17. Hukuk Dairesi 2014/11494 E. , 2017/694 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki işyeri sigortasından doğan rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili tarafından "İşyeri Paket Sigorta Poliçesi" ile sigortalanan binada davalıya ait temiz su borusunun patlaması sonucunda meydana gelen 6.300,00 TL tutarındaki hasarın sigortalıya ödendiğini, davalının %100 kusurlu bulunduğunu ileri sürerek ödenen hasar bedelinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, idari yargı merciilerinin görevli olduğunu, binanın projesine, imar ve İSKİ mevzuatına uygun olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, 17.08.2010 tarihinde sigortalı binanın bulunduğu 22 nolu adresten arıza kaydı alındığını, yapılan incelemede esas arızanın 11 nolu adreste olduğunun fuit dinleme marifetiyle tespit edildiğini, arızanın bulunduğu bu yer ile dava konusu taşınmaz arasında bir bina, bir boş arazi, bir de otopark bulunduğunu, patlaktan kaynaklanan suyun bu taşınmazlara değil de dava konusu binaya girmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmaz ile su arızasının oluştuğu parsel arasında bir tane yapı, bir tane boş durumda parsel ve bir tane de otopark bulunduğu, arızanın meydana geldiği yerden akan suyun sigortalı taşınmaza doğrudan ulaşabilmesinin ve bu taşınmazın bodrum katında hasara sebebiyet vermesinin teknik olarak mümkün olamayacağı, hasar gören binanın toprak seviyesinden aşağıda kalan kısmında su izolasyonu ile bodrum kat alt kotu kurtaracak şekilde bodrum kat drenaj sisteminin kurulu bulunmadığı, bu sebeple oluşan su arızasının uzak bir mesafede olmasına rağmen davacı tarafa ait taşınmazda hasar
oluşmasına sebebiyet verdiği ancak bu durumun davalı kusurundan kaynaklanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar da Yargıtay 11.H.D. 18/03/2013 tarih ve 2012/10992 esas 2013/5257 karar sayılı ilamı ile hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda sigortalının işyerinde meydana gelen hasarın davalının borusunun patlamasıyla sızan sulardan meydana geldiğine, ancak sigortalının uygun izolasyon yapması halinde hasarın oluşmayacağı hususlarına değinildiği, her ne kadar sigortalının binası ile ilgili uygun imalatları yapması gerektiği görüşü yerinde ise de, bu hususun ancak davalı yönünden müterafik kusur teşkil edip BK 58"inci maddesi uyarınca objektif özen sorumluluğu bulanan davalının sorumsuzluğu sonucunu doğurmayacağı, davalının ancak hasarın mücbir sebep, üçüncü kişinin veya zarar görenini ağır kusurundan ileri geldiğini kanıtlaması halinde sorumluluktan kurtulabileceğini ve mahkemece, bu hususlar nazara alınmadan karar verildiği gerekçesiyle bozulmuş ve mahkemece bozma ilamına uyulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamının gerekleri yerine getirilerek rücuen tazminat davasının kısmen kabulü ile takdiren 3.150,00-TL tazminat alacağının ödeme tarihi olan 04.10.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve kararda yazılan diğer gerekçelere göre davalı vekili ve davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 7,10 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan ve aşağıda dökümü yazılı 189,97 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 30/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.