11. Hukuk Dairesi 2015/12901 E. , 2016/1588 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ...FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
.
Taraflar arasında görülen davada... Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/05/2015 tarih ve 2010/145-2015/109 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline ait kalorifer emtiası ve benzer ürün ve satış hizmetleri bakımından tescilli 2005/06711 sayılı "..." markası bulunduğunu, davalıların müvekkili ile aynı alanda ticari faaliyet gösteren rakip firmanın... bayiliğini yaptığını, davalılara ait işyerinde yapılan arama ve el koyma işleminde müvekkiline ait markanın izinsiz ve yasalara aykırı olarak kullandığına dair kataloglar ve satış faturaları tespit edildiğini, bu nedenle davalılar hakkında ceza davası açıldığını, davalıların müvekkilinin tescilli markasıyla aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer ibare altında taklit ürünleri satışa arz etmesi ve müvekkilinin tescilli markasıyla iltibaslar yaratacak derecede benzer ibareleri kullanmasının müvekkilinin 556 sayılı KHK"dan kaynaklanan haklarına açıkça tecavüz teşkil eden fiiller olup aynı zamanda TTK "nın 57/5 maddesine göre haksız rekabet fiilleri olduğunu ileri sürerek, markaya tecavüzün durdurulmasına, men"ine, 5.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkili ..."nin arama yapılan işyerinin sahibi, diğer müvekkilinin ise işyeri çalışanı olduğunu, işyerinde İngilizce kataloglar bulunması nedeniyle manevi tazminat istenmesi KHK"ya aykırı olduğunu, "..." adlı markanın müvekkili ..."nin ortağı olduğu İngiltere merkezli ... Ltd. tarafından İngiltere ve ...nezdinde tescil edildiğini, halen tüm dünyada kullanıldığını, bu marka altında ürettikleri ürünün dizaynına ilişkin tasarım tescillerine sahip olduğunu, müvekkilinin tasarımının "..." markasıyla satışlarının sadece yurt dışında yapıldığını, ürünün Türkiye"de "..." markası ile satıldığını, davacının müvekkilinin ortağı olduğu şirketlere ait marka ve tasarımlara üretim yaparken markanın Türkiye"de tescilli olmamasından yararlanarak markayı kendi adına tescil ettirdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ceza dosyasındaki 12.09.2011 tarihli bilirkişi raporunda, davalı ..."nin ... şirketlerinin ortağı olduğu, davacı ibareyi 02.03.2005 tarihinde tescil ettirmiş ise de adı geçen firmaların 2003 yılından beri markayı kullandıklarının rapor edildiği, ceza mahkemesi dosyası içinde bulunan 10.02.2010 tarihli tutanak incelendiğinde, işyerinde katalogların ve faturaların tespit edildiği, ekte bulunan faturalarda yer alan ürünlerin markalarının mevcut olmadığının görüldüğü, ceza mahkemesince faturalara konu olan malların ele geçirilememesi nedeniyle sanıkların bu şekilde üretilmiş ürünleri satışa arz ettiğinin sabit olmaması nedeniyle beraatlerine karar verildiği, davacının "..." markası yönünden açtığı 2011/14E sayılı davanın reddedildiği ve red kararının onanarak kesinleştiği, davalı ..."ün işyeri çalışanı olup ele geçirilen katalog ve faturalarda dava konusu markanın kullanılmış olduğuna dair herhangi bir ibarenin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, markaya tecavüzün durdurulması, men"i ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın redddine karar verilmiştir.
Dairemizin 24.03.2014 gün 2013/16123E-2014/5691K sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşen ...Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kararıyla dava konusu 2005/06711 sayılı "... ..." markası üzerinde davacının öncelik ve üstün hak sahibi olduğu belirlendiğine göre, mahkemenin uyuşmazlık konusu marka üzerinde davalı ..."nin ortağı olduğu dava dışı ...firmalarının öncelik hakkı sahibi olduğuna dair gerekçesi isabetli değildir.
Ayrıca dava tarihi itibariyle yürürlükte olan mülga BK 53. maddesi uyarınca hukuk hakimi ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı olmayıp ancak kesinleşen ceza mahkemesi kararında sabit olan maddi vakıalar hukuk hakimini bağlar. Somut uyuşmazlıkla ilgili ceza davası kararı delil yetersizliğine ilişkin beraat hükmü niteliğinde bulunduğuna göre BK 53. maddesi uyarıca hukuk hakimini bağlamaz.
Yine, karar gerekçesinde yer alan aynı mahkemenin 2011/14 E sayılı dava dosyasındaki uyuşmazlık ile dava konusu uyuşmazlığın hukuki konuları birbirinden farklı olduğundan işbu davada dikkate alınması da mümkün değildir.
Bu durumda, davacının davalılarca markasının işyerindeki kataloglar vasıtasıyla, markanın kapsadığı ürünlerin satışının teklifine yönelik ve yine aynı şekilde bu satışların gerçekleştiğine dair irsaliyeli faturaya dayalı ihlal iddiası bakımından sözkonusu faturalar ve kataloglar getirtilip incelenerek uyuşmazlığın çözümü gerekirken bu şekilde bir inceleme yapılmaksızın eksik incelemeye dayalı olarak yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 17/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.