11. Hukuk Dairesi 2015/4148 E. , 2016/1542 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada... 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 30/12/2014 tarih ve 2014/1452-2014/559 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 16.02.2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacı vekili Av....dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirket tarafından yayınlanan bilişim rehberi dergisinde ve davalıya ait internet sayfasında bilişim sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin gelirleri esas alınarak yapılan değerlendirmeler sonucunda oluşturulan listede, davacı şirketin gelirinin şirketin gerçek cirosunu ve piyasadaki payını yansıtmadığını ve bu sebeple açıklanan ve yayınlanan listede gösterilen yerinin piyasada yanlış ve yanıltıcı intiba uyandırdığını ve şirketin mali iktidarı hakkında hakikata aykırı malumat verildiğini ileri sürerek, esas davada haksız rekabetin men"ini, 100.000.00 TL maddi tazminatın tahsilini ve birleşen davada da müvekkili şirketin itibarını zedelemesi sonucu uğradığı ve uğrayabileceği manevi zararların karşılanmasını, talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, net satış gelirlerinin tahmini olarak değerlendirildiğini, birleşen davada da manevi tazminat talebinin zamanaşımına uğradığını, davacının maddi ve manevi herhangi bir zararının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, asıl dava ile ilgili olarak verilen hükmün kesinleşmiş olması nedeniyle asıl dava ile ilgili olarak yeniden hüküm tesisi mümkün bulunmadığı, birleşen dava yönünden ise, dava konusu ihtilafta davalı tarafından 2002 yılı Türkiye ... Rehberi ve aynı yıl internet sitesinde davacı ile ilgili bilgilere yer verilmiş olup, haksız rekabetin devam ettiğinden söz edilemeyeceği, davacı asıl davayı 2003 yılında açmış olup, engeç 2003 yılında faili ve fiili öğrendiği kabul edildiğinde dahi 2006 yılında açılan birleşen dava tarihi itibariyle bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçeleriyle asıl dava ile ilgili olarak hüküm tesisine yer olmadığına, birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Birleşen dava, haksız rekabete dayalı manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davalının zamanaşımı defi kabul edilerek yukarıda yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, 6762 sayılı TTK"nın 62. maddesinin devamında, eylemin bir cezayı gerektirmesi durumunda 6762 sayılı TTK"nın 58. maddesindeki davaların ceza zamanaşımına tabi olduğu açıklanmıştır. Önlenmesine karar verilen davalı eyleminin de 6762 sayılı TTK"nın 64. maddesine göre suç olması karşısında, bu maddede belirlenen miktar ve nitelik itibariyle 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 104. maddesi uyarınca davacının manevi tazminat talebi 5 yıllık ceza zamanaşımına tabidir.
Bu itibarla, 2002 yılında yayınlanan dergideki değerlendirmelere istinaden 2006 yılında açılan birleşen dava yönünden, zamanaşımı süresinin dolmadığı kabul edilerek, işin esasına girilip karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamış, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün yukarıda yazılı nedenle davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davalıdan alınarak asıl ve birleşen davada davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.