Esas No: 2021/11996
Karar No: 2022/8469
Karar Tarihi: 06.06.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/11996 Esas 2022/8469 Karar Sayılı İlamı
6. Ceza Dairesi 2021/11996 E. , 2022/8469 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Nitelikli hırsızlık ve bilişim sistemini engelleme, bozma verileri yok etme veya değiştirme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I-Sanıklar ... ve ... hakkında bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçundan kurulan hükümlere yönelik yapılan temyiz istemlerinin incelemesinde;
Bilindiği üzere suçun maddi ve manevi unsurları ile hukuka aykırılık unsuru olmak üzere üç unsuru vardır. Hukuka aykırılık ve manevi unsurlar bakımından; 5237 sayılı TCK’nın 142/2-e maddesinde düzenlenen bilişim suretiyle hırsızlık ve aynı Kanun’un 244/4 maddesinde düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme suçları arasında herhangi bir farklılık yoktur. Her iki suçun da manevi unsuru kast olup, fiilin yararlanma maksadıyla işlenmesi gerekir.
Maddi unsurlara gelince:
Yeni suç teorisi uyarınca suçun maddi unsurları, fiil, netice, nedensellik bağı, fail, konu ve mağdur olmak üzere altı (6) ayrı alt başlıktan oluşur. Konumuzla ilgisi dolayısıyla, bu maddi unsurlardan 'konu' ve 'fiil' unsurları hakkında kısa bir açıklama yapacak olursak;
'... Konusuz suç olmaz. Suçun konusu, eşya veya şahsın fizikî, maddi yapısıdır, bünyesidir. Bazı suç tanımlarından, konuyu bir nesnenin oluşturduğu, açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Örneğin, hırsızlık suçunda 'taşınır bir mal' (m. 141, f. 1), mala zarar verme suçunda 'taşınır veya taşınmaz mal' (m. 151, f. 1), güveni kötüye kullanma (m. 155, f. 1) ve zimmet suçunda (m. 247, f. 1) 'mal' gibi.' (Prof. Dr. İ. Özgenç; Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 9. Bası, s.208 )
6352 sayılı Kanun değişikliğinden önce; TCK'nın 141/2. maddesinde, 'Ekonomik değer taşıyan her türlü enerji de taşınır mal sayılır.' şeklinde bir düzenlemeye yer verildiği için, gerçekte taşınır bir mal olmayan elektrik enerjisi, aynı Kanun'un 142/1-f bendi hükmü uyarınca nitelikli hırsızlık olarak kabul edilmişti. Halihazırda bu hükümler yürürlükten kalktığı için elektrik enerjisi artık hırsızlık suçunun değil, belli koşullar altında TCK'nın 163. maddesinde düzenlenen karşılıksız yararlanma suçunun konusu olabilir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 762. maddesi uyarınca taşınır mal, 'Nitelikleri itibariyle taşınabilen maddi şeyler ile edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal güçlerdir.'
Taşınır mal deyince, esas itibariyle hacmi ve ağırlığı olan bir şey (eşya), yâni cisimden söz edildiği kuşkusuzdur. Hak ve alacakları ise, taşınır bir mal olarak kabul etmemiz mümkün değildir.
TCK'nın 244/4. maddesinde düzenlenen bilişim suçunun konusu ise; somut olay bağlamında ifade edecek olursak; 'VERİ'dir.
Veri, çoğunlukla ekonomik bir değer ifade edebilir.
Evrensel bir hukuk prensibi olan ve İHAS’ın 7. maddesi ile Anayasa'nın 38/1 ve TCK'nın 2. maddelerinde ifadesini bulan 'Suç ve Cezada Kanunilik Prensibi' uyarınca, bir fiilin suç olarak nitelendirilebilmesi için, kanunda açıkça suç olarak tanımlanması gerekir.
'Kanunilik Prensibi' uyarınca, veriyi taşınır mal sayan herhangi bir kanuni düzenleme olmadan, bir verinin, zilyedinin rızası olmaksızın bulunduğu yerden alınması fiilinin, hırsızlık olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Fiile gelince; '...kişinin iradesiyle hakim olduğu, belli bir neticeyi gerçekleştirmeye matuf ve hârici dünyada cereyan eden bir davranıştır.' ( Prof. Dr. İzzet ÖZGENÇ; Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 9. Bası, s.161 )
Klasik ve genel nitelikteki bir suç olan hırsızlık suçunun fiil unsuru; zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malın (kendisine veya bir başkasına yarar sağlamak maksadıyla) bulunduğu yerden alınmasıdır. Bulunduğu yerden alma fiili, dış dünyada cereyan eden, elle tutulan, gözle görülen bir olgudur.
TCK'nın 244. maddesinin 4. fıkrasında, tâli norm niteliğinde düzenlenen bilişim suçunun (somut olay bağlamındaki) fiil unsuru; kişinin (kendisinin veya başkasının yararına) bir bilişim sistemindeki verilerin başka bir yere gönderilmesidir. Dikkat edilecek olursa 244. maddedeki fiillerin (bozma, yok etme, değiştirme, erişilmez kılma, veri yerleştirme, var olan verileri başka yere gönderme), bilgisayar ortamında yâni elektronik ortamda işlenen sanal birer fiil olduğundan tebliğnamede ki görüşe iştirak edilmemiştir.
Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirilecek olursa; şirketin muhasebe kayıtlarının tutulduğu bilgisayara giriş şifresinin ele geçirilerek fatura verilerinin silindiği hususunda bir tereddüt yoktur.
Somut olayda nitelikli hırsızlık suçunun maddi unsurlarından olan konu ve fiil unsurları da oluşmamıştır.
Faturalar, ekonomik bir değer ifade etmekte ise de; taşınır bir mal değildir. Bilgisayar ortamında bulunan ve silinebilen yani yok edilebilen bir veridir.
Sanıkların üzerine atılı fiilin; TCK'nın 244. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen seçimlik hareketlerden olan 'sistemindeki verileri, yok eden” bilişim suçunu oluşturduğu anlaşılmakla yapılan incelemede,
Sanıkların eylemlerine uyan ve 5237 sayılı TCK'nın 244/2. maddesinde yer alan sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçunun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Yasanın 66/1-e, 66/2, 67/4. maddelerinde öngörülen 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımı süresinin, suç tarihi olan 01/04/2009 tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
II-Sanıklar hakında nitelikli hırsızlık suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelemesinde;
Sanıkların faturaları tahsile yetkili görevlerde bulunan çalışanlar oldukları ve faturaların sistemden silinmesi üzerine tahsil ettikleri paraları çalıştıkları şirkete teslim etmeyerek haksız kazanç sağlamaları şeklinde gerçekleşen eylemleri nedeniyle TCK'nın 155/2. maddesinde tanımı yapılan hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyet hükümleri kurulması gerekirken yazılı şekilde hırsızlık suçundan hükümler kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz istemleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin açıklanan nedenle 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, tebliğname gerekçesine aykırı olarak BOZULMASINA, 06.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.