Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin elektrik enerjisi üretip, davalıya sattığını, davalı tarafından ödenmesi gereken TRT payının davacı tarafından ödendiğini belirterek, davalının sorumlu olduğu 2003 yılı 4.aydan, 2008 yılının 8.ayına kadar ödenmeyen TRT payının şimdilik 10.000 TL, ıslah ile 13.559 TL"nin tahsilini talep etmişti Davalı vekili cevabında; davacının kendi kusuru ile zamanında ödeme yapmadığını, davalıdan talep edemeyeceğini belirtmiş, zamanaşımı def"inde bulunmuştur. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 13.440, 26 TL"nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 09.04.2002 tarihli sözleşme ile davalı şirketin, davacı BİS Enerji A.Ş."den enerji nakli için anlaştıkları, sözleşmenin 9.maddesinde, “tüm vergi, resim ve harçların abone tarafından ödeneceği” kararlaştırılmış, davalının ise abone olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamı içinde iki defa bilirkişi incelemesi yaptırılmış, her iki bilirkişi raporunda davalının sorumlu olduğu miktar belirtilmemiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, hüküm fıkrasında yer alan 13.559 TL"nin mahkeme tarafından nasıl usul ve yöntemle hesaplandığına dair gerekçede açıklık bulunmamaktadır. HUMK."nun 388/3.maddesi (HMK"nun 297.maddesi) ve Anayasa"nın 141/III.maddesi hükümlerine göre kararın gerekçesiz olması mutlak bozma nedenidir. Kararda bulunması gereken gerekçe sayesinde taraflar hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK"nun 428 maddesi (HMK"nun 362.maddesi) uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilir. Başka bir deyişle, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Temyiz konusu yapılan mahkeme hükmünde, 13.559 TL alacağın hesaplama yöntemi ile ilgili Yargıtay denetimi olanağını ortadan kaldıran gerekçesiz hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. Bu durumda, mahkemece; konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile davalının ödemekle sorumlu olduğu miktarın belirlenmesinden sonra hüküm kurulmalıdır. Ayrıca, ıslah edilen miktar ile ilgili daha evvel temerrüt oluşmadığından, ıslah tarihinden itibaren faize karar verilmesi gerekirken, alacağın tamamının dava tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline ilişkin hüküm kurulması da doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.