19. Ceza Dairesi 2015/25196 E. , 2019/37 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
ŞİKAYETÇİ : Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.
SUÇ : 2004 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜMLER : Beraat
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi,gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1- Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 30. maddesinin “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.” düzenlemesi karşısında sanık ...’un adreste bulunmama sebebi araştırılmadan tebligat evrakının doğrudan mahalle muhtarlığına teslim edilmesi nedeniyle tebligatın usule aykırı olduğu gözetilmeksizin sanığa usulüne uygun tebligat yapılmadan yokluğunda hüküm kurmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2- Sanıkların üzerlerine atılı bulunan İİK"nun 331. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen takibi şikayete bağlı olan bu suçun; "Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla,
a- Mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek, hakiki surette,
b- Gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek,
c- Asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksilterek” şeklinde sıralanan seçimlik hareketlerden herhangi birisinin işlenmesiyle, diğer koşulların da (alacaklının, borçlu aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde) gerçekleşmesi halinde oluşacağının yerleşik uygulamalarda benimsenmiş olması, somut uyuşmazlıkta; şikayetçinin sanığın üç adet taşınmazını alacaklılarını zarara uğratmak amacıyla devrettiğini, sanığın ise taşınmazdaki ruhsatsız bağımsız bölüm taşınmazını ailesini ./..
idame ettirebilmek için devrettiğini ancak devrin tapuda ruhsatlı olan bölümlerdeki hisselerin devri şeklinde yapıldığını ve satış bedelinin bir kısmının banka aracılığıyla kalanının ise elden ödendiğini, elden ödenen kısmı aynı gün bankaya yatırdığını, alacaklıyı zarar uğratmak kastının bulunmadığını savunması ve taşınmazın devri nedeniyle açılan tasarrufun iptali davasındaki kabul kararının Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/17797 Esas sayılı dosyasında onandığı ve karar düzeltme yoluna başvurulmaksızın kesinleştiğinin UYAP kayıtlarından anlaşılması nedeniyle tasarrufun iptali davası dosyası getirtilerek incelenip gerekçeli karar ve onama kararının incelemeye elverişli örnekleri dosya içerisine alınıp bu dava sonucu da gözetilerek; 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden "etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile" ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 354. maddesinin aynı Kanun"un 331/1 maddesinde düzenlenen suç yönünden uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, suçun işlenmesinden sonra fail ile mağdur arasındaki çekişmeyi bir uzlaştırmacının girişimiyle kısa zamanda tarafların özgür iradeleriyle ve adli merciler daha fazla meşgul edilmeden sonuçlandırmayı amaçlayan uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması ve İcra ve İflas Kanunu"nun 354. maddesinin yerine geçip anılan maddenin uygulanmasını ortadan kaldırmaması karşısında, sanıklar hakkında 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik CMK"nun 253, 254. maddelerinin uygulanması neticesinde hüküm kurulmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye kısmen uygun olarak, HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 14/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.