Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/1334
Karar No: 2017/4470

Terör örgütü propagandası yapmak - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/1334 Esas 2017/4470 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2017/1334 E.  ,  2017/4470 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
    Suç : Terör örgütü propagandası yapmak
    Hüküm : 3713 sayılı Kanunun 7/2, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Hükmedilen cezanın süresi itibariyle koşulları oluşmadığından sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin CMUK’nın 318. maddesi gereğince REDDİNE,
    Tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
    I-İfade özgürlüğü T.C. Anayasasının 26 ve Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına dair Sözleşmenin 10. maddesi ile teminat altına alınmıştır.
    İfade özgürlüğünün kullanımına meşru bir müdahale için;
    1-Müdahalenin kanunlarda öngörülmüş olması,
    2-Ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü, kamu emniyeti, kamu düzeninin sağlanması ve suçun işlenmesinin önlenmesi, sağlığın korunması, ahlakın, başkalarının şöhret ya da haklarının korunması, gizli tutulması kaydıyla alınmış bilgilerin açıklanmalarının engellenmesi ve yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanmasına ilişkin değerlerden bir veya bir kaçını korumaya yönelik olmalıdır.
    3-Müdahale demokratik bir toplumda gerekli bulunmalıdır.
    İfade özgürlüğü terörle mücadele kapsamında en çok müdahale ve sınırlamaya maruz kalan temel haklardandır. Nitekim 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2. maddesindeki propaganda yasağı bu duruma örnek teşkil etmekle birlikte kanun koyucu maddede zaman zaman yaptığı değişikliklerle özgürlüğü genişletmiştir. Bu amaçla 11.04.2013 tarih ve 6459 sayılı Kanunun 8. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu; terör örgütünün propagandası suçunun oluşabilmesi için; örgütün “cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da teşvik edecek şekilde” yapılması zorunlu kılınarak, sınırlamanın AİHS uygun hale getirilmesi amaçlanmıştır. Ancak, aynı Kanunun 7. maddesinin 2. fıkranın b bendinde ise; toplantı ve gösteri yürüyüşünde gerçekleşmese dahi, terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde;
    1-Örgüte ait resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması,
    2-Slogan atılması,
    3-Ses cihazları ile yayın yapılması,
    4-Terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi, şeklindeki fiil ve davranışlar propaganda suçundan cezalandırılacaktır.
    Bu düzenleme ile kanun koyucu herhangi bir unsurun varlığına bağlı olmaksızın bu suçun oluşacağı kabul edilmek suretiyle ifade özgürlüğü parametrelerini dışlayan tipe uygun eylem tanımlaması yapmıştır.
    T.C. Anayasasının 90/son maddesine göre “usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konularda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.”
    Temel hak ve hürriyetlere ilişkin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ekli protokoller Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanmıştır. Anayasal düzenleme karşısında, ifade özgürlüğüne ilişkin Avrupa Sözleşmesinin 10. maddesi bir iç düzenleme şekline dönüşmüştür.
    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de; kişinin hakkı ile toplumun çıkarı ve özellikle kişinin temel ifade özgürlüğü hakkı ve demokratik toplumun terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı kendini korumaya ilişkin meşru hakkı arasında bir denge kurulması ihtiyacını beraberinde getirmektedir (Zana v. Türkiye). Devletlerin terör ile mücadelesinin zorluklarına vurgu yaparak, müdahalenin acil bir toplumsal ihtiyaçtan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, hedeflenen meşru amaca uygun olup olmadığını, devlet yetkililerince ileri sürülen gerekçelerin ilgili ve yeterli bulunup bulunmadığı ortaya konulmalıdır. (Yılmaz ve Kılıç/Türkiye davası)
    Terör ile mücadele kendine özgü bir takım zorlukları barındırdığından devletler bu mücadelede daha geniş bir takdir marjına sahip olduğu kabul edilmekle birlikte terör ile mücadelede bir hukuk rejimidir. Uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerin ihmal edilebileceği bir alan değildir.
    Toplantı veya gösteri yürüyüşünde olsun veya olmasın; yazı veya sözler (atılan slogan, taşınan pankart veya giyilen üniforma) ile verilen mesajın şiddete çağrı, tahrik ve teşvik edici ya da silahlı direnişe ve isyana davet şeklinde veya insanda saldırgan duygular oluşturacak biçimde anlamsız bir nefret yaratarak şiddetin doğmasına uygun bir ortamı kışkırtacak nefret söylemi olup olmadığı değerlendirilmeli, doğrudan veya dolaylı şiddete çağrı var ise sanığın kimliği, konumu, konuşulan yer ve zamanı gibi açık ve yakın tehlike testi bakımından analize tabi tutulmalıdır.
    İfade özgürlüğü sadece memnuniyetle karşılanan zararsız veya önemsiz sayılan insanların kayıtsız kalabileceği bilgi ve fikirler için değil, aynı zamanda demokratik toplumu şekillendiren çoğulculuğun, hoşgörünün ve geniş fikirliliğin doğasında bulunan bir gereklilik olarak saldırgan, şok eden, rahatsızlık veren veya ayrılık yaratabilen fikirler için de uygulanabilmelidir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Sanığın silahlı terör örgütüne üye olma, patlayıcı madde bulundurma, resmi belgede sahtecilik ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından yargılandığı davanın duruşmasında hükmün tefhimi akabinde terör örgütünün kurucusu lehine slogan attığı olayda, eylemin gerçekleştirildiği yer, koşullar ve muhatapları, dinleyici kitlesi ve bu kitleyi harekete geçirme potansiyeli bulunmadığı gibi atılan sloganların verilen mahkumiyet hükmü üzerine duyulan öfke sonucu söylendiği ve bu sözlerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği halde, yasal olmayan gerekçeyle mahkumiyet hükmü kurulması,
    II-Kabul ve uygulamaya göre de;
    a-Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre, sanık hakkında temel ceza tayin edilirken alt sınırdan ayrılınması yerinde ise de; Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK"nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen tehlike ile sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik de göz önünde bulundurularak makul bir cezaya hükmedilmesi gerekirken teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle fazla ceza tayini,
    b-Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile TCK"nın 53/1. maddesindeki bazı düzenlemelerin iptal edilmiş olması nedeniyle bu karar doğrultusunda hüküm kurulmasında zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, üye ..."ın karşı görüşü ve oyçokluğu ile 15.06.2017 tarihinde karar verildi.

    KARŞI OY
    Sayın çoğunluğun, sanığın silahlı terör örgütüne üye olma, patlayıcı madde bulundurma, resmi belgede sahtecilik, 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından yargılandığı davada hükmün tefhimi sonrasında "siz Kürt halkını yok edemeyeceksiniz ve diz çökertemeyeceksiniz biji apo, biji kürdistan" şeklinde slogan atması eyleminde, eylemin gerçekleştiği yer, koşullar ve muhatapları dinleyici kitlesi ve bu kitleyi harekete geçirme potansiyeli bulunmadığı gibi atılan sloganların örgütün cebir şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek övecek veya teşvik edecek nitelikte bulunmadığı, bu sözlerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yönünde olup sayın çoğunluğun bu kararına aşağıdaki gerekçelerle katılmak mümkün olmamıştır.
    3713 sayılı Kanunun 7/2 maddesinde 6459 sayılı Kanunla yapılan ve terör örgütünün propagandasının cebir, şiddet, tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, övecek veya teşvik edecek nitelikte yapılması zorunluluğuna ilişkin değişiklik anılan maddenin a ve b bentlerinde yapılan düzenleme için geçerli değildir. "b" bendinde yer alan örgüte ait işaret veya resimlerin asılması ya da taşınması; slogan atılması; ses cihazları ile yayın yapılması; terör örgütüne ait amblem resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformaların giyilmesi şeklindeki fiiller Kanun koyucu tarafından tehlikeyi somutlaştırmak için yapılmış düzenlemeler olup, bunların varlığı halinde propaganda suçu tamamlanmış olacaktır.
    Propaganda suçunun oluşumu için muhatap alınan kitlenin önemi olmadığı gibi, olay yeri açık yargılama yapılan ağır ceza mahkemesi duruşma salonudur ve sanığın savunma hakkını kullandığından da söz edilemez. Zira duruşma bitilmesinden sonra hükmün tefhim edildiği süreçten sonra sanık tarafından atılı suç işlenmiştir.
    Propagandası yapılan örgüt PKK adlı 30 yılı aşkın süredir öldürme, yaralama, silahlı soygun, yol kesme gibi eylemlerine devam eden silahlı terör örgütü olup uzun süredir eylem ve faaliyeti bulunmayan örgütlerden de değildir.
    Sanık silahlı terör örgütüne üye olma, patlayıcı madde bulundurma, resmi belgede sahtecilik, 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından yargılandığı açık duruşmada mahkum edilmesi üzerine, "siz Kürt halkını yok edemeyeceksiniz ve diz çökertemeyeceksiniz biji apo, biji kürdistan" şeklindeki sloganı duruşma salonu içinde atmış olmakla, 3713 sayılı Kanunun 7/2-b maddesinde yazılı suçun oluştuğu bu nedenle mahkumiyet kararının onanması gerektiği görüşü ile sayın çoğunluğun I nolu bozma düşüncesine iştirak etmiyorum.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi