Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4128
Karar No: 2019/2422
Karar Tarihi: 02.04.2019

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2018/4128 Esas 2019/2422 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2018/4128 E.  ,  2019/2422 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ...... Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi


    KARAR

    A)Davacı İstemi;
    Davacılar vekili asıl dava dosyasının 10/05/2013 tarihli dava dilekçesinde, müvekkillerinin murisi ......"nin davalılar işyerinde meydana gelen iş kazası sonucu 29/12/2004 tarihinde yaşamını yitirdiğini, murisin davalılar ...... A.Ş."de kaza tarihinde net 1000 TL ücretle çalıştığını, söz konusu iş kazasının ......"de yenilemesi yapılan ...... benzin istasyonu inşaatı işyerinde kurulumu yapılan ...... tesisinde davalı .... elemanının tankların bakımını yaparken gerekli emniyet tedbirlerini almadan çalışma yapması ve ...... kaçağına sebebiyet vermesi nedeniyle meydana geldiğini, davalı şirketler ...... A.Ş., .... ve .... arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisinin olduğunu, davalı şirketlerin iş kazalarında meydana gelecek zararlar için ...... ...... sigorta şirketine sigorta yaptırdıklarını, bu nedenle sigorta limitleri içindeki zararın tahsili için sigorta şirketinin de davalı olarak gösterildiğini, iş kazasının oluşumunda murisin kusur ve ihmalinin olmadığını, iş kazasında desteğini kaybeden müvekkillerinin destekten yoksun kalma zararlarının giderilmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı eş ...... ...... için 5.000TL maddi tazminatın 29/12/2004 ölüm tarihinden itibaren, davacı çocuk ...... için 20.000 TL maddi tazminatın da 06/08/2005 doğum tarihinden tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalı ... şirketi için sigorta poliçesinde gösterilen miktarlarda sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve mütesilsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davacılar vekili birleşen ...... 2. İş Mahkemesinin 2014/1024 Esas sayılı dosyasının 29/12/2014 tarihli dava dilekçesinde iş kazasında baba ve kardeşlerini kaybeden müvekkillerinin manevi zararının giderilmediğini belirterek, davalı çocuk ...... için 50.000 TL, davalı kardeşlerin her biri için de 10.000 TL manevi tazminatın ...... ...... Sigorta şirketi için sigorta poliçesinde gösterilen miktarlarda sorumlu olmak üzere davalı ... ...... için 06/08/2005 doğum tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden 29/12/2004 murisin ölüm tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davacılar vekilinin talep artırım dilekçesi vermediği anlaşılmıştır.
    B)Davalı Cevabı;
    Davalı ... İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekili, asıl dava dosyasına cevabında özetle: müvekkili şirketin anahtar teslim sureti ile benzinlik taahhüt ve yapımı işleri ile uğraşan bir şirket olduğunu, olayın meydana geldiği .... işletmeciliğinde bulunan petrol istasyonundaki revizyon inşaat işini üstlendiğini, 20/07/2004 tarihli sözleşme imzaladığını, inşaata başlandığını ve gerekli tüm iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alındığını, diğer üç işçi ile ..."nin günlük çalışmanın bittiği gece şantiyedeki barakada dinlendiği sırada ...... tanklarının bakımı için olay yerine gelen ...."nin teknik elemanı olan......"ın dikkatsiz, tedbirsiz ve kurallara uygun olarak çalışma yapmamasından dolayı patlamalı yangına sebebiyet verdiğini, bu olay nedeni ile...... hakkında ceza mahkemesince de mahkumiyet kararı verildiğini, kazanın gerçekleşmesinde müvekkili şirketin ihmal ve kusurunun bulunmadığını, davacıların maddi manevi tazminat taleplerinin de davalılardan .... tarafından karşılandığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
    Birleşen dava dosyasına cevabında ise özet olarak: davacıların manevi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, istenilen manevi tazminatların ve belirtilen tarihten itibaren işletilecek faizlerin fahiş olduğunu, Yargıtay"ca kabul edildiği üzere manevi tazminatın manevi dengenin yerine gelmesi için kanunun öngördüğü bir telafi şekli olup zenginleşme aracı olmaması gerektiğini beyan ederek birleşen davanın reddini talep etmiştir.
    Davalı .... vekili asıl dava dosyasına cevabında özetle: davacılar ile müvekkili şirket arasında hukuken bir ilişki mevcut olmadığını, haksız fiil ilişkisi mevcut olduğunu bu nedenle (asıl dosyayla talep edilen) destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacıların tazminat taleplerini müvekkili şirket ......, ...... Sigorta, ...... ...... ve ...... A.Ş. yönünden ibranameler vermek suretiyle tükettiklerini, murisin işvereni olan davalı ... İnş. San. ve Tic. A.Ş."nin kusursuz sorumlu olduğunu, iş güvenliği önlemlerini alma yükümlüğünü de tek başına davalı ... şirketinin taşıdığını ve bu nedenle tek başına kusurlu olduğunu beyan ederek davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
    Birleşen dava dosyasına cevabında ise özet olarak: Tüm taleplerin zamanaşımına uğradığını beyan ederek asıl dosyaya yapmış olduğu savunmalarını tekrarla davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
    Davalı .... vekili, asıl dava dosyasına cevabında özetle: davacılar ...... ve ...... ......"ye vekaleten davayı açan ......nin dava ve taraf ehliyetinin bulunmadığını, asıl davaya konu tazminat alacakların zamanaşımına uğradığını, davacıların zararlarının diğer davalılar tarafından tazmin edildiğini, gerekli teknik hesaplamaların yapılarak davacıların maddi zararlarının belirlendiğini ve karşılandığını beyan ederek davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
    Birleşen dava dosyasına cevabında ise özet olarak: müvekkili şirketin sadece davalılardan ...."nin sorumluluk sigortacısı olduğunu, manevi tazminata yönelik taleplerin teminata dahil olmadığını bu yönüyle husumet itirazlarının olduğunu, davacıların manevi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, düzenlenen poliçelerin maddi ve bedeni riskleri teminat altına aldığını, müvekkili şirketin davaya konu taleplerden sorumlu olmadığını, davacıların murisi ......"nin vefatı sonucu sigortalısı davalı .... tarafından 3. kişilere ödenen tazminatlara karşılık davalı ...."ye belirtilen poliçeler kapsamında yapılan maddi tazminat ödemeleri bulunmadığını, bu ödemeler ile müvekkili şirket ve sigortalısı davalı ...."nin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, sorumluluk sigortasında zarar gören 3. kişilerin gördükleri gerçek zararların sigorta limiti dahilinde karşılandığını ayrıca manevi tazminatın davacılar için ekonomik açıdan zenginleşme aracı olmaması gerektiğini, davacıların talep ettikleri manevi tazminat miktarının ve faiz başlangıç tarihinin haksız ve fahiş olduğunu beyan ederek davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
    Davalı .... vekili asıl dava dosyasına yasal süresinden sonra sunduğu cevabında: müvekkili şirket ile davacılar murisi arasında hiçbir şekilde işveren bağı bulunmadan destekten yoksun kalma tazminatı yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, kazanın meydana geldiği petrol istasyonu revizyon inşaatının davalılardan ...... A.Ş."ye anahtar teslimi verildiğini, davacıların taleplerinin zamanaşımına uğradığı gibi olayın gerçekleşmesinde müvekkili şirketin hiçbir kusurunun da bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Birleşen dava dosyasına cevabında ise: manevi tazminat talebine yönelik davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, tazminatın bölünemeyeceği ve kısmi şekilde talep edilemeyeceğini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkının da söz konusu olamayacağını, davacıların taleplerinin de zamanaşımına uğramış olduğunu, davacı çocuk ......"ın dava konusu iş kazasının vuku bulduğu tarihte henüz doğmamış olduğu gibi kaza tarihi itibariyle hukuken davacının bir kişi olarak varlığının söz konusu olmadığını, hukuken var olmayan bir kişinin iş kazasından dolayı manevi acı elem duyduğundan ve manevi zarara uğradığından ve hak ehliyetinden söz edilemeyeceğini, manevi tazminat koşullarının mevcut olmadığını, talep edilen tutarların hem davacıları özendirici hem de davalılar açısından katlanılamaz derecede haksız bir yük oluşturacak şekilde fahiş olduğunu beyan ederek davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
    Mahkemece alınan kusur raporunda; kazanın meydana gelmesinde davalı ... A. Ş"nin %60, davalı ... A. Ş"nin istihdam ettiği dava dışı teknik eleman ......"ın %10, dava dışı ...... ...... Ticaret A.Ş"nin %10, davalı ... A. Ş"nin %10, davalı işveren ...... San. ve Tic. A.Ş"nin %10 oranında kusurlu olduğu, kazalı ..."nin kusursuz olduğunun tespit edildiğini, Davalı ..."nin poliçe kapsamı ve limitiyle sınırlı olmak kaydıyla dava konusu maddi tazminattan sorumlu olduğunun kabul edildiği,
    Kusur raporu ve dosyada bulunan ilk peşin sermaye değerli ödeme kayıtlarına ve ibranameye istinaden alınan 06/12/2016 havale tarih hesap raporu neticesinde davacı eşin 148.019,79 TL , davacı çocuüun 79.574,31 TL maddi zararının bulunduğunnu tespit edildiği ancak, taleple bağlı kalınarak eş için 5.000 TL, çocuk için 20.000 TL maddi tazminata ve yine taleple bağlı kalınarak ... için kaza tarihi yerine 29/12/2004"den itibaren, ... için doğum tarihi 06/08/2005"den itibaren yasal faize hükmedildiğini,
    Somut olayda davacıların desteğinin 24/12/2004 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle vefat ettiği, bu tür davalarda zamanaşımı süresinin 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 125. ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddeleri gereğince 10 yıl olduğu, somut olayda, kaza tarihinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra birleşen davanın 29/12/2014 tarihinde açıldığı bu yönüyle birleşen davanın açıldığı tarih itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı ;
    İşveren olmayan üçüncü kişilerle davacılar murisinin hizmet akdi ilişkisi bulunmadığından anılan BK"nun 125.mdsindeki 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmasının mümkün olmadığı, üçüncü kişiler yönünden hukuki ilişkinin haksız fiil ilişkisi olup BK"nun 60/1.mdsindeki haksız fiiller için öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, haksız eylem aynı zamanda suç teşkil ettiğinden aynı BK"nun 60/2.mdsine göre ceza zamanaşımı daha uzunsa bu zamanaşımı süresinin dikkate alınması gerektiğini, İş kazası / ölüm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK"nun 102.mdsine göre ise zamanaşımı süresi 455-459 maddelerindeki eylemler nedeniyle 102.maddeye göre, bir ölü veya bir yaralı olması durumunda 5 yıl, birden fazla ölüm ile 1 ölü ve 1 veya 1"den fazla yaralı olması durumunda 10 yıl olduğu, murisin ölümüyle sonuçlanan iş kazasında da aynı gün 1 ölü 3 yaralı olup muriste bu tarihten 5 gün sonra vefat etmiş olmakla TCK 455.mdsi uyarınca 1"den fazla ölü ile 1 ölü ve 1 veya 1"den fazla yaralı olması hali gerçekleşmiş olup bu suç vasfına göre olayda uygulanacak ceza zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunun kabulü gerektiği, yargılama konusu maddi tazminat alacaklarına ilişkin asıl dava tarihinin 10/05/2013 olup bu tarih itibariyle değerlendirildiğinde; suç tarihi ister kazanın gerçekleştiği 24/12/2004 kabul edilsin isterse murisin vefat ettiği 30/12/2004 tarihi kabul edilsin uzamış ceza zamanaşımı süresi davalı işveren ve de işveren olmayan 3.kişi durumundaki diğer davalılar yönüyle de geçmemiş olduğundan bir kısım davalılar vekillerinin maddi tazminatlara ilişkin asıl dava yönüyle gerek yargılama aşamasında ve gerekse istinafa itiraz olarak getirdikleri zamanaşımına ilişkin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığının tespit edildiği,
    Öte yandan Manevi tazminat istemi için açılan birleşen dava dosyasında ise, murisin 29/12/2004 tarihinde vefat ettiğinden murisle aralarında hizmet akdi ilişkisi bulunan işveren davalı ... şirketi için zamanaşımı süresinin bu zararlandırıcı ölüm olayından itibaren yukarıda anılan 818 sayılı BK"nun 125.mdsince 10 yıl olmakla; murisin ölümü 29/12/2004"ten manevi tazminatlara ilişkin birleşen davanın açıldığı 29/12/2014 tarihi itibariyle de bu süre geçmemiş olduğundan (yani son gün dava açılmış olduğundan) işveren davalı ... şirketi yönünden zamanaşımı süresinin geçmediğinin kabul edilmesi gerektiği ancak davalı işveren ...... şirketi harici diğer 3.kişi durumundaki davalılar yönünden zamanaşımı süreleri geçmiş olduğundan davalılar ...., ...., ...., yönünden manevi tazminat istemlerine ilişkin talebin yerel mahkemece reddinde hata bulunmadığı, bu nedenle ibranamelerde ismi bulunmayan kaldı ki babasının öldüğü tarihte de henüz dünyaya gelmemiş olan davacı çocuk ile kardeşler lehine manevi tazminat takdirinin gerektiği gözetilerek, davacı çocuk lehine gerekçede hataen 16.000,00 TL manevi tazminat takdir edildiği belirtilmekle beraber hüküm kısmında davacı çocuk lehine 20.000 TL manevi tazminat takdir edildiğinin yazıldığı, davacı kardeşlerin her biri lehine de 4.000 TL manevi tazminat takdir edildiği ve bu tazminatların ...... şirketinden tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.
    İstinaf isteminde bulunan tarafların kusur oranına yönelik itirazlarının kesinleşen ücu davasında aldırılan kusur raporunun inceleme konusu dosyada alınan kusur raporuyla belirlenen kusur aidiyet ve oranlarıyla da birebir uyuştuğu, yine aynı kaza olayına dair açılan diğer tazminat davalılarının da aynı oranlar üzerinden belirlenen kusurlara göre onanıp kesinleştiği dikkate alınarak yerinde olmadığının tespit edildiği,
    İstinaf isteminde bulunan tarafların ücrete yönelik itirazları ile ilgili olarak, Murisin ücreti ile ilgili olarak dosya içerisinde bordro, ücret pusulası vs delil bulunmadığı, bu yönüyle emsal ücret araştırılması gerektiği, bu kapsamda, bildirilen sendika ücretlerinin muris sendikalı olmadığından ve yine muris yönüyle ...... uygulaması da bulunmadığından anılan sendikalarca sendikalı ve ......"e bağlı çalışan işçiler yönüyle bildirilen ücretlerin emsal alınamayacağı ve ...... Bakanlığı rayiçlerinde gösterilen saat ücretleri üzerinden ücret belirlenmesinde bir aykırılık bulunmadığı, yine doya kapsamına göre murisin usta olarak kabulü ile buna göre ücret belirlenmesinin yerinde olduğunun tespit edildiği,
    İstinaf isteminde bulunan tarafların ödemeye ve hesaba yönelik itirazları ile ilgili olarak, Murisin ölümü sonrası davalılardan .... tarafından hak sahiplerine 12/07/2005"te 40.000,00 TL, 23/09/2005"te 60.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL’lik ibraname düzenlendiği, gerçek anlamda ödemeden söz edebilmek için tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmamasının koşul olduğunu, üçlü hesap bilirkişisi heyetince 10/10/2016 tarihli 1.ek raporda ibraname tarihlerindeki bilinen verilere göre yapılan hesaplama ve orantılmaya göre davacı eşin maddi tazminat alacaklarının %46 oranında karşılandığı, buna göre karşılanmayan %54 oranına göre ödenmesi gereken meblağ ile ödenen meblağ arasında açık orantısızlık bulunduğu, dolayısıyla davalı .... tarafından yapılan ödemenin kısmi ödeme olarak kabulünün gerekeceği, anılan davalı şirketçe yapılan kısmi ödemeler ile davacı eş için kesinleşen ...... rücu alacağı davasında kabul edilen 6.691,87 TL"lik ilk ...... değerinin düşümü suretiyle davacı eş ......"nin kısmi ödemeler ve ilk ...... değerleriyle karşılanmayan bakiye destekten yoksun kalma maddi tazminat alacağının 128.920,46 TL olduğu, üçlü hesap bilirkişi heyetince 1. ve 2. ek raporlarla belirlenen miktarda aslen bir hatanın bulunmadığı, iş bu raporların hesaplama kısmında karşılanan oran olarak %46 yerine %38 ve kalan %54 oranı yerine %62 rakamlarının tamamen yazım hatası olduğunun resen yapılan hesaplamayla anlaşıldığı, yine anılan her iki ek raporun sonuç kısımlarında da davacı eş ......"nin bakiye tazminat alacak miktarının maddi yazım hatası sonucu 128.920,46 TL yerine sehven 148.019,79 TL olarak gösterilmiş olduğu, bunun ise esasa etkisinin olmadığını, davalı ...."ce yapılan ödemelere konu ibranamelerde de adı da geçmeyen ve murisinin ölümü sonrası dünyaya gelen davacı çocuğa maddi/manevi tazminat ödenmediği, dolayısıyla davacı eş için yapılan hesaplamalardaki gibi orantılamaya da ihtiyaç olmayıp anılan ek raporlarla davacı çocuk ...... yönüyle hesap hatası yazım yanlışlığı da olmayıp davacı çocuk ......"ın destek maddi tazminat alacağının 79.574,31 TL olduğunun tespit edildiği,
    İstinaf isteminde bulunan tarafların faize ve sigortanın sorumluluğuna yönelik itirazları ile ilgili olarak, davacı eş ...... yönünden zararlandırıcı eylem eşi murisin ölüm tarihinde gerçekleşmiş olmasına göre bunun yönünden faiz başlangıcı murisin ölüm tarihi 29/12/2004, murisinin vefatından sonra doğmuş olan davacı çocuk ...... için de doğum tarihi olan 06/08/2005 ise de;davalı ... şirketine dava öncesi bir başvurunun yapılmamış olması nedeniyle daha öncesinde temerrütü söz konusu olmadığından bu davalı ... şirketi yönüyle faiz başlangıcı maddi tazminatlara konu asıl dosya dava tarihi olan 10/05/2013 olması gerekirken yerel mahkemece anılan sigorta şirketi bakımından ayrıma gidilmeksizin bunun yönünden de ölüm ve doğum tarihlerinden faiz işletilmesinin doğru olmadığı, yine sigorta şirketleri yönüyle poliçe limitiyle sınırlı sorumlu olacak şekilde hüküm kurulması gerekirken yerel mahkemece davalı ... şirketi yönünden hükümde bu hususlarda bir açıklamaya yer verilmemesinin de hatalı olduğu belirtilerek davalı ....’nin sigorta poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle sorumluluğuna karar verildiği, gerekçede çocuğun doğum tarihinden itibaren faiz işletileceği belirtilmiş ise de hüküm kısmında çocuğun maddi tazminat alacağı ile ilgili olarak olay tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
    E)Taraf Vekillerinin Temyiz Nedenleri;
    Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Maddi tazminat isteminin belirsiz alacak davası niteliğinde olduğundan hesapla belirlenen alacağın tamamının hüküm altına alınması gerektiğini, kısmi kabule ve fazlaya ilişkin talep hakkının saklı tutulmasına karar verilmesinin hatalı olduğunu, Maddi tazminatın düşük hesap edildiğine yöenlik istinaf itirazlarının değerlendirilmediğini, yazım hatası olarak gösterilmeye çalışılan hesap hatalarının müvekkillernin isteyebilecekleri gerçek maddi tazminat miktarının düşük belirlenmesine yol açtığını, kabul edilen kısmi maddi tazminat miktarlarının bu kısımlarının onanmasına, belirtilen sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının diğer kısımlarının bozulmasını talep etmiştir.
    Davalı ... Şirketi vekili temyiz dilekçesinde özetle: Bölge Adliye Mahkemesini manevi tazminata kesin olarak karar vermesini hatalı olduğunu, davacılar lehine hükmedilen toplam manevi tazminat miktarının 64.000 TL olup kesinlik sınırını geçtiğini, davacı çocuk lehine takdir edilen manevi tazminat Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde 16.000 TL olarak belirtilmiş ise de hükümde 20.000 TL olarak belirtilerek gerekçe ile hüküm arasında çelişki meydana geldiğini, Diğer Davalılar ...... ve ...... şirketleri yönünden de birleşen davada zamanaşımı oluşmadığını bu davalıların da manevi tazminattan sorumluluğuna karar verilmesi gerektiğini, HGK ‘nun 22/10/2003 tarihli 2003/603 K S 2003/594 K kararı gereğince ...... şirketinin zararın doğduğu andan itibaren zamanaşımı işlemesi gerektiğinden sorumluluğuna karar verilmesi gerektiğini, aynı zamanda ...... şirketinin asıl işveren olduğunun gözetilmesi gerektiğini beyanla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
    Davalı ... Şirketi vekili temyiz dilekçesinde özetle: ...... şirketinin 100.000,00 TL ödemesi ile davacıların tazminat alacağı arasında açık orantısızlık olmadığını, aynı zamanda ödeme karşılığında davacıların ibraname ile dava haklarından feragat ettiklerini beyan ettikleri dikkate alındığında maddi tazminat isteminin reddi gerektiğini, kazalının kalıpçı ustası olduğuna dair somut delil olmadığı, kazalının işin gereği çok katlı bina inşaatında çalışmadığı, basit bina giydirmesi işinde çalıştığı, vasıfsız işçi olduğu, farazi Bakanlık verilerine göre hesap yapıldığı, ...... kayıtlarına göre de asgari ücretle çalıştığının sabit olduğu halde usta ücretinin dikkate alınması aynı zamanda yemek ve barınma ücretinin dahil edilerek hesap yapılmasını hatalı olduğunu, hesap raporunun ibraname tarihi yerine kaza ve dava tarihi esas alınarak hazırlanması gerektiği, çocuk lehine takdir edilen maddi tazminata kazalının ölümünden sonra doğması nedenyile doğum tarihinden faiz işletilmesi gerekirken, kazalının ölüm tarihinden faiz işletilmesinin hatalı olduğuna işaretle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
    Davalı ... Şirketi vekili temyiz dilekçesinde özetle: Asıl ve birleşen davanın açıldığı tarihte 2 yıllık zamanaşımının dolduğunu, davalı ... şirketince davacılara yapılan ödemeler ile davacıların tazminat alacaklarının karşılandığını, sigorta ettiren davalı ... şirketinin kusuru haricinde diğer davalıların kusurunda sorumlu olmadığını, hesap raporunun kabul edilemeyeceğini, kazalının kalıpçı ustası olduğuna dair somut delil olmadığı, vasıfsız işçi olduğu farazi verilere göre hesap yapıldığını, faiz hükmünün müvekkili sigorta şirketi için dava tarihi olması gerektiğni, birleşe dava hakkında kısmen kabul kararı verilen Sistem şirketinin aynı vekalet ücretinden yaralandırılmasının hatalı olduğunu, her bir davalının aynı red vekalet ücretinden yararlandırılmasının hatalı olduğunu beyanla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
    Davalı ... Şirketi vekilinin temyiz isteminin Bölge Adliye Mahkemesinin 30/04/2018 tarihli ek kararıyla süreden reddine karar verildiği, ek kararın temyiz edilmemiş olduğu anlaşılmıştır.
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
    a) Manevi Tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununun 60/2 maddesine göre eylem aynı zamanda suç oluşturuyorsa artık o suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı hükmü mevcuttur. Davaya konu eylemin olay tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK’nun 455/2.maddesinde berlitilen suçu oluşturduğu ve aynı kanunun 102/3.maddesi gereğince 10 yıllık dava zamanaşımın öngörüldüğü ve yine aynı kanunun 104/3.maddesi gereğince yarısının ilavesiyşe uzamış ceza zamanaşının 15 yıl olarak kabulü gerekeceği dikkate alındığında diğer davalıların da hükmedilen manevi tazminatlardan sorumlu olduğu açık olmakla beraber, davacı tarafın bu hususu davalılar aleyhine temyize getirmediği, davalı ... San. Ve Tic. A.Ş.’nin diğer davalılara karşı açabilceği rücu davasında bu hususun ayrıca değerlendirilebileceği gözetilerek bozma sebebi yapılmamıştır.
    Öte yandan davacı çocuk lehine Bölge Adliye Mahkemesi kararıyle hüküm altına alınan manevi tazminatın gerekçe kısmında 16.000,00 TL hüküm kısmında 20.000,00 TL olarak belirtildiği anlaşılmış ise de; söz konusu hatanın gerekçenin yazım hatasından kaynaklandığı gözetilerek bu davacı lehine hüküm altına alınan manevi tazminatın hükmün infazında 20.000,00 TL olarak değerlendirilmesi mümkün olduğundan bozma sebebi yapılmamıştır.
    Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlar için kesinlik sınırının karar tarihi itibariyle 47.530,00 TL olduğu, Davacılar vekilinin birleşen davanın dava dilekçesinde davacı çocuk lehine 50.000,00 TL, davacı kardeşlerin her biri lehine ayrı ayrı 10.000,00 TL Manevi tazminat talebinde bulunduğu, Yerel Mahkemece manevi tazminat istemlerinin zamanaşımından reddine karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeye göre Davalı ... San. Ve Tic. A.Ş. yönünden davacı çocuk lehine 20.000,00 TL ve kardeşler lehine ayrı ayrı 4.000,00 TL’şer manevi tazminat hükmedildiği, Bölge Adliye Mahkemesinin iş bu kararın davalı ... San. Ve Tic. A.Ş. vekilince temyize getirildiği, dikkate alındığında, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının her bir davacı yönünden ayrı ayrı temyiz sınırının altında kaldığı açıktır.
    O halde Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu yönüyle temyiz kabiliyeti olmayıp, davalı ... San. Ve Tic. A.Ş. vekilinin manevi tazminata dair temyiz itirazlarının H.M.K."nun 362/1-a maddesi uyarınca KESİNLİKTEN REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
    b) Maddi Tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebepler ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davacılar vekili ile davalılardan ...... San. Ve Tic. A.Ş. ile ...... Sigorta A.Ş. vekillerinin tüm, davalı ... vekilinin ise aşağıdaki açıklamaların kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
    2- Dava, iş kazasından sigortalının vefatı nedeniyle yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı çocuk lehine takdir edilen maddi tazminata işletilecek faizin başlangıç tarihi noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
    6100 sayılı HUMK’un 26.maddesine göre “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”
    Somut olayda asıl dava dosyasının 10/05/2013 tarihli dava dilekçesinde davacı çocuk lehine istenilen 20.000,00 TL maddi tazminat istemine bu davacının doğum tarihi olduğu anlaşılan 06/08/2005 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi talep edilmiş olmasına karşın talep aşılmak suretiyle 29/12/2004 tarihinden faiz işletilmesine karar verilmesi hatalı olmuştur.
    O halde,davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesinin hükmü bozulmalıdır.
    Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesi Hükmü bozulmamalı HMK 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
    SONUÇ :Yukarıda yapılan açıklama gereğince;
    ...... Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 2017/1728 Esas, 2018/515 Karar sayılı ilamının hüküm fıkrasının 2 nolu bendinin B alt bendi silinerek yerine;
    “B) Davacı çocuk ......"nin talep edebileceği maddi tazminat miktarının 79.574,31 TL olduğu anlaşılmış ise de; taleple bağlı kalınarak bu davacı için 20.000,00 TL maddi tazminatın (davalı .... yönünden sigorta poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) taleple bağlı kalınarak 06/08/2005 (davalı .... Yönünden faiz başlangıcı asıl dava tarihi olan 10/05/2013"ten itibaren) tarihinden itibaren işletilecek yasal faizleriyle birlikte davalılar ...... San. Ve Tic. A.Ş., ...., .... ve ..."nden müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,”
    Rakam ve sözcüklerinin yazılmak suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi Hükmünün DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİ İLE ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istem halinde davalı ....’ne iadesine, fazla alınan temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalı .... ve ...... ...... Sig Aş"ye yükletilmesine, 02/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi