17. Hukuk Dairesi 2014/16345 E. , 2017/620 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalının kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada müvekkillerinin desteğinin öldüğünü açıklayıp fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile desteğin annesi ve küçük kardeşi ... için toplam 4.000,00 TL maddi tazminat ile desteğin annesi için 7.000,00 TL, desteğin kardeşleri için 5.000,00"er TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 5.732,02 TL olarak yükseltmiştir.
Davalı vekili, ıslah edilen kısmın zamanlaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, ölenin alkollü ve kasksız olması sebebi ile kusurunun bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ... için 3.000,00 TL maddi, 3.000,00 TL manevi, kardeşler ..., ..., ..., ..., ... için 1.000,00"er TL manevi tazminatın tahsiline, ..."nin maddi tazminat talebinin reddine, ıslah edilen kısmın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı
dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalmaya dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 44/1. maddesi hükmüne göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim, tazminat miktarını hafifletebilir.
Davaya konu olan olayda, davacıların desteğinin kullandığı motosiklete kasksız bindiği, motosikletin davalının kullandığı araca çarpması neticesinde kafatası kırığına bağlı beyin kanaması sonucu vefat ettiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Desteğin motosiklete kasksız olarak binmiş olması BK"nın 44. maddesi uyarınca zarar görenin müterafik kusurunu oluşturmaktadır. Bu itibarla somut olayda BK. 44. maddesi desteğin müterafik kusuru konusunda mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
3-Borçlar Kanunu"nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK"nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanaşımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 794).
Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 60 uygulanmaz. 2918 sayılı KTK"nın 109/I. maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar" hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre
maddi tazminat talepleri için de geçerlidir" hükmüne yer verilmiştir.
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kaza 12.12.2008 tarihinde gerçekleşmiş, davaya konu trafik kazası sonucunda davacıların desteği ölmüştür.
Mahkemece eylem için 5 yıllık zamanaşımı süresinin öngörüldüğü ve bu sürenin de ıslah tarihi itibari ile dolduğu gerekçesi ile ıslah edilen kısmın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir. 765 sayılı TCK ya göre taksirle bir kişinin ölümüne neden olmak suçu için öngörülen zamnaşaımı süresi 5 yıl ise de davaya konu eylem 765 sayılı TCK döneminde değil 5237 sayılı TCK döneminde gerçekleşmiştir. Buna göre eylem için(TCK 85/1) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK"nın 66/1-d maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu dikkate alındığında ıslah tarihi olan 21.10.2013 tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır.
Bu hale göre zamanaşımı süresinin dolmadığı dikkate alınmak suretiyle ıslah edilen kısmın kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4-Davacı vekili, müvekkili ..."nin babasının yıllar önce öldüğünü, ölen erkek kardeşinin babasının vefatından sonra müvekkili ...ye ve annesine çalışarak destekte bulunduğunu ve evin ihtiyaçlarını karşıladığını ileri sürerek kardeşinin ölümü sebebi ile müvekkili ... lehine de destekten yoksun kalam tazminatı talebinde bulunmuştur. Mahkemece, murisin, davacı kardeşine destekliği ispatlanmadığı gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı ......."nin babasının öldüğü ve davacının kardeşinin ölüm tarihi olan 2008 yılında 13 yaşında olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Her ne kadar kolluğun ekonomik ve sosyal durum araştırmasında davacı ..."nin çalıştığı ve aylık gelirinin 200,00 TL olduğu belirtilse de kollukça yapılan araştırma 2011 yılına ait olup desteğin öldüğü tarih ise 2008 yılıdır. Davacı ..."nin yaşının küçüklüğü, babasının olmayışı dikkate alındığında ölen erkek kardeşinin davacı ..."ye de detsek olduğu kabul edilerek, davacı ... yönünden de destekten yoksun kalma zararı konusunda işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
5- Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik, davacılar vekilinin de manevi tazminatın miktarına yönelik sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin, 3 ve 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 5 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalıya geri verilmesine 26.1.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.