(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2020/2174 E. , 2020/7143 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin davalıya ait özel okulda belirli süreli iş sözleşmesiyle beden eğitimi öğretmeni ve müdür yardımcısı olarak 18.09.2014 tarihinde çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin süre bitiminden önce haklı bir sebep olmaksızın 24.10.2014 tarihinde işverence feshedildiğini ileri sürerek, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 438/1. maddesi uyarınca bakiye süre ücretine ilişkin tazminat alacağı ile aynı Kanunun 438/3. maddesi uyarınca haksız fesih tazminatının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Bozma ilamına uyan Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm,davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce feshine dayalı olarak işverence ödenmesi gereken kalan süreye ait ücretler konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dairemizin bozma ilamı kapsamında Mahkemece yapılan değerlendirme ile davacının bakiye süre alacağının 14.253,45 TL olduğunu belirtilmiş ancak talebin 6.840,00 TL olduğu belirtilerek 6.840,00 TL hüküm altına alınmıştır.Davacı taraf dava dilekçesinde sözleşme süresine aykırılığa ilişkin tazminat olarak 16.200,00 TL talep ettiği anlaşılmaktadır.Bu nedenle Mahkemece bakiye süre ücret alacağı olarak 14.253,45 TL hüküm altına alınması gerekli iken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davalının temyiz etmemesi sebebiyle davacı yararına oluşan usuli kazanılmış hakların gözetilip gözetilmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nda "usuli kazanılmış hak" kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Somut olayda; Mahkemece verilen 25.02.2016 tarihli hüküm, davacının temyizi üzerine Dairemizce incelenerek, bakiye süre ücret alacağı bakımından bozulmuştur. Bozmaya uyan Mahkemece aldırılan bilirkişi ek raporundaki hesaplamalara göre bakiye süre alacağı hüküm altına alınmıştır. Bozma öncesi Mahkemece 5.400,00 TL haksız fesih tazminatı hüküm altına alınmış olmasına rağmen bozma sonrası bu alacak bakımından olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmamıştır. Bozma öncesi kararı davalı temyiz etmediğinden, davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilmeksizin haksız feshi tazminatının hüküm altına alınmaması hatalı olmuştur. Hal böyle olunca Mahkemece haksız fesih tazminatı olarak 5.400,00 TL hüküm altına alınması gerekli iken bu tazminat talebi bakımından hüküm kurulmaması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 18/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.