11. Hukuk Dairesi 2015/8890 E. , 2016/1536 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28/05/2014 tarih ve 2013/129-2014/242 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 16/02/2016 günü hazır bulunan davacı asil ... ve vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ... A.Ş"nin eski ortağı olduğunu, hisselerini 2005 yılında devrettiğini, banka tarafından 2010 yılında gönderilen ihtarname ile şirketin 2009 yılında kullandığı krediden dolayı ödeme yapmalarının istendiğini, 26.04.2011 tarihinde bilgileri ve rızaları olmadan hesaplarından 100.000 TL çekildiğini ileri sürerek, 100.000 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir
Davalı vekili, ... A.Ş"nin genel kredi sözleşmesi kapsamında 1995, 1998, 2001, 2002, 2005 yıllarında kredi kullandığını, davacının sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, sözleşme kapsamında rehin, hapis, takas, mahsup hakları bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının 1995-2005 arası düzenlenen genel kredi sözleşmelerini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, hisseler devredilse bile genel kredi sözleşmesinin yürürlükte olduğu, sorumluluğunun devam ettiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan istirdat istemine ilişkin olup, davacı vekili dava dışı şirketin bankadan kredi kullandığını, müvekkilinin hisselerini 2005 yılında devrettiğini, devirden sonra kullanılan 2009 ve 2010 tarihli krediler nedeniyle hesaplarından rızaları olmadan 100.000 TL tahsil edildiğini ileri sürmüş, mahkemece davacının 1995-2005 arası düzenlenen genel kredi sözleşmelerini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, hisseler devredilse bile genel kredi sözleşmesinin yürürlükte olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, davacının müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, 1995, 2001 ve 2005 tarihli genel kredi sözleşmelerinin dosyada sadece ilk ve son sayfaları mevcut olup, takas, mahsup, rehne ilişkin sözleşme maddeleri incelenip denetlenemediği gibi, hesap kat ihtarında bahsi geçen beş adet hesap numarasına ait ve 2009 ve 2010 tarihinde çekilen kredilere ilişkin sözleşmeler de dosyaya ibraz edilmemiştir.
Bu itibarla, mahkemece hesap kat ihtarında bahsi geçen hesap numaraları ve 2009, 2010 yılında çekilen kredilere ilişkin sözleşmeler ile davacının imzası bulunan 1995, 2001, 2005 tarihli genel kredi sözleşmeleri getirtilerek, hesap kat ihtarına konu borcun hangi sözleşmeden kaynaklandığı, davacının imzası bulunan kredi sözleşmelerinden kaynaklanan borçların kapatılıp kapatılmadığı, sonradan imzalanan kredi sözleşmelerinin, davacının imzası bulunan genel kredi sözleşmesinin eki niteliğinde olup olmadığı, davacının bu kredilerden dolayı kefaletinin devam edip etmediği belirlenerek, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 16/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.