23. Hukuk Dairesi 2014/6717 E. , 2014/5960 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Çankırı Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/10/2013
NUMARASI : 2012/61-2013/1110
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, kooperatif yönetim kurulunca yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, müvekkiline kur"a sonucu düşen daireye 7.200,00 TL tutarında şerefiye farkı belirlendiğini, anasözleşmesinde ve genel kurul kararlarında yer almamasına rağmen yönetim kurulunca şerefiye farkının sitenin çevre düzenlenmesinde harcanmasına karar verildiğini ileri sürerek, şerefiye farkından kaynaklanan alacağın faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının 15.02.2007 tarihli ortaklık senedini imzalayarak kooperatife üye olduğunu, ortaklık senedinin not kısmında dairelerin şerefiye paralarının kooperatif giderlerinde kullanılacağının belirtildiğini, davacının da diğer tüm üyeler gibi bu şartı kabul ederek kooperatife üye olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, Dairemizin 22.11.2011 tarih ve 3634 Esas, 1931 Karar sayılı ilamıyla, Kooperatifler Kanunu"nun 23. maddesinin, "Ortaklar bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler" hükmünü içerdiği, bu durumda, kooperatif anasözleşmesi ve şerefiye ile ilgili alınmış bir genel kurul kararı varsa getirtilerek konusunda uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılarak, uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulması üzerine mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma, ayrık düşülen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; kooperatif anasözleşmesinin iltihaki sözleşme niteliğinde olduğu, anasözleşmenin 61. maddesinde yer alan şerefiye bedeli ile ilgili düzenlemeye aykırı şekilde yönetim kurulu tarafından iki kişilik heyete hazırlattırılan, şekil şartları eksik olan ve belirleme yönteminin madde kapsamına girmediğini ileri sürerek geçerli bir şerefiye bedelinin tespit edilmediğinden bahisle davacının alacaklı olmadığına karar vermenin hem iltihaki sözleşmenin yorumlanması ilkesine hem de TMK"nın 2. ve 3. maddelerinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması olacağı ve iyiniyet ilkesine aykırılık teşkil edeceği, şerefiye bedelinin belirlenme usulünü benimseyen ve bunu uygulayanın kooperatifin yönetim kurulu olduğu, anasözleşmede ve kooperatifin genel kurulunda davaya konu şerefiye bedelinin kooperatifte kullanılacağına ilişkin bir madde ve kararın bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile şerefiye bedeli olan 7.200,00 TL"nin davacı tarafın talebi doğrultusunda temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1)Dava, kooperatif ortağının konutuna isabet eden şerefiye bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ise de, uyulan bozma ilamında belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmamış, Dairemizin bozma ilamında belirtilmediği halde şerefiye bedellerinin tespitinin anasözleşmenin 61. maddesine uygun olup olmadığı konusunda inceleme yapan bilirkişi rapor ve ek raporları tartışılıp, anasözleşmede ve sunulan genel kurul kararında davaya konu şerefiye bedelinin kooperatifte kullanılacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Davalı kooperatifçe 20.05.2012 tarihli genel kurulda şerefiye paralarının kooperatifte kullanılmasına dair karar alınmış ise de, kararın Dairemizin alınmış bir genel kurul kararı olup olmadığına işaret eden 21.12.2011 tarihli bozma ilamından sonra alınmış olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda kooperatif uygulamaları konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi kurulundan Kooperatifler Kanunu"nun 23. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi çerçevesinde kooperatifin dava tarihinden önceki bu konudaki uygulamasının ne olduğu konusunda ayrıntılı, denetime elverişli gerekçeli rapor alınıp bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği"nin 56. maddesi, " Elektronik ortamda hazırlanan hüküm, hükme katılan hakimler ve zabıt katibi tarafından güvenli elektronik imza ile imzalanarak UYAP veri tabanında saklanır.Ayrıca hükmün çıktısı hükme katılan hakimler ve zabit katibi tarafından imzalanıp mahkeme mührüyle mühürlenerek karar kartonunda muhafaza edilir." hükmünü içermektedir. Kısa kararı imzalayan zabıt katibi ile gerekçeli karara katılan ve imzalayan zabit katibinin farklı olması, yönetmeliğin anılan hükmüne aykırı olmuştur.
Diğer yandan, gerekçeli karar başlığında, gerekçeli kararın yazıldığı tarihin belirtilmemiş olması, HMK"nın 297/1-e maddesi hükmüne aykırı olduğu gibi, 01.10.2010 olan dava tarihinin 17.01.2012 olarak yazılmış olması da hatalı olmuştur.
2)Bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
3)Kabule göre de, mahkemece, davacı tarafından davalıya gönderilen Çankırı.... Noterliği"nin 26.08.2010 tarih 5539 yevmiye sayılı ihtarnamesinin tebliğ tarihi ve verilen süre dikkate alınarak belirlenecek temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, infazı mümkün olmayacak şekilde davacı tarafın talebi doğrultusunda temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 25.09.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.