Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/9101
Karar No: 2016/1571
Karar Tarihi: 16.02.2016

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/9101 Esas 2016/1571 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2015/9101 E.  ,  2016/1571 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen davada ... Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/12/2013 tarih ve 2005/301-2013/332 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi asıl ve birleşen davalarda davacılar vekillleri, davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 12/01/2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan asıl davada davacı ... vekili Av. ..., birleşen davada davacı ... Sis. Müs. A.Ş. vekili Av. ... ..., davalı asil ... ve vekili Av. ..., davalı asil ... ve vekili Av. ..., davalı ..., ..., ... vekilleri Av. ... ve Av. ..., davalı ... vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, ..."nin 25.05.2004 tarihli kararı ile davacı şirketin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin Fon tarafından devralındığını, 2000 yılında yönetim kurulu üyesi ve denetçi olarak görev yapan davalıların şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiklerinin 10.06.2005 tarihli denetçi raporu ile belirlendiğini, grup şirketlerine kesilen faturaların "hizmet bedeli" açıklamasından başka bir açıklama içermediğini, bu durumun Kurumlar Vergisi Kanunu"na aykırı olduğunu, yine davacı şirket adına kullanılan kredinin herhangi bir teminat aranmaksızın grup şirketi olan ... AŞ"ye aktarıldığını, grup şirketinin sermaye artırımına iştirak edilmesine rağmen taahhüt edilen sermayenin geç ve eksik ödendiğini, davalıların açıklanan biçimlerde yasa ve anasözleşme ile kendilerine yüklenen görevleri gereği gibi yerine getirmediklerini, şirketi zarara uğrattıklarını ileri sürerek, şimdilik 5.100 TL"nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 29.8.2005 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 7.988.082 TL"ye yükseltmiş, birleşen davada ise taahhüt edilen sermayenin süresinde ödenmemesi nedeniyle şirketin uğradığı zarara karşılık 409.573 TL"nin tahsili talep edilmiştir.
    Davalılar ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ..., ... vekilleri, asıl ve birleşen davaların zamanaşımına uğradıklarını, müvekkillerinin bir kusurları olmadığı gibi davacı şirketin zararının da bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemişler, diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
    Mahkemece, davalıların 2000 yılı itibariyle davacı şirketin yönetim kurulu üyeleri ve denetçileri oldukları, sorumluluk davası açılması koşullarının gerçekleştiği, davacı şirketin, grup şirketlerine yüksek tutarlı hizmet bedeli açıklamalı faturalar keserek zarara uğradığı iddia edilmiş ise de bu işlemlerle igili davacı şirkete herhangi bir vergi cezası kesilmediği, bu işlemler nedeniyle şirketin uğradığı bir zararın bulunmadığı, davacının kullandığı 10.566,921 USD tutarlı krediyi hiçbir teminat aramaksızın grup şirketi olan ...A.Ş"ye aktardığı, aktarılan bu paranın geri ödenmediği, aktarılan paranın tahsili için de davalıların herhangi bir çabalarının olmadığı, bu nedenle davacı şirketin zarara uğradığı, davalıların söz konusu zarardan sorumlu oldukları, iştirak edilen sermaye taahhüdünün ödenmesinde temerrüde düşülmekle birlikte davacı şirketten temerrüt faizi istenilmediği, bu nedenle henüz gerçekleşmiş bir zararın bulunmadığı, özkaynaklarını yitiren iştirakler için karşılık ayrılmaması nedeniyle uğranılan bir zararın da kanıtlanamadığı, birleşen davaya konu zararlandırıcı işlemlerin ise 2001 ile 2003 yıllarında gerçekleştiği, davanın ise 2 ve 5 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 18.05.2009 tarihinde açıldığı gerekçesiyle asıl davada, davalılar ... ve ... yönünden tefrikine, diğer davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... yönünden davanın kısmen kabulü ile 6.857.122,50 TL"nin 25.08.2000 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte anılan davalılardan müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istem ile birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilleri, davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekilleri temyiz etmiştir.
    1-Davalılar ..., ..., ..., ... ve ... vekilleri temyiz dilekçesiyle birlikte adli yardım talebinde bulunmuş olup, temyiz dilekçesine eklenen bilgi ve belgelerin incelenmesi sonrasında 6100 sayılı HMK"nın 334. maddesi koşullarının oluştuğu anlaşıldığından mümeyyiz davalılar vekillerinin adli yardım taleplerinin kesin olarak kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre asıl ve birleşen davada davacılar vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    3-Mümeyyiz davalılar vekillerinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Asıl dava, anonim şirketin yönetim ve denetim kurulu üyelerinin fiilleri sonucu ortaya çıkan zararın, mülga 6762 sayılı TTK"nın 336 vd. maddelerine göre tazmini istemine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, davacı şirket tarafından kullanılan kredinin, herhangi bir teminat aranmaksızın grup şirketi olan ...A.Ş"ye aktarıldığı, aktarılan bu paranın geri ödenmediği gibi aktarılan paranın tahsili için davalıların herhangi bir çabalarının da olmadığı, şirketin bu nedenle uğradığı zarardan davalıların sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    6762 sayılı TTK"nın 336 ve 359. maddelerine dayalı olarak şirket yöneticileri ve denetçileri aleyhine açılan sorumluluk davasında, 309. madde hükmü tatbik olunur. Özel hüküm niteliği taşıyan 309. maddenin son fıkrasında yazılı üç türlü zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Sorumlu olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumlu olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran eylemin meydana geldiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu eylem cezayı gerektirir ve Ceza Kanununa göre cezası daha uzun zamanaşımına tabi bulunursa tazminat davasına da o zamanaşımı uygulanır.
    Somut olayda, davalıların yöneticisi ve denetçisi oldukları şirket tarafından kullanılan kredinin herhangi bir teminat aranmaksızın grup şirketine aktarılması ve bu paranın tahsil edilememesi nedeniyle oluşan zarardan davalıların sorumlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de söz konusu kredi, davacı şirketin 24.08.2000 ve 25.08.2000 tarihli kararları ile diğer grup şirketine aktarılmış olup işbu dava ise 25.08.2005 tarihinde açılmış, 29.08.2005 tarihinde ise ıslah edilmiştir. Bu durumda, ıslaha konu miktar yönünden 6762 sayılı TTK"nın 309. maddesinde düzenlenen beş yıllık zamanaşımı süresi geçmiştir. Öte yandan, mahkeme gerekçesinde söz konusu paranın tahsili için davalıların herhangi bir çabalarının olmadığı hususuna da dayanılmış olmakla birlikte grup şirketine aktarılan kredinin hangi tarihte iadesinin gerektiği, iadesi gereken tarihte davalıların yönetici ve denetçi olup olmadıkları, dolayısıyla bir sorumluluklarının bulunup bulunmadığı değerlendirmemiştir. Kuşkusuz, davalıların yönetici ve denetçi oldukları dönemde söz konusu paranın iadesi gerekmekte iken davalılar paranın iadesi için gerekli hukuksal yollara başvurmamışlar ise bu eylem de zarara neden olduğundan zamanaşımı süresi anılan eylem tarihinden itibaren hesaplanacaktır. Ancak, yukarıda değinildiği üzere bu konuda mahkemece bir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. Bu itibarla mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde davalıların zamanaşımı def"ilerinin değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    4-Bozma sebep ve şekline göre asıl davaya yönelik mümeyyiz davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar ..., ..., ..., ... ve ... vekillerinin adli yardım taleplerinin kabulüne, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davacılar vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalılar vekillerinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile asıl davanın mümeyyiz davalılar yararına bozulmasına, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davaya yönelik mümeyyiz davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl davada davacılar temlik alan ..."den alınarak asıl davada davalılara verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi