASI : 2009/423-2012/785
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı şirket arasında 21.02.2006 tarihli bireysel krediler ekspertiz hizmet sözleşmesi yapıldığını, dava dışı M..Ş.... tarafından, müvekkili bankanın Topçular Şubesinden kullanılmak istenen konut kredisinin teminatı olarak gösterilen Bakırköy ......Mah. 9 Parsel sayılı taşınmazda, 12 no"lu çatı arası piyesli meskenin ekspertiz raporunun 05.05.2006 tarihinde davalı şirketçe tanzim edildiğini, anılan raporda dava konusu daireye 500.000,00 TL değer takdir edildiğini, bu raporda diğer davalıların değerleme uzmanı ve proje geliştirme uzmanı olarak imzalarının bulunduğunu, bu rapor esas alınarak dava dışı M.. Ş.. bu taşınmaz ipotek alınmak suretiyle 400.000,00 TL kredi kullandırıldığını, söz konusu kredinin ödenmemesi üzerine kredi borçlusu hakkındaki hesabın kat edilerek, ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle takibe başlandığını, kıymet takdirinde taşınmazın değerinin 350.000,00 TL olarak belirlendiğini, bu değere itiraz edildiğini ancak, itiraz sonucunda aynı miktarda değer biçildiğini, taşınmazın 16.06.2008 tarihinde 190.500,00 TL bedelle 3. kişiye satıldığını, harçlar düşüldükten sonra dosyadan 164.939,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin karşılanamayan 217.289,00 TL alacağı bulunduğunu, bu miktar için rehin açığı belgesi alındığını, kredi borçlusu ve kefilden, adres ve mal varlığı itibariyle bu alacağın tahsili imkânı bulunmadığını, davalıların basiretli davranmamalarının müvekkilinin fazla kredi vermesine sebep olduğunu, tüm davalıların sermaye piyasası mevzuatı gereği hatalı ve eksik tespitlerinden dolayı sorumlu bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 50.000,00 TL"nin kredi alacağına işleyen yıllık 16,68 oranındaki faizi ile davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş, 06.06.2012 tarihli ıslah dilekçeyle tazminat miktarını 173.660,06 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı İ.. Ş.., davanın haksız olduğunu savunarak, reddini istemiştir.
Diğer davalılar vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin tarafının müvekkili şirket olduğunu, bu nedenle müvekkili M.. B.. "a husumet yöneltilemeyeceğini, sözleşme ile davalı şirketin değerlendirme raporunun kredi teminatı için değil, kullandırılan kredinin miktarının tespiti için yapıldığını, davacı bankanın yeterli teminatları almadığını, zarara uğramasına kendi kusurlu hareketiyle sebep olduğunu, ayrıca bakiye alacağı için takip yapması gerektiğini, aciz vesikası almadan bu davayı açamayacağını, satış aşamasında taşınmazın değerinin üzerindeki hacizler nedeniyle düşük kaldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu sözleşmenin davacı ile davalı şirket arasında yapılması nedeniyle diğer davalılara bu sözleşmeye dayanılarak husumet yöneltilemeyeceği, davacının kredi vermesine esas alınan ekspertiz raporunda, ipoteğe esas olacak daire değeri 500.000,00 TL olarak belirlenmişse de, yapılan icra satışı aşamasında dairenin gerçek değerinin 350.000,00 TL olduğunun belirlendiği, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde, ipotek konulan dairenin ekspertiz tarihindeki değeri bilirkişi kurulunca 325.000,00 TL olarak belirlenmişse de davacının icra satış aşamasında belirlenen 350.000,00 TL değeri kabul ettiğinden bu değerin davanın çözümünde esas alındığı, bu değer esas alındığında, davalı şirketin bildirdiği değer ile gerçek değer arasında 150.000,00 TL miktarında bir fark bulunduğu,sözleşme hükümleri dikkate alındığında gerçeğe aykırı değer belirlenmesi halinde doğan banka zararının rapor tanzim eden şirket tarafından tazmin edilmesi hususu yer almakta ve tazmin gerekmekteyse de, davacı bankanın bu eylemden dolayı zarara uğrayıp uğramadığının tespitinin zorunlu olduğu, her ne kadar alınan bilirkişi raporlarında zararın davalı şirketçe fazla değer biçilmesinden ve davalının kusurundan kaynaklandığı belirtilerek zararın tazmini hususunda görüş bildirilmişse de, bu görüşe mahkemece katılınmasının mümkün olmadığı, kredi borcunun ödenmesinde temerrüte düşüldüğü ve davacı bankanın kredi hesabını kat ettiği tarihi itibariyle davacı bankanın ipotek borçlusundan olan alacağı bilirkişi raporlarında 315.704,15 TL olarak saptandığı, dolayısıyla davacı bankanın da kabul ettiği gibi, ipotekli taşınmazın satış tarihindeki 350.000,00 TL olarak belirlenen değerinin bu tarih itibariyle banka alacağını karşılar nitelikte olduğu, davacı bankanın alacağının tamamının tahsil edememesinin taşınmaza davalı tarafından yüksek değer biçilmesi olmadığı, bankanın temerrüt tarihi itibariyle doğan alacağını o tarih itibariyle ipotekli taşınmazın karşılar nitelikte bulunduğu, taşınmazın gerçek değerinin altında satılması ve bu nedenle bankanın alacağının tamamını tahsil edememiş olmasından, davalı şirketin sorumlu tutulmasının hakkaniyet ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, diğer yandan davacı bankanın zarara uğramasına taşınmazın icra yoluyla gerçek değerinin altında satılması ve davacı bankanın kredi verirken alması gereken yan teminatların yetersizliğinin neden olduğunu, davalı bankanın uygulamak zorunda olduğu kurallar gereğince almak zorunda olduğu yan teminatların alınmasında kusurlu bulunduğu gerekçesiyle, davalı İ.. Ş.. ve M.. B.. hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine, davalı şirket hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.