Esas No: 1994/1725
Karar No: 1995/4827
Karar Tarihi: 23.10.1995
Danıştay 10. Daire 1994/1725 Esas 1995/4827 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Hastanesinde yapılan ameliyat sonucu sol gözünü kaybetmesi nedeniyle idareye tazminat davası açmış ancak dava reddedilmiştir. İdare mahkemesi, davacının raporunun incelenmesi amacıyla Yüksek Sağlık Şurasına gönderilmiş ancak verilen karar yeterli bulunmamıştır. Bu nedenle, Adli Tıp Kurumu'na intikal ettirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda, 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Yasası'nın 1. ve 2. maddeleri açıklanmıştır. Başka bir temyiz talebi olmamakla beraber, dava dosyasının yeniden mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
Daire : ONUNCU DAİRE
Karar Yılı : 1995
Karar No : 4827
Esas Yılı : 1994
Esas No : 1725
Karar Tarihi : 23/10/995
GÜLHANE ASKERİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİNDE YAPILAN AMELİYATTA, HASTANE HİZMETLERİNİN KUSURLU YÜRÜTÜLMESİ NEDENİYLE SOL GÖZÜNÜ KAYBETTİĞİNİ ÖNE SÜREN DAVACININ TAZMİNAT İSTEMİYLE AÇTIĞI DAVADA; OLAYDA İDARENİN HİZMET KUSURU OLUP OLMADIĞI HUSUSUNUN ADLİ TIP KURUMUNA İNCELETTİRİLMESİ GEREKTİĞİ HK.
Emekli Albay olan davacının ... Askeri Tıp Akademisi Tıp Fakültesinde yapılan ameliyat sonucu sol gözünü kaybetmesi nedeniyle uğradığını öne sürdüğü maddi ve manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açtığı davanın reddi yolundaki ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve … sayılı kararının davacı tarafından esastan, davalı tarafından avukatlık ücreti yönünden temyizen incelenip, bozulması istenilmektedir.
Emekli Albay olan davacı, ... Tıp Akademisi Tıp Fakültesinde yapılan göz ameliyatı sonucu bir gözünü kaybetmesi nedeniyle uğradığını öne sürdüğü 250. 000.000 lira maddi, 500.000.000 lira manevi zararın davalı idarece tazmini iste- miyle dava açmıştır.
... İdare Mahkemesince, ara kararı ile davacının ve davacıdan önce değişik tarihlerde göz ameliyatına alınan dört hastanın dosyalarıyla birlikte Sağlık Bakanlığına (Yüksek Sağlık Şurası) gönderilerek davacının ve diğer hastaların raporlarının incelenmesinin; göz kaybının enfeksiyon nedeniyle meydana gelip gelmediğinin, enfeksiyon
nedeniyle meydana gelmişse hastanenin kusurunun olup olmadığının, kusur varsa maluliyet derecesinin belirtilmesinin istenildiği, Yüksek Sağlık Şurasının 3-4 Ağustos 1993 günlü toplantısında davacıya hastanede yattığı süre içinde gerek tıbbi, gerek cerrahi yönde usulüne uygun şekilde aktif bir tedavi uygulandığının belirtilerek hata, ihmal, tedbirsizlik ve hizmet kusuru bulunmadığına karar verildiği, benimsenen bu karara göre de idareye tazmin sorumluluğu yüklenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı; Ocak 1989 - Nisan 1989 tarihleri arasındaki sürede 17 kişinin gözünü kaybettiği, kullanılan araç ve gereçlerin imha edildiği, Sağlık Şurası kararının iddialarını karşılamaktan uzak ve yetersiz olduğu, Sağlık Şurası Üyeleri içinde ... Tıp Akademisi Okul Komutanının da yer aldığı, Sağlık Şurası Kararının kendisine tebliğ edilmediği
iddialarıyla anılan mahkeme kararının esas yönünden; Başhukuk Müşaviri ve Dava Daireleri Başkan vekili tarafından temsil edilen davalı idare ise, davanın reddine karşın avukatlık ücretine hükmedilmediği iddiasıyla avukatlık ücreti yönünden temyizen incelenip, bozulmasını istemektedirler.
2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Yasası'nın 1. maddesiyle Adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak üzere Adalet Bakanlığına bağlı Adli Tıp Kurumu kurularak 2. maddesinde de kurumun mahkemeler ile hakimlikler ve savcılıklar tarafından gönderilen Adli Tıp ile ilgili konularda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden davacının tarihinde ... Tıp Akademisinde sol gözünden entra kapsüler katarakt ameliyatı olduğu, 14.12.1987 tarihinde şifa ile taburcu edildiği, 14.1.1989 tarihinde kendi isteği üzerine aynı gözüne ön kamera lensi takıldığı, ameliyatın ertesi günü enfeksiyon belirtilerinin görülmesi ile "toksik lens sendromu" düşünülerek yoğun antibiyotik tedavisine başlandığı ve 30.11.1989 tarihinde 1/10 görme derecesi ile taburcu edildiği, bir süre sonra görmede beklenen artışın olmaması ve çift görme yakınmasının ortaya çıkması üzerine aynı kliniğe müracaatında yapılan muayenesinde "vitre bantları ve dekonman" tesbit edilerek yeniden yatırıldığı, 20.4.1989 tarihinde "Vitrektomi + Sörklaj" ameliyatı yapıldığı, 21.4.1989 tarihinde enfeksiyon bulgularının saptanması üzerine yoğun antibiyotik tedavisine başlanarak 23.4.1989 tarihinde göziçi materyalı aspire edildiği yapılan kültürde pseudomonas aeroginosa üretildiği, Endoftalmi sonrası fitizis bulbi geliştiği ve 30.6.1989 tarihinde protez takıldığı, davacının ameliyat sırasında hatayla göz kornea tabakasının yırtıldığı, geç müdahale sebebiyle de gözünde enfeksiyon oluşması sonucu gözünü kaybettiği iddiasıyla dava açtığı; davalı idarenin ise, hata sonucu korneada yırtılma olmadığını, ancak vitrektomi ile alınan meteryalden psendomonas aerugi- nosa ürediğini, endoftalmi nedeni olan ve sözü edilen gram nefatif bakterinin doğada çok yaygın olarak bulunduğu ve hastane ortamında izole edilemediğini, dirençli olduğunu ve vücut direnci kırılmış kişilerde enfeksiyona neden olduğunu, ancak idarelerinin hizmet kusuru olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunduğu anlaşılmaktadır.
İdare mahkemesince ara kararı ile diğer bazı hastaların dosyalarıyla birlikte davacının dosyasının da gönderilip göz kaybının enfeksiyondan kaynaklanıp kaynaklanmadığının; hastanenin kusurunun bulunup bulunmadığının sorulmasına karşın; Yüksek Sağlık Şurasınca verilen karar içeriği itibariyle idarenin tazmin sorumluluğunun bulunup
bulunmadığının saptanmasını sağlayacak açıklıkta ve yeterlikte değildir.
Bu durumda 181 sayılı Kanun Hükmünde kararname'nin 31. Maddesi uyarınca bakanlıkça verilecek önemli sağlık konuları hakkında görüş bildirmek ve tababet şubeleri sanatlarını ifadan doğan adli konularda görüş vermek üzere kurulan, üyeleri Sağlık Bakanınca seçilen ve diğer hususların 1593 sayılı Yasada yeralan hükümlere göre yürütüleceği öngörülen Yüksek Sağlık Şurasınca verilen kararın idarenin hizmet kusurunu belirlemek yönünden yetersiz olması karşısında, konunun tarafların tüm iddiaları da dikkate alınarak 2659 sayılı Yasa hükümleri uyarınca esas itibariyle adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak üzere kurulan Adli Tıp Kurumuna intikal ettirilmesi suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı Yasanın 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüyle ... İdare Mahkemesi'nin … sayılı kararının bozulmasına, kararın esas yönünden bozulması nedeniyle davalının vekalet ücretine ilişkin temyiz isteminin incelenmesine gerek bulunmadığına, dava dosyasının yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.