18. Ceza Dairesi 2017/1199 E. , 2017/3425 K.
"İçtihat Metni"KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
İmar kirliliğine neden olmak suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda sanığın beraatine dair, Bursa 8. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 04/10/2012 tarih ve 2012/391 esas, 2012/953 sayılı kararın katılan tarafından temyizi üzerine,
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 22/10/2014 tarih ve 2013/22509 esas, 2014/29898 sayılı kararıyla;
"Sanığın, suç tarihinde, bina ile ilgisi olmadığını belirtmesi ve suç tarihinde taşınmazın sahibinin ... olması karşısında, mahkeme tarafından ... hakkında imar kirliliğine neden olma suçundan suç duyurusunda bulunulup, dava açıldığı takdirde bu davayla birleştirilmesi ve tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, bu aşamada yerinde görülmeyen gerekçeyle beraat karar verilmesi," gerekçesiyle oy birliğiyle bozulmasına karar verilmiştir.
I- YEREL MAHKEMENİN DİRENME KARARININ KAPSAMI
Bursa 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/12/2014 tarih ve 2014/808 esas, 2014/762 sayılı kararında;
"Her ne kadar Yargıtay 4 Ceza Dairesinin 22/10/2004 tarihli bozma ilamında daha önceden hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca 02/04/2012 tarihinde 2012/13260 sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen ... hakkında imar kirliliğine neden olma suçundan suç duyurusunda bulunulup dava açıldığı takdirde bu davayla birleştirilmesi ve tüm kanıtların birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği noktasına daha önceden vermiş olduğumuz beraat kararı bozulmuş ise de, mahkememizce yapılan yargılama sonrasında ... yönünden toplanılan deliller neticesinde sanığın üzerine atılı 14/04/2009 tarihinde imar kirliliğine neden olma suçunu işlemediği noktasında mahkememizde tam bir kanaat oluşturduğundan bozma ilamının gereklerine uyulmaksızın daha önceki kararımız doğrultusunda karar verilmiş olup" şeklindeki gerekçeyle, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 22/10/2014 tarih ve 2013/22509 esas, 2014/29898 sayılı kararına direnildiği görülmektedir.
II- HUKUKSAL DEĞERLENDİRME
02.12.2016 tarihli 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 36.maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’ın 307.maddesi uyarınca, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından 14/12/2016 tarih ve 2016/1298 esas, 2016/1755 kararı ile dosya Dairemize gönderildiğinden, direnme kararı üzerine verilen hükmün Dairemizce incelenmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmıştır.
5271 sayılı CYY’nın 8. maddesinde, bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması veya bir suçta birden fazla sanık bulunması, şeklinde dar bağlantı tanımlanmış, maddenin ikinci fıkrasında ise, suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiillerinin de bağlantılı suç sayılacağı belirtilerek, bu halde de fiiler arasında bağlantının varlığı kabul edilmiştir.
Yasanın 11. maddesinde ise geniş bağlantı tanımlanmıştır. Bu hüküm uyarınca, yapılan yargılamada, mahkemece bakılmakta olan birden fazla dava arasında bağlantının saptanması halinde, bu bağlantı 8. maddede gösterilen türden olmasa dahi, yargılamanın birlikte yapılarak hükme bağlanması için davaların birleştirilmesine karar verilebilecekir. Maddede, ne tür bağlantıların bu kapsamda değerlendirileceği yönünde bir sınırlandırmaya yer verilmemiş, yalnızca mahkemenin bakmakta olduğu birden çok davada bağlantı görmesi yeterli kabul edilmiştir. Bu hükmün amacı, yargılanan uyuşmazlıkların birlikte yargılanmasında ve karara bağlanmasında yarar bulunmasıdır. Bu şekilde tüm kanıtların birlikte değerlendirilerek, daha adil bir kararın verilmesi ve verilecek hükümlerde olası değerlendirme yanılgılarının engellenmesi hedeflenmiştir.
Görüldüğü gibi, ceza yargılamasında genel kural, açılan her dava üzerine ayrı bir yargılamanın yapılmasıdır. Ancak, uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğu zaman, bağlantının özelliği yüzünden bu kuraldan ayrılınabilmektedir. Ana kuraldan ayrılmayı gerektiren ayrıksı hallerden biri olan yargılamaların birleştirilmesi, birleştirmede fayda düşüncesine dayandığından, fayda varsa birleştirilmeli, fayda yoksa birleştirilmemelidir. Yasamız da, bu yolu tutmuş, fayda bulunup bulunmadığının her olayda araştırılmasını kural olarak hakime bırakmış, istisnaen de, yargılamaların birleştirilip birleştirilmeyeceğini kendisi tayin etmiştir.
Ceza Yargılaması sistemimiz incelendiğinde, birleştirme için üç temel ilkenin benimsendiği, bunlardan birleştirmenin ihtiyariliği ilkesinin ana, birleştirme zorunluluğu ve birleştirme yasağının ise ana ilkenin istisnalarını oluşturduğu görülmektedir.
Dairemizce de benimsenen yerleşik kararlarda da belirtildiği üzere, birden fazla sanığın iştirak halinde işlediklerinin iddia edilmesi karşısında, diğer sanık hakkında dava açılmışsa bu dava ile birleştirme kararı verilmesi, dava açılmamışsa, duruşmadaki kimliğinin Cumhuriyet Savcılığına bildirilmesi ile açılması halinde davaların birleştirilmesi ve kanıtların birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelemeye konu olayda, sanık ..."nin savunmasında dava konusu taşınmazı 14/04/2009 tarihinde Erhan Benli"den satın aldığını beyan etmesi, Bursa Osmangazi Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılmış buradan gelen cevapta söz konusu yerin sanık tarafından 15/07/2010 tarihinde ..."den satın alındığına dair tapu kaydı ve ekindeki resmi senet sureti karşısında, Erhan Benli hakkında dava açılmışsa bu dava ile birleştirme kararı verilmesi, dava açılmamışsa, duruşmadaki kimliğinin Cumhuriyet Savcılığına bildirilmesi ile açılması halinde davaların birleştirilmesi ve kanıtların birlikte değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle, yazılı şekilde, sanığın beraatine karar verilmiş olması nedeniyle Yerel Mahkemenin direnme hükmünün yerinde olmadığı anlaşılmakla,
III- KARAR
Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 22/10/2014 tarih ve 2013/22509 esas, 2014/29898 Karar sayılı bozma kararındaki gerekçeye göre Yerel Mahkemece verilen direnme kararı yerinde görülmediğinden, tebliğnameye uygun olarak, 6763 sayılı Yasanın 36. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 307/3. maddesi hükmüne göre dosyanın Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 28/03/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.